Genel

Derin bir iyimserliğe sahip olmak

Doç. Dr. Ahmet Abay

İnsanın göstermekte zorlandığı tavırlardan birisi de şartlar zorlaşınca veya imkânlar daralınca olaylara, şartlara ve kişilere karşı iyimser ve olumlu bakabilmektir. Belki bu durum vahye yeterince teslim olamamış kişilerin insanın fıtratından kaynaklanan aceleci, çabuk ümit kesme ve sızlanma özelliğine sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Sebebi ne olursa olsun birçok kişi, sıkıntılar ve zorluklar kaşsında sergilemesi gereken metanetli ve olumlu tavrı ortaya koyamamaktadır.

Mevcut durumun ve şartların darlığında ve detaylarında boğulmak yerine geleceğin genişliğini ve imkânlarını görebilmek esas olandır. Hem vahyin bizzat kendisinde hem de vahyin ilk uygulayıcısı olan Allah Resulü’nün hayatında buna şahit olmak ve örneklerini görebilmek mümkündür. Resulullah (sav)in teselli edilip moral motivasyonunun yükseltildiği Duha suresinde Resulullah’a ve onun şahsında tüm iman edenlere mevcut olumsuz durum ve şartlara takılıp kalınmaması gerektiği hatırlatılmış, geleceğin şu anki durumdan daha iyi olacağı şu ifadelerle müjdelenmiştir: “Asla ümitsizliğe, yılgınlığa kapılma; çünkü senin için  sonraki her aşama, dâimâ bir öncekinden daha iyi olacaktır. Rabb’in sana özlediğin o mutlu günleri bahşedecek ve sen de O’nun sınırsız lütuf ve ikramıyla hoşnut kalacaksın.” (Duha 93/4-5). Kanaatimce ifade edilmek istenen şudur: “Karşılaşılan olumsuz şartlarla ilgili ümitsizliğe ve karamsarlığa düşmeden geleceğin daha güzel olmasını sağlayacak eylemleri ortaya koymak için gerekli çabayı göstermeye mesainizi harcayın, iyimser ve ümitvar olun.”

Allah Resulü bu anlayışla müşriklerin hakaret ve eziyetlerine karşı sabretmiş, sabrın gerektirdiği tahammül ve feraseti göstermiştir. Kavminin bütün kötülüklerine rağmen onların helakini isteme yerine onların soyundan Allah’a kulluk edecek bir neslin gelmesi için dua etmiştir. Toplumda var olan gençlerin de gönüllerini fethetmek için özel bir çaba göstermiştir. Çünkü Allah Resulü genç nesilleri hedef edinip onlara yatırım yapmanın, sürekli yüzünü geleceğe dönmek, geleceğin ihtiyaç ve gereksinimlerini şimdiden planlamak anlamına geldiğini biliyordu. Bu önemli hususu çevresinde bulunanlara sürekli hatırlatmanın ve mevcut olumsuz durumun yolaçtığı psikolojik buhrandan kendini ve çevresindekileri çekip çıkarmanın gayreti içinde idi.[1] Allah Resulünün hayatında bunun birçok örneğini görebilmek mümkündür.

Allah Resulünün genç Musab b. Umeyr’i Medine’ye muallim olarak göndermesi, Uhud savaşı için yapılan istişarede gençlerin görüşünü uygulamaya koyması, Zeyd b. Harise’yi ordu komutanı olarak ataması ve bunlara benzer birçok alanda gençleri görevlendirmesi onun geleceğe iyimser bakmasının ve onlara güvenmesinin birer yansımasıdır.

Günümüzde de gençlerle ve gelecekle ilgili ifade edilen bütün ürkütücü ve karamsar bakış açılarına ve değerlendirmelere rağmen gençlere ve geleceğe karşı iyimser bakışın yitirilmemesi son derece önemlidir. Çünkü çocuklar ve gençler gelecektir. Mevcut durum istenilen seviyede olmayabilir. Bugün gençlerimiz bizim istediğimiz bakış açısına ve değerlere sahip olmayabilirler. Bu durum onlardan umut kesmemize neden olmak yerine, onları daha çok önemseyip, onlar için daha çok çaba göstermemiz gerekir. Çünkü merhum Mehmet Akif’in de şu dizelerinde   vurguladığı üzere bu, kendimizi alçak bir ölüme ve yok oluşa mahkûm etmek demektir:
“Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak…

Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.”

M. Akif’e ilham olan bu dizeleri yazdıran Hz. Yakub’un olumsuzluk ve imkansızlıklara rağmen oğullarına yapmış olduğu şu tavsiyedir:

“Oğullarım: Gidiniz de Yûsuf’la kardeşini araştırınız, hem sakın Allah’ın inâyetinden ümîdinizi kesmeyiniz; zîrâ, kâfirlerden başkası Allah’ın inâyetinden ümîdini kesmez.” (Yûsuf 12/87)

Ümit ve gayret var oldukça ve bunların gerçekleştirilmesi uğruna karşılaşılabilecek zorluklara karşı göğüs gerebilecek ve bedel ödemeyi göze alabilecek yürekler var olduğu sürece Allah’ın izniyle gelecek aydın, çocuklarımız göz aydınlığı ve gün inananların olacaktır.
“Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!” (Necip Fazıl Kısakürek)

[1] Wadah Khanfar, İlk Bahar, (İstanbul: Vadi yayınları 2020),32.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir