Manasını Anlamasak Bile Kur’an Okumak Sevaptır Diyenler Yanılmıyorlar mı?
Elbette yanılıyorlar. Okudukları ayetleri anlamış olsalardı böyle bir düşüncenin yanlış olduğunu kendileri öğrenmiş olacaklardı. Okuduğunuz metin bizzat:”Anlayasınız diye biz onu açık bir Arapçayla indirdik” {Yusuf 12/2} derken; okuyan kimse anlamamakta ısrar ederse, o ayeti gönderen karşısındaki durumu ne olur? Yine, “Biz Kur’an’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık öğüt alan yok mudur?” {Kamer /17, 22, 32, 40} diye bir surede dört defa tekrar ettiği halde, bu durumun farkında olmadan harflerini, kelimelerini tekrar etmenin ne anlamı olacaktır? Anlamadan okuyan kimse ne anladı ki nasıl öğüt alsın? Bunların durumu “odunumun parası” diyen kimsenin durumu gibidir. “Sen ne dersen de ben bildiğimi yaparım” demek olmuyor mu? Bunu sözle ifade etmese bile içinde bulunduğu hal ve tavrıyla ifade ediyor. Allah’ın bunca hükmünü anlamak için bir gayret göstermeyen kimse Allah’tan bu davranışlarını kabul ederek kendisine ecir vermesini beklemesi abesle iştigal etmek değil midir? Sen O’nun istediğini yapmamakta ısrar ederken, Ondan senin istediklerini ve halini onaylamasını bekleyeceksin/ sevap isteyeceksin! Böyle bir durum sadece abesle iştigalden başka bir şey değildir.
Şimdi bunun ardından, “Anlamadan Kur’an okuyan sevaptan bir pay alamaz mı?” demenin ne kadar yerinde bir soru olduğunu düşünmemiz gerekir. Sevap tasvip edilen onaylanan bir işin, amelin karşılığında sahibine verilen bir ücrettir. Her hal ve kârda “anlamaktan, akletmekten, öğüt olsun diye kolaylaştırıldığından, düşünmekten söz ederken ve düşünen bir kavim için gönderildiği” ifade edilirken; anlamadan okumanın ve bir de anlamadığın bir dilden okumanın okuyana ne vereceğini düşünmemiz gerekir. Ayrıca bu anlayışta ısrar etmek, Allah’ın emirlerine karşı Pasif bir direnmedir. Bunu yapan bilerek veya bilmeyerek bu ayetlerin kendisinden istediklerine karşı kör ve sağır gibi davranmayı ahlak haline getirmişken, bu haliyle sevap alacağını düşünmek mümkün olur mu? Allah Teâlâ Elçisine hitaben şöyle buyuruyor:”{Ey Muhammed!} Sen; sana vahyolunana sımsıkı sarıl. Muhakkak ki sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Doğrusu bu Kur’an, senin için de, kavmin için de, bir öğüttür ve siz ondan hesaba çekileceksiniz.” {Zuhruf 43/43-44}
Şimdi bu ayetin ilanıyla Allah Teâlâ Peygamber {a.s.}’ mı ve ümmetini bu kitapla vahyettiği hükümlerden hesaba çekeceğini bildirdiğine göre; Bu durumu anlayan kimse, aynen imtihana girecek bir öğrencinin başarılı olmak için, imtihan olacağı dersin kitabına çalıştığı gibi, onun da dersine Kur’an’dan çalışması gerekmez mi? Çünkü Allah bu kitapla Dünyada nasıl yaşayacağımızı, ahrette bizleri nasıl bir hayatın beklediğini, kurtuluşun veya kaybedişin nelerle mümkün olacağını, fücurun ve takvanın ölçülerini, kazanmanın ve kaybetmenin sonuçlarını açık ve net olarak ortaya koymuştur. Bu sonuca ulaşmak için bu kitabı anladığımız dilden, anlayarak okumalıyız ki, bu bilgileri önce öğrenelim ve sonrada öğrendiğimiz sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışalım. Bunun ötesinde bu işi başarmak nasıl olacaktır? “Ben sadece okurum başka şeye karışmam mı diyeceğiz? Desek de bir anlam ifade etmeyecektir. Hukukta, “yasaları bilmemek mazeret değildir.” Bilelim ki bizim bilmememiz de Allah indinde mazeret olmayacaktır.
Sitenizle tanıştığım için çok mutluyum .bilgilendirmeler çok güzel ilgiyle takip edecğim Teşekkürler.