GenelYazarlardanYazılar

‘”Ekâbir ûn-u-Evvelin “ Vel Ahirin ‘

Ben hayırlıyım.
Beni ateşten onu topraktan yarattın.
İlk. Ekâbir, kibir. Ateşten yaratılmış olmak gibi kendince bir savdan başladı.

”Ben üstünüm (!) O Altı üstü bir toprak !)
Eğer eğilmek gerekirse, gerekiyorsa; O bana eğilsin ,secde etsin..!)

Kibrin, kendini üstün görmenin evvel de Şeytanın karakteri olarak Ekâbir un-u-Evvelin “ !)

Temsil kabiliyeti ile Kibirlendi büyüklendi. Malum sonuç. Kovuldun.

Onun katında kibirlenmek. Ekabirlik etmek yakışmazdı.Sen de kimsin..

Eni konu Yaratık değil misin?.

Kiminle pazarlık ettiğinin  farkında mısın?.Değilsin (!)

Kendisini öncelemek, yüce görmek nerede olduğunu, konumunu görmezden gelmeye sevk etti.Tabi ki aşağılanacaktı, aşağılandı.

Ve Yüce makamda tekebbür gösterdin, aşağılık alçaklaştın,alçaklardan oldun..

Şimdi gördün mü? Kendince büyüklenmek ne demekmiş. Büyüsen büyüklensen cürümün kadarsın.!)

Yaratık olmaktan gayrı ,ne özelliğin var.
Allah’ın karşısında kibir öyle mi ?..

Çık oradan senin yerin zelil olmaktır..Kovulmuş bulunuyorsun..

Dön bak neler kaybettin..Emri İlahiye muhalif olmak nedir bilmeyenlerden misin ?

Bu konuda mazeretin de yok. Sanılarından gayrı.
Kovulmuş alçak..

Sana senin var edicin, Rabbin. İlahın yoktan yaratıcın, bir emir veriyor.
Kimliğine kişiliğine bakmadan mazeret üretiyorsun..Nankör..

Kendinle birlikte insanında hata günah işlemesine sebep oldun.

Sonra da beni azdırdın diye kendi suçunu Allah’a attın.(!)

Bu kadar büyüklenmeyi neye borçlusun.

Nasıl düşünmedin.Böyle mi hükmetmen gerekirdi..

İnsan ve melek kimliğin yaptığı gibi hatanı bilip görüp tövbe etmedin.

Kibrine yenildin..Yetmedi; Bu suçu ona attın.

Mühlet aldıktan sonra da;
“Onların yolları üzerine sinsice oturacağını söyleyerek misyonu nu devam ettirme sözü verdin.
Kibirli, kovulmuş, alçak.

‘Din gününe kadar lanet üzerine olsun..

İlk kibir ve ekâ-bir; Şeytan.

Ahirinde ise tüm milletlerden ümmetlerden onun yolunda olanlardan, yeryüzünde kibirli dolaşanlara” Allah yere sert basmakla veya burnunu dikmekle ne yeri delebilir nede göklere ulaşabilirsin demesine rağmen.

Bu kaliteden ,kimlikten vaz geçemeyenleri şeytanla birlikte cehenneme dolduracaktır..

İnkar edenler de; kibrin tavan yaptığı insanlardır.Her tür demogojik bahaneleri onlar üretirler.mazeret dediniz mi onlarda bulursunuz..Onlar şeytanın dostlarıdır.

Diriliş gününü yalanlayan kibirli ekabirler,kendilerine kulluk edenleri bu tekebbürleri ile aldatırlar..

“Yarın bunlara sorulacak.
Elçiler gelip sizi uyardığı halde neden akıllı olmadınız? Neden Allah’ın elçilerine uymadınız..Bunları düşünecek kadar sizleri yaşatmadım mı diyecek..

Ve ne acı ki; Kendilerine kendileri  tanıklık edecekler..
Keşke uyarıcılara uymuş olsaydık pişmanlığı o gün fayda etmeyecek ki..

Dünyada başlarına bir sıkıntı geldiğinde Allah’a yönelirler.sıkıntı geçince ise eski hallerine ,hiç bir şey görmemişler gibi dönüverirler..Ne kötü hüküm bu..!)

Allah’ı aciz mi sanıyorsunuz?

Kuruntuların bileşkesinden oluşan kibir insan hayatının tüm sahalarını etkisi altına alarak sosyal siyasal hukuki ibâdi alanlara aklı nefsi hevayı hâkim kılar. Tarihi süreçte gelen tüm elçiler bu tür tevazu yoksunu insan ve toplumlarla mücadele etmişlerdir..

Kazanan Allah’ın taraftarları olmuş olduğu tarihi malumat olarak nesilden nesle aktarılmış olmakla beraber bu değişmez gerçeği kibirleri onlara göstermez ,aynı şeytanın bile bile görmek istemediği gibi..

Bunların “ Ekâbir un-u-Evvelin” oldukları gerçeği malumatına rağmen.

Bir de ;  Ahirini  vardır ki ;

Güncel hayatta gözlemlenirler.. Şeytanın adımları takip eden İnsan!

Şahit olduklarımızın karakterlerine baktığımız da; Ana ilkelerinde değişiklik göremezsiniz.Belki söz ve söylemlerde kullanılan kelimeler farklıdır..

Dünün samirice okuyuşunda olduğu gibi..Musa’yı kullanarak halkı aldatmıştı. Günümüzde ise yine benzer motiflerin kullanıldığını görebilmekteyiz..

Son Tevhit peygamberine itirazların temelin de; Rasyonel akılcılık, Zan, sanı Vahiy ile teste yanaşılmayan,

Geleneksellik.Vahiy karşısında şeytana adeta rahmet okutan itirazlar.?

“Bir Müşriğin Ağzından: “Ya Muhammed! Biz Seni Değil Getirdiğini Yalanlıyoruz.”  “Kur’an başkasına inseydi.” Ya!

Kuran karşısında keyifleri kaçanların sıradan salvoları idi bunlar. “Bu Kur’an, iki şehrin birindeki büyük bir adama indirilseydi ya, dediler.” (Zuhruf 43/31)

“Arkadaşınız ne saptı ne de şaşırdı. O kendi hevâ-hevesi ile konuşmaz.” (Necm 53/3)

“Arkadaşınız” ifadesiyle Hz. Peygamber’in, kendi aralarında yetiştiğini ve O’nu çok iyi tanıdıklarını, O’nun asla yalan söylemeyeceğini bildiklerini hatırlatmıştır. Aslında bu yalana kendileri de inanmadılar. O’nu tanımayanların İslam’a girmelerini engellemek için kullandılar bu iftirayı.

“Ben sizin aranızda bundan önce bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?” (Yunus 10/16)


“”Ekabir un-u-Evvelin “Vel Ahirin ‘ Karakterde hiçbir değişiklik yoktu.İlk isyanda olduğu gibi,halende devam ediyor..

“O kovulmuş şeytanın sözü değildir. O halde nereye bu gidiş?” (Tekvir 81/25-26)
Yetmedi, Kibirlerine yeni yalanlar ilave etmeye devam ettiler.

Büyüdür dediler.(!) Eskilerin masalları dediler.(!) Başka dilde gelmiş olsa dediler.(!) Bir defada topluca indirilse dediler .(!)

”Eğer hayırlı bir şey olsaydı ona ayak takımından önce biz inanırdık.” (Ahkâf 46/11)

“Okuyabileceğimiz bir kitap getirmeliydi.” Diye de Hitaba itiraz ettiler.(!) başka bir şey getirmeli idi !) veya değiştirmeli idi.!) Dediler. De, demeleri bitmiyor tükenmiyor du.

“Bize de vahiy inmedikçe inanmayız.” (En’am 6/124)  “Biz seni anlamıyoruz; kalplerimiz kapalı.” (Fussillet.41/5 dediler ?

“Büyücü/sihirbaz” İmiş dediler!)  “yalancı”“deli/mecnun” “doldurulmuş/öğretilmiş” dediler!)   “sapıtmış-mış dediler “çarpılmış”  “küstah” Dediler..

Bunları onlara söyleten şey Kibirleri idi. tekebbürlerinin tavan yapmasından gayrı bir şey değildi. Tehdit, Ambargo ve İşkenceler uyguladılar..

Bütün bu olumsuzluklara rağmen; İlahi hitap elçisine vazifesinin ne olduğunu, ona inananlarında bu yolda olmasını söyleyerek:

“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.” (Maide 5/67)

“Şu halde sen, hemen onları davet et ve emr olunduğun gibi dosdoğru ol; onların heva ve heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adalet yapmakla emr olundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize; sizin işledikleriniz size aittir…” (Şûrâ 42/15)

“O halde sen, sıkıntılara karşı sabret; çünkü Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. Günahların için bağışlanma dile ve Rabbinin şanını sabah akşam yücelt. Allah’ın mesajlarını hiç bir delilleri olmadan sorgulayanlara gelince; onların içinde hiç bir zaman tatmin edemeyecekleri küstahça bir kendini beğenmişlikten başka bir şey yoktur. Öyleyse sen. Allah’a sığın; çünkü her şeyi işiten ve her şeyi gören O’dur.” (Mümin 40/55-56)

Ve yeni bir kibir dalgası; Bencillik. Bir daha gelmeyecekleri hayatı yaşamaya endeksli rasyonel konfor. İnsanın tüm fıtri genetik özelliklerini çürütüyor. Ahi-ret düşüncesi buharlaşmış !) Ve ,”Allah ne der” . sorusu unutularak hayata devam..

“Gerçek şu ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.” (Şura 42/53)

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı