Genelİz BırakanlarYazarlardan

Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)

Kimilerine göre Kur’an şairi, “Müstesnâ şair” Kur’an da istisna/hariç tutulan şair), kimilerine göre Milli şair/kahraman…

Mehmet Akif, İslâm birliği mücadelesi veren ve Müslümanların çıkışının “öze dönüş”te olduğunu savunan Cemalettin Afgani, Muhammed Abduh gibi Kur’an merkezli bir İslâmi düsünceye sahip zamanına tanıklık edenlerle paralel çizgide bir şahsiyettir.

Sebilürreşat ve Sıratı Mustakim’deki yazılarına bakıldığında, Mehmet Akif’in temel kaygısı/çizgisi net olarak anlaşılabilecektir. Keza Safahat adlı meşhur şiir kitabına da…

Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı.
Ya açar Nazm-ı Celil’in bakarız yaprağına
Ya da üfler geçeriz bir ölünün toprağına.

İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okumak, ne de fal bakmak için.
Ölüler dini değil, sen de bilirsin bu din
Diri doğmuş, duracak dip diri, durdukça zemin.

Akif, yaşadığı dönemin geleneksel din anlayışına, tarihsel süreç içersinde temel esaslardan sapmalara Kur’an dan hareketle karşı net bir duruş sergileyen bir mümin olarak mücadelesini hep sürdürmüştür. Bu çizgisiyle de “ham yobaz kaba softalarla” arası hiçte iyi olmamıştır.

Küresel dünya, batıdaki din anlayışını hayattan uzaklaştırmasının bir uzantısı olarak bir yaşam biçimi olan İslâm’ın da etkisinin silinmesi, vicdanlara hapsedilmesi için modernleşme projelerini uygulamaya sokarken Akif, net İslâmi kimliği ile İslâm Milletinin sesi olmaya çalışmıştır. İlhamını başka referanslarda aldığını deklere edenlerin oluşturduğu baskıcı ortama rağmen Akif, ilhamı Kur’an dan almak gerektiğini haykırmış, aynı zamanda Müslüman’ım diyenleri sahih İslâm’a çağırmıştır.

Akif, Kur’an’ı şiirine, edebiyatına taşıyan şairdir. Dolayısıyla yaşanılan hayata, toplumsal sorunlara bir Müslüman olarak ilgisiz kalmamıştır. Sadece şiirinde değil hayatın tüm boyutlarında sosyal sorunlara bigane kalmayan Müslüman kişiliğiyle temayüz etmiştir. Yalan söylemeyen, emanete ihanet etmeyen, sözünde duran bir Akif var toplumun karşısında. Aynı zamanda sade bir yaşantısı olan, hamiyet perver bir Akif…

Mehmet Akif, Kur’an merkezli sahih din anlayışına rağmen olağanüstü şartlarda yazdığı marşı, şiirleri zamanla sekülerleştirilerek/ruhundan uzaklaştırılarak “Milli Şair” konumuna indirgendiği ülkesinden sürgüne zorlanmıştır. Sürgüne zorlanan sadece Akif’in bedeni değil, aynı zamanda onun dünya görüşüdür de.

Değişik grupların, anlayışların hakim olduğu toplumumuzda, sık sık baş vurulan hatalı okumalarla Akif’in bir yönü öne çıkarılmış ve anlamaya çalışmak yerine ona büyük haksızlıklar yapılmıştır. Ümmetçi Akif’in, dönemin olağanüstü şartları, duyarlılığı ve duygusallığından kaynaklanan siyasi duruş hataları söz konusudur. Ancak Akif bu hatalarında dönmeyi başarmıştır. Mehmet Akife yapılan tenkitlerden biride şiirlerindeki Kur’an şairi sıfatıyla bağdaşmadığı iddia edilen şiirsel ifadeleridir. Oysa bağlamlarıyla anlamlandırılmaya çalışıldığında bu ifadelerde temel yanlışlardan çok şiirsel abartılar olduğu kolaylıkla görülecektir

Etiketler
Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı