
Allah yolunda olanlar güzel insanlardır. Güzellik göreceli de olsa, Müslümanlar için bu temel bir yaşama biçimidir. Kişilerin hayat anlayışlarını, yaşama tutkularını İslâm’ın özünü bir birbirine karıştırmamak gerekiyor. Kitabımız Kur’an, Peygamberimizin sünneti ve yaşama tarzı Müslümanlar için asıl olması ve yaşanması gereken için tek ölçü. Bunların yol göstericiliğinde insan kendini çoğaltabilir. Yanlışa ve harama girmeden, zulme ve adaletsizliğe âlet olmadan hakiki bir yaşama tarzı ile.
Müslümanların ruhlarını, karakterlerini bozan yabancılıkları elbette hesaba katmak durumundayız. İnsandan asla umut kesilmez. İnsan insana örnektir. İyilikte, güzellikte olduğu gibi kötülük ve çirkinlikte de örnek oluyor. İyilik ve güzellikleri yaymak iyi ve güzel insanlarla olur. Yaşama biçimleri, davranışları, hakkaniyetleri, sevgileri, tutkularıyla. Kişilere bakarak onların üzerinden inançları sorgulamak ve eleştirmek sağlıklı bir yaklaşım değil. Biz Müslümanlar için aslolan İlâhî doğrultuda ne kadar samimi, ne kadar doğru, ne kadar gerçekçiyiz. Bunları karşılaştırmadan yapılan değerlendirmeler haklı ve iyi bir sonuç doğurmaz. Savruk ve başıboş yaşamak kolay. Alabildiğine serbest de davranılabilir.
Şu sıralar Çarlık dönemi Rus düşüncesi üzerine yaptığım çalışmada, açlıktan sefalet olanların alkol tutkusu romanlarda anlatılıyor. Bir türlü de önüne geçilemiyor. Dün böyleydi de bugün değil mi, fazlasıyla var. Bugün Müslüman toplumların da bir sorunu.
Devlet bir yandan üreticisi olurken bir yandan da reklâm ve tanıtımlarla, zararlarından söz ediyor. Trafik kazalarının büyük çoğunluğunun nedeni olarak varsayılıyor. Yol kenarlarına konulan alkollülerin felaket örneği nesneler caydırıcı olamıyor. Bu çelişkilerden ne yazık ki kaçınılamıyor.
Peygamberimizin irtihalinden sonra oluşan kargaşada Hz. Ömer Hz. Ebubekir’e halife olmasını önerdiğinde karşı çıkıyor, kabul etmek istemiyor. Onun önerdiği isimler de onun teklifini kabul etmiyorlar. Zorla kabul ettiriliyor, evine çekiliyor üç gün toplum içine çıkmıyor. Mescide geldiğinde görevi iade etmek istediğinde toplumun genel baskısı ile kabul etmek zorunda kalıyor. Âkif’in şiirleştirdiği temel bakış şu. “Fırat’ın kıyısında bir kurt kaparsa bir koyunu, onun sorumlusu Ömer’dir” diyor.
İnsanların sorumluluğunu almak zor bir iş. Buna aday olanlar bin düşünmeliler. Kendi sorumlulukları yanında genelin sorumluluğunu ve yükünü taşımak kolay olmasa gerek.
Müslüman olan her yöneticinin sorumluluk alanı budur ve böyle de olmalıdır.
İnsanlar meşreplerine göre de tasnif edilemezler. Rızık dağılımı, her nefs içindir. Yeryüzündeki nimetler bütün canlıların ve özellikle de insanlığındır. Canlılar da insanlığın hizmetindedir. Güzel ve iyi insanlarla hayat güzeldir.