GenelYazarlardanYazılar

Vahyin İnsanı ve Toplumu Yenilemesi!

Yenilenme denince akla gelen şeyin eskiye ait ne varsa at, yerine yenisini yerleştir, gibi bir düşünce geliyorsa işin başında kaybetmişiz demektir.

Bu tür düşünce ile konuya yaklaşmanın ne kadar sağlıklı olduğunu veya olmadığını yazının ilerleyen satırlarında ele almaya çalışalım.

Hiç bir insan ve toplum yenilenmeyi, değişimi toptancı bir yaklaşımla başaramaz.

Bunu vahyin inzalinde resulün sorumluluğunda yaşanmasıyla müşahede etmekteyiz.

Değişim, dönüşüm, yenilenme hah deyince mümkün olmayan sosyolojik bir gerçektir. Muhatap öncelikle zihinsel sıfırlama yapmaya hazır olacak.

Ahiren de, bu sıfırlamanın nedenlerine inanacak, sonraysa birey ve toplum olarak değişimin gerekliliğinin maslahatı gereği olarak asıl bilginin değişmiş olduğunu görüp, asla yeniden kavuşmanın İlahî bir emir olduğu gerçeği ile değişime dönüşüme yenilenmeye azim etmesinin sonucu tezahür edecektir.

Bu bağlamda kavimlerin nefislerinde (zihinler) bulunan asla (vahye) uygun olmayan, aynı zamanda muradı ilahiye muhalif olan ne varsa reddedip, gelen değişmez doğruları, insan ve toplumda yaşanır hale getirecektir.

Asıl (vahiy) ilk adımında, insanın okunmasını salık vermektedir. İnsan toplumun bir parçası olduğu için insanları okumak, toplumu okumak olarak tezahür edeceğinden, insan ve topluma dair, dönüşümde değişimde, yenileşmede ferdin tercihleri değil, yaratanın tercih ettiği yasaları hayatın tüm katmanlarında görme isteği ile hazır hale gelecektir.

Yenilenmede dönüşüm noktası;

Bir beklenti, bir ışık işaret veya kurtarıcı aramak gibi bir lüksümüzün olmadığı reel gerçeğimiz olmasına rağmen, vahye sırtını dönmüş toplumlarda bireylerin taklitçi algılar sonucunda zihinlerin (kafaların )karışık olması, toplumu yönlendirenlere kerhen de olsa mecbur gibi hissetmesi, düşünceye vurulmuş prangalardan kurtulamaması sonucunda, çok istedikleri değişimin dönüşümün yenilenme/ yenileşmenin mümkün olmadığını el’an yaşayarak müşahede etmekteyiz.

Hal bu ki;

Yaşamın cazibesinden birazcık kurtulabilse, bende varım, yapabilirim diyebilse, kendisinin çok şey başarabilecek özelliklerinin olduğunu fark edebilse! Hatta “ başlamak bitirmenin yarısıdır, diye bilip, ilk adımı kendi iradesi ile atabilme istidadı azmi gösterebilse, yapacakları şeylerin niteliğini öğrenmeye, ilk adımı “Oku. Olarak atabilse, dünyayı değiştirecek potansiyelin yine kendisi olduğunu anlayacak ve kendi değerine değer katma hamlelerine başlayacaktır.

Bir örnekle düşünmek istersek. Köleyken yenilenmeye değişime dönüşüme aday olmuş olan Hz Bilal. O haliyle neyi reddedip neyi kabul ettiğini bu günün insanı anlayabilmekten öte, onun çektiği çileleri gündeme taşımakla ah vah etmekten başka bir şey yapmaması anlaşılır değil.

O başına her ne gelmişse tercihinin sonucu olduğunun farkındaydı.

Ya Hz. Ebu Bekir! İlk örneğimiz toplumun alt katmanından, ikici örnek ise üst sayılabilecek bir sosyal statü sahibiydi. Bunların tercihleri sonucunda sosyal eşitliğin tesis edilmesi, âleme örnek olarak yeter de artar.

Evet. Başlayacaksınız ki; bitirebilesiniz.

Başlamadan hiçbir şey bitmez, bitmiyor. Eşyanın tabiatı budur.

O halde sahte ve sanal beklentileri zihin dünyamızdan temizlemeliyiz. Hikâye masal ve bilumum hurafe curufâtını vahiyle arındırma şartı gözden uzak tutulmadan.

Yeniden başa dönecek olursak.

Değişim yenilenme dönüşümde adımların,”  Zihinsel, Ruhsal, Fiziksel ve Toplumsal olarak etkili olabilmesi için, teknik el kitabımıza ( Kuran’a )müracaat etmeliyiz.

O’nun resulde pratiğe dönüşmüş haliyle hayatı ve istikbali şekillendirecek ilk adımları atabilme yetisini göstermekten bizi hiç bir şey ala koymamalıdır.

Özellikle zihinsel yenilenmeye mani olan şeyleri tek tek vahyin kontrolünde tespit edebilmeliyiz. Aksi halde, Bu bilgiler kalıplara dönüşüp yaşamımızı inşa ediyor. Kalıplar yaşamımızı keskinleştiriyor ve disipline ederek bizi zorluyor. Yaşam kalıplarımızı gözden geçirin. Sizi engelleyen, ilerlemenizi durduran veya sizin zihinsel mutluluğunuzu kısıtlayan kalıpları kırın ve yeniliklerle (vahiy) doldurun.

Sevgili dostlar, yenilenmek ve değişmek cesaret ister. Bunun için kararlı olma ve kendimize güven çok önemlidir. Karasız ve güvensiz kişilikler güdülmeye mahkûmdur. Cesur olmak yalnız Yaratandan korkmayı beraberinde getiren bir özelliktir. Allah korkulmaya en layık olandır.

Tüm değinilenleri kapsayacak kısa bir değerlendirme ile kendimizi yenileme, kişinin kendisi ile çalışmasıdır ki; bu hiçbir zaman sonlanmayacak bir sürece doğal olarak işaret eder.

Zira kişinin iç dünyasını açığa çıkarmasını, kendini yeniden kendisine ispat etmesi, varlığının en derindeki özünü gerçekleştirmesini anlatır.

Yaratılışın maksadını /amacını bilincini.

Yani; istikbalini (ahireti) düşünmeyi. Kendi geleceğine yatırım yapmayı.

Yenilenmeye var mısınız?

Yoksa! Şeytana mağlup olmaya mı razı olalım.

Vesselam.

Etiketler
Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir