GenelMektuplara Cevap

Dünya Gözüyle Ahireti Tanımak 

Onur Eymen /Çankırı

Soru: Dünyada insanlar, eş-dost- akraba ve sevdikleri ile beraber olmaktan son derece memnun olurlar. Ahirette de böyle bir beraberlik olacak mı? Yani insanlar orada da sevdikleri ile beraber görüşüp konuşacaklar mı? Ayrıca bu görüşme sadece cennetlik olanlar arasında mı olacak? Yoksa Cehennemlik olanlarla da görüşüp konuşma olacak mı?

Cevap: Baştan şunu bilelim ki o âlemin ahvali o âleme özgüdür. Ancak Rabbimiz olan Allah, yaratmış olduğu kullarının nasıl bir ruh yapısına sahip olduğunu kendilerinden daha iyi bildiği için; insanların bu tür sorularını daha onlar sormadan cevaplamıştır. Böylece ilk yaratılıştan başlayarak son durak olan ahiret yurduna kadar neler ile karşılaşacağımızı bize lazım olan kadarını açıklamış merakımızı gidermiştir.

Sorunuzla ilgili konuları da aynı minval üzere cevaplamıştır. Elbette ahiret yurdunda da insanlar birbirleriyle görüşecek konuşacak; sevenler eş -dost ve akrabalar da birbirleri ile bir araya getirileceklerdir. İşte rabbimiz bir araya getirileceklerin özelliklerini şöyle bildiriyor:

“Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, (gözleri hakikatlere kapalı olan ) kör bir kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar.”

“Onlar, Allah’ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır.”

“Onlar Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rabbinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir.”

“Yine onlar, Rabbinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte yurdun güzeli onlar içindir.”

“(İşte O yurt) Adn cennetleridir. Oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından salih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır.” “Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir” diyecekler! (Rad 13/19-24)

Yukarıda sayılan vasıflara sahip olan müminler, kendileri gibi salih olan yakınları ile orada da beraber olacakları bildirilmektedir. Mutluluk ve huzur üzere bir birliktelik! Bunlar dünyada iken Allah Teâlâ’nın çizdiği sınırları koruyan ve Onun verdiğine dünyada ve ahirette razı olan insanlardır. Bunlar kendi aralarında görüştükleri gibi cehennem ehlinden olan kimselerle de diyaloglarının olacağı bildirilmektedir:

“ (Cennette) Bir kısım insanlar bir kısmına dönerek sorar.” “İçlerinden biri: «Benim, bir arkadaşım vardı» der.” “bana derdi ki: sen cidden inananlardan mısın?” “Öldüğümüz, toprak ve bir yığın kemik olduktan sonra biz, ceza mı göreceğiz?” “(O zat, dünyada geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ, orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız der/ diyecek? İşte o zaman konuşan bakacak arkadaşını cehennemin ortasında görecek.” “Ona diyecek ki: “Allah’a yemin olsun ki, az kalsın sen beni de mahvedecektin.” “Rabbimin lütfu olmasaydı, ben de orada olacaktım.”

“İlk ölümümüzden başka ölüm yok ve biz azaba da uğramayacağız değil mi? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.” (Saffat 37/49-61)

Cehennem ehli ile cennet ehli arasında şöyle bir isteğin olacağından da bahsedilmektedir:

“Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır derler.” (Araf 7/50)

“Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: «Biz Rabbimizin vadettiğini gerçek olarak bulduk; siz de Rabbinizin vadettiğini gerçek olarak buldunuz mu?» Onlar da: «Evet» derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: «Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.» (Araf 7/44)

Ahirette diriliş yine bu günkü aklımızla bilgimizle ve aynı simamızla olacağı konusunda bir işaret verilmektedir. Bu nedenle insanlar yaptıkları

haksızlıklar yüzünden kendini tanıyanlardan kaçmaya çalışacakları ifade edilmektedir:

“O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.” “O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi meşguliyeti vardır.” (Abese 80/34-37)

Orada güzel yurt güzel akıbet olduğu gibi; bunun zıddı olan mekânlar ve o mekânlarda olacak kimseler de vardır. Onların özellikleri de şöyle belirtiliyor:

“Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü olan (cehennem) de onlar içindir.” (Rad 13/25)

“… Onun (cehennemin) üzerine acımasız, korkunç görünümlü görevliler vardır. Onlar, Allah’ın kendilerine buyurduğuna asla karşı gelmezler. Kendilerine ne emredilirse, hiç acımadan derhal yerine getirirler.” (Tahrim 66/6)

Sorunuzun devamında bahsetmiş olduğunuz Cehennemdeki beraberlikleri de şöyle olacaktır:

“Allah, « Sizden önce geçmiş cin ve insan ümmetleriyle beraber ateşe girin» der. Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lanet eder. Hepsi birbiri ardından cehennemde toplanınca, sonrakiler öncekiler için, «Rabbimiz! Bizi sapıtanlar işte bunlardır, onlara ateş azabını kat -kat ver» derler, Allah, «Hepsinin azabı kat kattır, ama siz bilemezsiniz” buyurur. (Araf 7/38)

“Oranın yedi kapısı vardır. Her kapıdan hangi cehennemlik grupların içeriye girecekleri belirlenmiştir.” (Hicr 15/44)

“Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım diye feryat ederler. (Allah Teâlâ da onlara): Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur”(diyecektir.) (fatır 35/7)

Sorularınız çerçevesinde olayın ilgili kısmı bu kadar diyelim. Ahiret âlemi ile ilgili verilen bilgiler oldukça geniştir. Diriltilmeden başlayıp hesap

yerinde toplanılması, tüm ümmetlerin kendilerine gönderilen elçiler ile yüzleştirilmesi, herkesin amel defterinin ellerine verilmesi, suçluların seçilmesi, en azgınların seçilip öncelikle cehenneme atılması, suçluların cehennemin etrafında diz çöktürülüp sırayla yanacakları mekâna yerleştirilmesi, müminlerin Allah’ın konukları olarak karşılanıp cennetteki makamlarına yerleştirilmesi, göreceği iltifatlar ve tadacakları nimetler bütün ayrıntıları ile anlatılmaktadır.

Sonuç olarak mekânlarına yerleştirilen insanlar dünyada kazandıklarının karşılığını alacaklar, vadedilen nimete ve külfete kavuşmuş olacaklardır. Bundan sonrası her iki mekâna girenlerin burada ebedi olduğudur. Hesap gününü özetleyen şu ayetlerin vermiş olduğu bilgiler bunu göstermektedir:

“O gün gelince, Allah’ın izni olmaksızın hiç kimse konuşamaz: İçlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardır.” “Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onların (öyle feci) nefes alıp vermeleri vardır ki!!!” “Rabbinin dilemesi müstesna, gökler ve yer durdukça, onlar orada temelli kalacaklardır. Rabbin, şüphesiz, her istediğini yapar.” (Hud 11/5-7)

“Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi müstesna, onlar orada rabbinden bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır.” (Hud 11/8)

Bu ayetlerde hem cennet hem de cehennem için: “Allah’ın dilemesi müstesna, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedidirler” ifadesindeki istisna edatıyla ifade edilmek istenen şey; rabbim en doğrusunu bilir kaydıyla şudur: Her şeyin halıkı olan Allah hiçbir konuda hiçbir şeye mahkûm değildir. Yaptığından hiç kimseye karşı bir sorumluluğu yoktur. İstediğini var istediğini yok eder. Dilediğini sonsuz dilediğini sonlu yapar. Tümüyle inisiyatif onun elindedir. Bunu bize ihsas ettirmek için arap dilinin bir özelliği olarak bu şekilde bildirmektedir. Ancak o hiçbir hükmünde ve sözünde rastgele bir şey yapmayacağı, yanlış bir karar verip bundan dönmek gibi bir duruma düşmesi söz konusu olmayacağı da bir vakıadır. Burada her iki mekan içinde kelime -kelime aynı ifadeler kullanılmaktadır. Bu nedenle Cennet sosuz cehennem sonlu gibi Allah’ın demediği bir sözü söylemek müslümana yakışmaz. Sözünde ve hükmünde bir değişiklik olmayacağını kendisi bildirmektedir:

“Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vaat ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz ki sen vadinden dönmezsin!” (Ali İmran 3/194)

Durum bundan ibarettir. Görülen odur ki, yerimizi bu günden tercih etme şansımız vardır. Rabbim bizleri tercihini güzel yapan kullarından eylesin inşaallah!..

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı