GenelYazarlardanYazılar

Kazanmak ve Kaybetmek Yeri Bu Dünya

Sevgili Değerli okurlarım, Allah (cc) selamı, rahmet ve bereketi, ve bütün güzel hasletlerin üzerinize olması dileğimle.

Bundan önceki yazımı, ahlak, hayâ, terbiye üzere kaleme almış, bilgi dağarcığımda olan düşüncelerimi sizlere arz etmiştim.

Bu yazıma buna paralel olarak biraz daha devam etmek arzusuyla gayret etmek istiyorum.

Kazanmak ve kaybetmek, sabahtan kalktığımızda o gün yaşayacağımız günde hesap edilmeden güne başlandığında, işte bunda kazanmak ve kaybetmek söz konusudur. O günü değerli bir hale getirmek için hayrı bize bahşeden Allah (cc) nun emrine amade olacağız. O zaman Ayet-i Kerime’ye kulak vererek o güne, o günlerin getirdiği günleri ömrü yaşamalıyız. Buna ayetle açıklık getirelim:” Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır. O’na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah’a amel-i Salih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur.” (Fatr sur. ay10) Bu ibretli ayet hem kazananlara hem de kaybedenlere ne güzel açıkça ifade ediliyor. Buraya bir uyarıcı ayet koyarak konumuzu pekiştirmek istiyorum. ”Ey Peygamber (Kuran’a) sırtını dönüp kabul etmemekte yaşamamakta direnenleri kendi hallerine bırak. Şimdilik Allah’ın nimetlerinden yiyip içip geçici dünya nimetlerinden oyalansınlar. Nasıl olsa sonunda bize döndürülüp gerçeğin bu (yaşam) olmadığını anlayacaklar. (Hicr.su. ay3) Yukarıda ayette şeref demiştik, bakalım ne demekmiş. (Şeref isim olabilir, onur, erdem, yüreklilik yetenek ile elde edilmiş iyi ün) İzzet (isim olabilir, büyüklük,ululuk,yücelik) bu manalardan anlayacağımız insana müslümana kişilik değer veren Allah (cc) ya yakınlaştıran sıfatlar. Buna paralel yaşam biçimidir.

Bugün biz müslümanlar olarak dini nasıl anlıyoruz, nasıl yaşıyoruz? Bizlerin yaşadığı gerçekten Allah (cc)’nun istediği din mi? Bunu ivedi olarak sorgulamalıyız.

Din, insanın yaşamı kullanımının kılavuzudur. Buna uyarak kazanırız. Kuran’a göre din nedir? Allah tarafından insanlığa ilahi vahiy araçlığı ile bildirilen hayat tarzı. Din insan aracılığı ile bildirilen kullanım kılavuzu, yol haritası, değerler ve ilkeler dizisidir.

Bir din sahibi mümin olmak, o dinin yaradan Allah’a Peygamberlerine inanıp iman etmek ”La ilahe İllallah Muhammedün Resulullah” Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun kulu ve resuludur. Bu söylem müslüman olmanın şartı olmazsa olmazıdır. Bu hususta şu ayetlere teslim olup inanmamız, kalbimiz ile ikrar iman etmemiz, inandıklarımızı hayatımızda tatbik edip yaşamamız neticesinde kazananlardan oluruz. Bir ayetle daha devam edecek olursak, ayette ”bugün (sizin) dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak islamdan razı oldum, sizin için islamı seçtim. (Maide su. ay3) Bu ayete göre biz inananlar için başka din, dinler yoktur.

Devamla (kim, kimler) islam dininden başka din ararsalar (onlar bilsinler ki) o din onlardan kabul edilmeyecek ve onlar ahirette zarara uğrayanlardandır. (Ali İmran su. ay85) Kaybedenlere hitaben ifade ediliyor.

Devamla ”kim(de) Allah’a ve Resulüne itaat ederse ve Allah’tan korkup ondan sakınırsa işte kurtuluşa mutluluğa erenler onlardır. (Nur su. ay52) Bu ayette inanıp yaşayanlara kazanım müjdesi.

Bugün Müslümanlar, nefislerine şeytanı ve vesveselerine uyarak gelenek söylemleri ile Allah’a inanıyorum, Peygamber’e saygı duyuyorum, Allah (cc) büyüktür, Allah (cc) affeder, Allah’a emanet olun, inşallah, maşallah gibi yaşanmayan din ile iman ile bağdaşmamaktadır. Bu söylemler gelenek ve dil alışkınlıklarıdır. Dinin yukarıda tarifi yapılmıştır. Bugün ki ilim bilim dünya yazan çizenleri Allah (cc)’un gönderdiği kitabın kılavuzluğunu gölgelemek için her türlü hikâye, masalla, hurafe ile uydurmalar ve rivayetlerle sözüm ona dünyaya huzur getirecekler. İşte bugün ki dünya insanının ve Müslümanların hali. Müslümanların düştüğü halleri belli değil mi? Türkiye’miz de bunun içindedir.

Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın şartları, farzları, hayata geçirme sünnetullahı vardır. Bunları yapmayanların ”Efendim ama şöyle, ama böyle” vaatler verme hakları yoktur. Bu gibilere sempati duyulmaz, Allah hidayet versin diyip geçeriz, geçmemiz lazım.

Bugün içinde yaşadığımız günleri, her müslümanım diyenlerimiz hesabını yaparak, benim dile getirdiğim, anlatmaya çalıştığım ön çalışmaları, ön plana alıp yaşamadan yol katedeceğimize edilebileceğine inanmıyor, önümüzü göremiyorum. Bir kere şunu iyi anlamalıyız. Nerelerde, nerelere bakıyoruz? Gözümüzü kulağımızı haramlardan sakınıyor muyuz? Ne yiyoruz, neleri yiyip içiyoruz? Helal mi, helal kesim mi? Kim, kimler kesiyor, besmele var mı? Nasıl kazanıyoruz? Ne kadar helal yollardan kazanıyor, nerelerde, nasıl, kimlerle harcıyoruz? Kimleri arkadaş ediniyoruz? Günlük yaşantımız, giyimimiz, kuşamımız, edebimiz hayamız, hal ve hareketlerimiz islama mı uygun, batıla mı uygun? İnsani islami ilişkilerimiz, kimlere uyduğumuz, kimler gibi yaşadığımız nasıl? Bizi yaradanın bizden istediği gibi mi? Daha bir çok yazacağımız yaradanın istediği hasletleri yaşam biçimleri ile tüketeceğimiz ömürlerimizi, ivedi olarak ilk plana almadan, aniden ölüm gelmeden kendimize çeki düzen verip, ilk devrenin aşılması acilen gerekmektedir diye düşünüyor, tavsiye ediyorum. İşi öldükten sonra göndermelere ikramiyelere bırakmayalım. Aklını çalıştırıp hak yola uyanlara selam olsun.

Selam ve dua ile.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı