GenelYazarlardanYazılar

Kiralık Arkadaşlık

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz iki cümle/tanım var, malumunuz ‘‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ ve ‘‘yeni normal’’ diye kodlanan, belli bir hedefe binaen dillendirilen iki cümle. Evet, bu iki cümle geleceğimizi dizayn edeceğe benziyor. Bu yeni dizaynın ne ahlakiliği ne de hukukiliği sorgulanabilir, çünkü oluşturulan korku ortamından çıkış için olmazsa olmaz bir yol olduğu pazarlanıyor ve de kabul görüyor.

Yanlış anlaşılmasın, virüs ve buna bağlı olarak pandemi yoktur, sanaldır demiyorum. Her ne kadar da çıkışı ve yayılışı şaibeli olsa da, bu konuda bisürü komplo teorisi üretilse de sonuçlar üzerinden baktığımızda böyle bir sorun var ve insanlar hayatlarını kaybediyorlar.

Bu yazının konusu virüs ve virüs üzerinden oluşturulan kaos ortamı değildir ve hatta daha önemlisi bulanık havadan menfaat kovalayan kurtlar da değildir. Zaten bu konuda her şey yazıldı ve yazılıyor. Benim derdim ‘‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ ve ‘‘yeni normal’’ kodlamalarının Müslümanlar üzerindeki etkileri ve GÖTÜRÜSÜDÜR.

Zaten epey uzun bir zamandır hiçbir şey eskisi gibi değil ve eskiden anormal görülen çok şey artık yeni normal değil mi? Günümüz şartlarında ki insani ilişkiler, kardeşlikler, dostluklar ve arkadaşlıklar eskisi gibi mi, değil. Hem de hiç alakası yok. Dedik ya çoktandır aslında bizler yeni normale zaten hazırlanmışız ve görünen o ki zaten hazırmışız. Bu noktada dostluk, arkadaşlık diyince yeni normallin dünya üzerindeki gelinen en uç noktasını paylaşayım sizlerle, bende zaten yeni öğrendim.

Arkadaş kiralama diye bir şey varmış, eee ARTIK NORMALLER var ve gerisi de gelecek!

Japonya’da arkadaşlığın kiralanabilinen bir şey olduğu ve bunun bir sektör haline dönüşüp bu işi yapan ajanslar olduğunu öğrendiğimde bu durumu uzak doğu ülkelerinden beklenecek türde yine ilginç bir olay ile karşılaşıyorum diye düşünmüştüm, aslına bakarsanız epey de ilginç gelmişti. Biraz araştırınca aslında Japonya da buna benzer bayağı gariplikler olduğunu da öğrendim. Mesela günlük ya da saatlik evcil hayvan bile kiralayabiliyormuşsunuz. Ya da yine günlük-saatlik aile kiralayıp aile sevgisini(!) tadabiliyormuşsunuz. Yaslanacak bir omuz eksikliği hissettiğinizde ise başta da bahsettiğim gibi hemen ajanstan bir arkadaş kiralıyormuşsunuz. Sorun da böylece bitiyormuş(!) ve bu kanlı canlı, dokunulup temas edilen kiralık arkadaşları geçek arkadaş diye tanımlıyorlarmış. Sanal ortamdaki arkadaşlık olayı ile kıyaslayınca her ne kadar ücretli ve sınırlı süreli de olsa canlı bir insandan ibaret olduğu için Japonların tarifi ile gerçek bir arkadaşlık yaşanmış oluyormuş. Bu gidişle Japonlar için NORMAL, bizler için gelecekteki (ve belki de daha yakındaki) YENİ NORMAL olacak gibi.

FİZİKSEL MESAFE, GÖNÜLSEL MESAFE

Sadece pandemi konusunda değil, hayatımızın her alanında genel manada ne zihinsel teslimiyet ne de hepten yok saymacı umursamazlık arasındaki vasata dikkat ederek bir hayat yaşamalıyız. Bu denge becerilemez ise eğer fiziksel sosyal mesafe, gönülsel asosyal mesafeye dönüşecektir. Zaten bizim de bu yazıya konu etmeye çalıştığımız ve uzunca bir süredir de gönül bağların gevşediğini hissettiğimiz realitesinin, özümsenerek yeni normale daha vahimi yeni DOĞRUya dönüşme endişemizdir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Japonya da gerçek bir arkadaş denilince, sanal olmayan yani canlı bir arkadaş anlaşılıyor. Oysa İslam’a göre gerçek arkadaş denilince, oradaki gerçek kelimesinin derinliğinde, dostluk daha da derinlerde ise kardeşliğe bile ulaşılacak yollar vardır. Tabi biz Müslümanlar olarak İslam’dan uzaklaştığımızdan mütevellit o yollar artık kayboldu.

Yolu bulup, yol almak.

Dünya üzerindeki düzen kurucu güçlerin planları üzere onyıllardır düzenli olarak bölünüyor, parçalanıyor, azalıyoruz en nihayetinde de yok olup gideceğiz. Yok olmamak için bu işi tersine çevirmekten başka çaremiz yok. Düzen kurucuların oyunu getirdikleri noktayı yukarıda ele aldık en uç noktası ile Japonya örneğini de verdik. Gelecek adına kodlanan, nakış nakış işlenen durum bu.  Razı mı olacağız, reddedip yolumuza mı bakacağız. Oyunun kaderi bu noktada vereceğimiz karar ile belli olacak.

Sonuç olarak:

Yaşadığımız hayattan memnun değilsek, yani ancak bu kadar olur gibi bir yenilmişlik akımına teslim olmamışsak eğer hala bir umut var demektir.  Umudu olan diğer insanlarla bağlarımızı (kodlananın aksine) güçlendirip, bize dayatılan suni ve geçici gündemlere/korkulara kapılmadan kardeşliğin, birlikte iş tutabilmenin yollarını oluşturmalıyız. Bunun için bireysel ve toplumsal manada kendi özel gündemlerimizin olması gerekir. Daha net bir ifade ile dine merkeze alan bir gündem ve akabinde müşterek planlarımızın olmalı. Birlikte bir şeyler becerebilmek için ille de örgüt ya da cemaat olmak gerekmez. Kardeşliği becerelim yeter. Fiziksel sosyal mesafeye (bir süreliğine) evet desek de, gönülsel asosyal mesafeye asla razı olmayalım. Gönlümüzü ferah ve geniş tutalım kardeşlerimize yer açmayı unutmayalım ki ileride kardeş(!), arkadaş(!) kiralamak zorunda kalmayalım. Vesselam.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı