GenelYazarlardanYazılar

Allah Yarattıklarına  Zulmeder mi?

  • Böyle bir soruya Allah’ın bütün insanlık için bir uyarı iman edenler için ise bir öğüt olarak gönderdiği Kuran’ı kerime göre verilecek cevap kesinlikle hayırdır. Zulüm ve zalimlik âlemlerin rabbi olan Allah ve ona teslim olup iman edenlerin özelliklerinden olamaz. Zalimlik ve zulüm yeryüzünde Allah’a rağmen ilahlık iddiasında bulunup kendi yaşam felsefelerini insanlara kurtuluş reçetesi olarak sunan Firavunların Nemrutların ve kıyamete kadarda varlığını sürdürecek ve onların misyonunu yerine getirecek Allah ın ve iman edenlerin düşmanlarının özelliğidir.

Allah’ın sıfatlarından ve güzel isimlerinden biriside (EL A.D.L) dır yani adalet sahibi hiç kimseye haksızlık etmeyen herkesin yaptığının karşılığını tam olarak ödeyendir. Allah‘ı rab bilip onun gönderdiklerine teslim olup inananmış bir mü’min ne kendisine ne de kendi dışında her hangi bir yaratılmışa zulüm etmez. Allah Adem(A.S) dan başlayarak son elçisi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)dahil göndermiş olduğu dinin adını İslam koymuş.

İslam  (S-L-M) kök harflerinden oluşan ve barış, esenlik selamet ve emniyet demektir. Böyle bir dinin sahibini zalim ve zulüm, dinin mensuplarını ise terörist, barbar, cani, katil gibi sıfatlarla ilintili hale getirip ilişkilendirmek en hafif tabir ile densizlik ve abesle iştigal olur. Bu gün kendi aklınca dünyaya düzen getirip özelliklede Müslüman âlemini demokrasi gibi insan heva ve hevesinin bir ürünü olan uygulandığı ülkeler de Allah ve onun dini adına ne var ise ifsat edip bozan ve tanrısı insan olan bir sistemi yerleştirmeye çalışır iken son yüz yılda uygulamış olduğu zülüm ve katliamları unutturarak bu gün İslam’ın mensuplarını ve onların yaşadıkları coğrafyayı kan gölüne çevirip bu güzelim beldeleri yaşanmaz hale getiren vahşi batının hali affedersiniz “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” ata sözünün ne kadar da haklı olduğunu açıklamaktadır.

Tarihin hiçbir dönemin de İslam’ın gerçek mensupları hiçbir yaratılmışa zalimlik ve zulüm yapmamışlardır. Onlar bu gün dünyada zulüm yapıp zalimlikte sınır tanımayan Yahudileri bile koruma altına alarak hayatta kalmalarına yardımcı olmuşlardır. Kendileri zulüm görmüş bir millet olarak bu olaydan ders almaları gerekir iken Filistinli ve diğer Müslüman alemi mensuplarına yaptıkları zulümler artık dünyayı yaşanılmaz bir hale getirmiştir. Çok net olarak ifade etmeliyim ki İslam’ın mensuplarının tarihin hiçbir dönemin de onların utanç duyacakları ve sicili bozuk bir zaman dilimleri olmamıştır.

Bizi böyle bir yazı yazmaya sevk eden sebeplerin başında bu gün Müslüman aleminin yaşadığı zulüm ve işkenceler gelmektedir. Böyle bir durumu kabul etmeleri ve bunu da işin en kötüsü Allah’ın kendileri hakkında takdir ettiği bir kaderi gibi görmeleridir. Dinin saltanata dönüştürüldüğü Emevi’lerden itibaren bu teslimiyetçilik ve rıza anlayışı halen günümüzde de devam etmektedir. Kabul edilen ve Allah’ın Müslüman alemi için  böyle bir  yaşantıyı reva gördüğüne inananların sayısı maalesef azımsanamayacak kadar çoktur.

Oysa Alemlerin rabbi olan Allah kullarına asla zulüm etmeyeceğini son mesajı olan Kuranı Kerimin de şöyle açıklamaktadır: “Bu kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır. Allah kullarına asla zulüm etmez.   ( 3/182) Başka bir ayetin de ise şöyle buyurmaktadır: “ Şurası kesindir ki Allah,insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar.”(10/44) Bu ve bu manaya gelecek Kuran da on dört tane ayet vardır. Bu ayetlerin tamamında Allah’ın kullarına asla zulüm yapmayacağı yoruma meydan vermeyecek şekilde açıktır. Aziz Kuranda zulüm ve türevleriyle birlikte toplam yüz yirmi beş ayet geçmektedir bunların yüz on birinde zulmün faili insan olarak gösterilmektedir. Diğer bir ifade ile zulümüm kaynağı ve faili insandır. Bununla ilgili olarak yüce rabbimiz olan Allah şöyle buyuruyor: “ Biz halkı zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik”(21/14) Yine başka bir ayetinde rabbimiz şöyle buyuruyor:   “ Ona Bunlar senin ellerin le kazandığın günahlar sebebiyledir denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir.”(22/10) ayetlerin vermek istediği mesajların anlaşıldığı kanaatiyle konumuza devam edelim.

Bu gün Müslüman âleminin içerisin de bulunduğu durumu Allah’ın bir takdiri gibi anlayıp sonrada kıtalar ötesin den gelip Müslümanların ülkesini işgal eden vahşi batının bu cesareti nereden aldığıdır? Bunun da cevabı Müslüman aleminden şeklen onlara benzeyen ancak fikren işgalciler ile işbirliği içerisin de olan yöneticileri kendi başlarına idareci olarak seçip iktidara getirmiş olmalarından kaynaklanmaktadır.

Batı yıllarca yapmış olduğu zulüm ve zalimliğini hep içeriden bulduğu işbirlikçiler ile yapmaktadırlar. İşin vahameti adı Müslüman topluma çıkmış bu insanların hala bu oyunu fark edememiş olmalarıdır. Bundan dolayıdır ki bu gün İslam coğrafyasının her yerin de kan irin gözyaşı ve henüz adı konmadık bebekler öldürülmeye devam ediliyor.

Bunu kör bir kader anlayışıyla izah etmek Allah’ın gönderdiği son mesajı olan Kuran ı mehcur etmek anlamına gelir ki bunun da hesabı çok zor olacaktır. Hak ile batılın filen ayrılması gerekir iken maalesef bu gün hakkı batıl ile karıştırmaya devam ediyoruz. Batıl olduğu  ayan beyan ortada olduğu halde halen batılın taraftarların dan bir fayda bekliyoruz oysa  batıl bu gün yeryüzünü kaplamış, hakkın yüzünü perdelemiş. Artık Allah’ın arzında, Allah’ın kullarının hayatına dilediği gibi hükmeden zalimler hüküm sürer hale gelmişlerdir.

Peki! Ne yapmalıyız? Elimiz kolumuz bağlı oturup bir kurtarıcının (İsa Mesih’in )gelmesini mi beklemeliyiz? Böyle bir sorunun cevabı ebette ki hayır olacaktır. Çünkü  Yüce rabbimiz olan Allah şöyle buyuruyor:  “Ey Muhammed; Biz senden önce hiçbir insanı ölümsüz ebedi kılmadık. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedi mi kalacaklar?”( Enbiya-34) Bu ayetin hükmüne göre bir kurtarıcının gelip İslam âlemini bu zulümlerden kurtarmasını beklemek beyhudedir. Çünkü beklenen kurtarıcı Mesih asla gelmeyecektir. Allah kıyamete kadar şerefli haysiyetli ve izzetli bir hayat yaşamak isteyen insanlığa kurtarıcısını göndermiştir. O da son Mesajı Kuranı Kerimdir.

Müslüman alemi o kitabın ne demek istediğini anlarlar ve yaşarlar ise o zaman kurtulmaları mümkün olacaktır. Kuran’ın onlardan inşa edip yaşamalarını istediği hayat tarzı bir ütopya veya hiç yaşanılmamış bir hayat değildir. Allah bütün elçilerine gönderdiği vahyi onların hayatlarına uygulatarak sonradan geleceklerin ileri sürecekleri bir bahaneleri olmasın diye bütün elçilerini insanlardan seçmiştir. Müslüman alemi niye sürekli kaybetmeye mahkum oluyor?

Son elli veya altmış yıl içerisinde yapılan savaşlar da özellikle Arap toplumu Siyonist İsrail’e karşı başarılı olamıyor. İsrail canı istediği zaman Müslümanlara ait toprakları bombalıyor her yeri yerle yeksan ediyor. Uluslararası hukuku hiçe sayarak saldırılarına devam etmektedir. Bu cesareti kendisinden kaynaklanmıyor. Öncelikle Müslüman toplumun tek vücut olarak karşı çıkmayacaklarını pek ala bildikleri için saldırılarına devam etmektedir. Müslüman aleminin bu durumdan kurtulmasının çaresi de Yüce rabbimizin şu mesajına uymak ve gereğini yerine getirmekten geçmektedir. “Hepiniz Allah ın ipi olan Kuran’a sımsıkı tutunun, birbirinizden ayrılmayın. Allah’ın sizin üzerinizde  ki  nimetini düşünün. Sizler birbirinize düşman iken, o sizin kalplerinizin arasında bir yakınlık ve sıcaklık meydana getirip yaklaştırdı da, nimeti sayesin de uyanıp kardeşler oldunuz. Hem sizler ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz da, o, tuttu. Sizi ondan kurtardı. Şimdi size ayetlerini Allah doğru yolu bulasınız diye ayetlerini size işte böyle açıklıyor. ”(Al-i imran-103) Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olun.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı