
17 Şubat 2013 tarihinde İktibas dergisi Kayseri irtibat bürosunda düzenlenen Pazar sohbetleri programı kapsamında Eğitimci Osman Göltaş’ın anlattığı “Aldatan Psikoloji” başlıklı sunumun dökümünü istifadenize sunuyoruz
İnsanda güzel olan yüzdür.Yüzde güzel olan gözdür.Ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür.(Mevlana)
.Bir varmış bir yokmuş aslında hem varmış hem de yokmuş. Var olanlar varlık içinde yok olanlar da yokluk içinde imiş.Var olan hükmetmiş, yok sayılan ezilmiş.İnsanları kandırmak için o dala bak, bu dala bak diye diye budala yapmışlar. Ömrümüzün yarısı uyumakla geçiyor,diğer yarısı da uyutulmakla geçiyor.Uyuyanların olduğu yerde uyanıklarda olur
Hoşunuza giden yalanlar mı duymak istersiniz yoksa canınızı sıkan doğrular mı?Öğretmen arkadaşım, bana hiç yaşlanmıyorsun, hep genç duruyorsun dedi.Dedim ki Teşekkür ederim bunlar hoş sözler ama doğru değil.Yaşlandığımızı sizde biliyorsunuz ben de.Hoş ama aynı zamanda boş bir söz. Neden, iltifat da olsa insanlar yalan söyler? Neden, Yalan olduğunu bilsem de bu söz benim hoşuma gider? Neden birbirimizi aldatıyoruz? Nedir gerçek?Senin zihnindeki yalanlar mı? Reel olan mı gerçek oluyor? Ya idealler?
Doğru söyleyeni neden dokuz köyden kovarlar?Kovulan adam reel politiği bilmediğinden mi?
Yoksa yalanlar doğru olduğundan mı? Yoksa doğruyu, doğru bir şekilde söyleyemediğinden mi?Yalanların gerçek olduğu bir hayatta doğruluk tiksinti uyandırır. Neden gerçekler, doğrular insana acı verir?Suriyeli bebeğin ölümüne dayanamıyorum , kanalı değişiyorum.Onların acısına seyirci kalmak istemeyişimden mi? Yoksa onların acısı benim huzurumu kaçırdığından mı?
Hikaye:Padişahın biri suçsuz bir esirin öldürülmesini istemiş.Hayatından ümidini kesen insan hakaret etniş.Padişah ne diyor demiş, vezirinin birir:Öfkesini yenenler,insanları affedenler için cennet var diyor demiş.Hükümdar adamı affetmiş.Lakin diğer veziri demiş ki:Padişahım bize yakışan doğruyu söylemektir, bu insan size hakaret etmişti demiş.
Hükümdar:Bana onun yalanı senin doğrundan daha hoş geldi dedi.Çünkü onun yalanında iyilik vardı.Senin doğru sözünde ise kötülük var demiş.
Sorular:Padişah acaba kendi kusurunun, vicdan azabından mı böyle davrandı?
Yalanlar ise :Kuyruklu , pembe, beyaz ve İstatistikler olarak karşımıza çıkar.(Bernard Show)
Değerli misafirler, bugün sizlere insanın insanı aldatmasından ve insanın kendisini aldatmasından , aslında aldanmasından konuşacağız.. Özünde kötü olmayan bir bilginin,nasıl şeytani amaçlarla istismar edildiğini göreceğiz.Birlikte insanın iç dünyasına yolculuk yapacağız.
Çekiç, çiviyi tahtaya çakmak üzere üretilmişse de zaman zaman birilerinin kafasına vurmak gibi kötü bir amaç içinde kullanılmaktadır.İnsanı tanımak ve tanıtmak olan psikoloji de şeytanların kontrolünde insanın zaaflarını istismar etmeye başladı.Siyaset ve ticaret , bu bilgi ile kendine güç ve iktidar üretiyor.Bu bilgi özünde kötü değildir.Hatta insani ilişkilerimizde gereklidir de.Başkalarının oyununu fark etmek için bu bilgiyi bilmemiz gerekir.Çünkü, bu bilgi, piyasadaki kişisel gelişim kitapları, insanların nasıl avlanacağının yollarını öğretmektedir.Kevin Hogan gibi bir çok psikoloğa siyasetçiler, iş adamları birlikte çalışmak için teklifler götürüyor.Kitleler, bu bilgiyle nasıl kontrol altına alınıyor.Maddi ve manevi sömürülüyor.Beden, mimikler, jestler , giyim, kuşam, ses tonu, özenle seçilmiş cümlelerle profesyonel dolandırıcılar oluşturuluyor.
Kişisel gelişim kitaplarında insanlara haddini(Sınırlarını) bilmeye değil Sınırları zorlamayı ve aşmayı öğretiyorlar.Kendini bilmekten daha çok, şişirilmiş, kışkırtılmış benlikler oluşturuluyor.Sen her şeyin en iyisine layıksın, içindeki devi uyandır, kendini fişekle,Mutluluk senin hakkın,Büyük düşün çok kazan, Neden az ile yetinesin?,Birinci ol arkada kalma, en iyi arabalara sen binmelisin,Kontrol sizde olacak,Kaybetmek ölümdür, Ömür geçiyor bütün zevklerden tat, kimseye eğilme ve bağlanma,Üstünlüğünü kabul et ve ettir gibi birçok insanın benliğini şişiren sözlerle bencil insanlar oluşturulur.
Aşağıda sizlere birazdan aktaracağım bilginin, Çok ilginçtir ki Kerim kitapta da Allah’ın müminlerden istediğini göreceksiniz.Şeytanı bilmeden onunla mücadele edemeyiz. Ama bir tehlike var Şeytanlaşma tehlikesi….
1-Karşınızdaki insanı harekete geçiren, sevdiği şeyleri bilmeliyiz.O zaman sizi kendisinden biri gibi görecek.Sizin isteklerinizi onaylamaya kendini mecbur hissedecek Karşınızdaki insanın sevdiği, otorite gördüğü şahsın ismiyle söze başlayın. İnsanlarla uyumlu olun.Ortak ilgi alanları oluşturun.Sevdikleri , ilgi duydukları konuları konuşun.Öz itibariyle hepimiz benciliz.Bir fotoğrafta önce kendimize bakarız.Kendimizden konuşmayı severiz.(Kur’an, bu duyguyu eğitir.Kendine iyilik yapmak istiyorsan, başkalarına iyilik yap der.Başkası mutlu olmadan sen mutlu olamayacaksın der.)Modern hayatın bencilliği ise tam tersidir.Başkalarının göz yaşları, acıları üzerine oluşturulmaya çalışılan mutluluk.Amerikalı bir bebeğin yaşaması için ıraklı bir bebeğin ölmesi mi gerekiyor?Zalimin yuvasını yıkan ateş, mazlumun yüreğinde yana ateştir.)İnsanlar tanımadıklarına kendilerini açmazlar.Sıcak ve samimi ortamlar oluşturup, rahat ortamlarda insanların duygularını öğrenebiliriz. İnsan,kendisi gibi olanı sever .Filmlerde gülmemiz ve ağlamamız kendimizle kurduğumuz özdeşimdendir.örn: Reklamlarda sevilen isimler bu yüzden kullanılır.
Güvenilen birinin ismini kullanırsanız karşıdakini etkilersiniz.Bu yüzden peygamber buyuruyor ki dediğinizde akan sular durur.
İnsan, kendi düşüncesini cesaretle söyleyemediğinde, başkalarının ağzıyla konuşur.Örn:Ortalık da dolaşan söylentilere göre, Herkes diyor ki…
2-Karşınızdaki insanın ruh hali nedir?Doğru zamanda doğru sözcüğü kullanın.Doğru sorular sorun.Direnç gösteriyorsa dikkati dağıtın.İnsan, inanmadığı ve korktuğu şeye direnç gösterir.Başka konulardan söz açarak, oyalayıp, düşüncesini dağıtarak, sizin işiniz üzerinde derin düşünmesinin önüne geçersiniz.Oldu bittiye getirmektir.Bazı işlerin toplumdan gizlenmek istendiğinde gündemin değiştirilerek, dikkatin dağıtılıp, kuşa bak denilerek nasıl oldu bittiye getirildiğini görelim.Ticarette de dikkat dağınıklığı ile kitlelerin ceplerinin boşaltıldığını bilelim.
3-İnsanlar , kendi görüşlerine uygun bilgileri ve yaklaşımları daha kolay benimserler.
Karşınızdaki görüşü onayladığınızı gösterin bu direnci kırar.İnsanlar sadece kendilerini düşünürler.
4-İnsanlar konuşurken, kendi düşüncelerinin sizin tarafınızdan duymak istediğinizi düşünürler.(O an dünyanın en önemli insanı konuşuyordur.)Ayrıca İnsan duymak istediği sesi duyar.(Adam arkadaşına demiş cırcır böceğinin sesini duyuyor musun?Hayır demiş duymuyorum.Çevredeki hiç kimse de duymuyor, fark etmiyor.Arkadaşına bak demiş ve cebinden demir bir para çıkarmış caddede yuvarlamış.Herkes bir anda paranın sesine odaklanmış.işte demiş herkes duymak istediği sesi duyar.Namazda gözü olmayanın kulağı ezanda olmuyor.İnsan, görmek istediğini görüyor.İnsanların neye dikkat kesildiğine bakın , hayat biçimlerini, hayatta neye değer verdiklerini anlarsınız.
İnsanlar çabayı sıkıntıyı görmezler, sadece sonuca odaklanırlar.Kimse, boğuştuğunuz fırtınalara bakmaz, gemiyi geriye getirip getirmediğinize bakar.
Kimsenin bizim ümidimizi çalmasına izin veremeyiz.(Fili küçükken kazığa bağlı bir iple zaptediyorlar.Fil, çıkmak istese de başaramaz.Fil büyür, ipi koparacak güce erişmiştir ama Ümidini kaybeden fil kurtulmak için çabalamaz bile.)
Sürü psikolojisi, sorgulamadan, düşünmeden yapılan davranışlar tehlikelidir.(Bir koyun uçurumdan atlasa diğerleri de peşinden atlar.) Yoksa ölümüne itaati alkışlamalı mıydık?Yoksa ölsek de yaşasak da beraberiz mi demeliydik?Sürüden ayrılsaydı da zaten kurt mu yiyecekti diyecektik.?Yada be koyun değilim mi demeliyiz?Ama herkes yapıyor diyerek mi hareket etmeliyiz?Yine de insanlar çoğunluğun doğru yaptığını düşünür.Çok sayıdaki insanın fikirlerinin doğru olduğunu düşünür. Eleştirmez, sorgulamaz.Bir ürünü almakta tereddüt ettiğimizde bize hemen derler ki:Bu sene en çok tercih edilen bu.Sürüdeki koyuna kızıyoruz ama biz de farkında olmadan çoğunluğun gücüne ve yönlendirmesine engel olamıyoruz.
5-Yargılamayın, Hatalı olduğunu söylemeyin, Yanlış düşünüyorsun demeyin.Biri size yanıldığınızı söylerse ne yaparsınız, hemen savunmaya geçersiniz.Haklı olduğunuzu kanıtlamaya başlarsınız.Kendi düşüncenize iyice yapışırsınız.Karşınızdaki de sizin düşüncenizin yanlış olduğunu söyleyecektir.
6-İnsanlar neden hayır dediklerini bilmezler anlık bir tepkidir bu.Bilinçli değildir.
7-Karşıdakini etkilemek için güzel duyguları, düşünceleri yaşantıları hatırlatın.
8-İletişim kurduğunuz kişinin çıkarına uygun davranın.
9-İnsanların, siyasi partilere ve dini düşüncelere ilişkin kanaatleri zor değişir.Aksini kanıtlasanız bile.İnsanlar, inançları konusunda duygusallaştıkça, inançlar savunuldukça derinlere işler.Bir inancı mantık tek başına ortadan kaldırmaya yetmez.Bir inancı başka inançla ortadan kaldıra bilirsiniz.Sağlam kanıtlar sunsanız bile, sınırlı bir bilgiye sahip bir insanı, daha kaliteli bilgiyle ikna edemezsiniz.İnançları değiştirmek için sorgulamasını sağlayın(Kur’an’da sürekli sorgulamaya çağırır.akletmeye çağırır.Hayatı sorgulatır.
10-İnsanlar bir ürünü tercih ederken karşıdaki insanın fiziki güzelliğinden de etkilenir.
Cinsellik kullanılıyor.Araştırmalarda,kadın açık saçık giyindiğinde karşısındaki erkeği daha kolay ikna ediyor.Şehvet ve kışkırtıcılık erkeğin aklını başından alır..Bir adamın aklını alırsanız her şeyini alırsınız.(Baştan çıkarmak !)Kadın, bir nesnedir.Hayatın her köşesinde tüketilen kadın bedeni.Güzelliğin ve kışkırtıcı giyimin hipnoz etkisi vardır.Reklamlar, insanların her türlü açlığını, zaaflarını kullanırlar.Neden marketlerde tezgahtarlar hep bayandır?Gazeteler,hem traj hem de cesur bayan sözleriyle çıplaklığı teşvik ediyorlar.
11- Bir ürünün satılması için deneme fırsatı sağlamalısınız.Marketlerde bir ürünü satmak için tattırırlar.Sizi psikolojik etki altında bırakır, almaya zorlar.örn. Evi satmak için, örnek daire gezdirmeleri.Sizi güzel duygularla yönlendirmek isterler.Arabayı satarken deneme sürüşleri yaptırmak.
12-İnsanları hayaller kurdurarak etkilemek.Neden insanlar kazanma ihtimalleri çok az olmasına rağmen şans oyunlar oynar?Piyangoda çıkan kişiyi görmesi yeter Falcının tahmini doğru çıktı.Vay canına her şeyi biliyor. Kemal sunalın Üç Kağıtçı Rıfkısını izleyin görürsünüz.Kitlelerin inanması için bir kötürümüm gözleri önünde yürüdüğünü görmesi yeterlidir.Politikacıların, halka umut dağıttıklarını hatırlayalım.(İki anahtar vaat edenler)…
13-Kitleler genelleme yaparak düşünür.Birileri görür ve inanır.genellemeler başlar.Her zaman ve sonsuza dek böyle olacağını düşünür. Birinden darbe yer.Bu satıcılara güven olmaz der.Politikacılara güven olmaz.O kişiye güven olmaz sende ondansın sana da güven olmaz.
Bir Kayseriliden darbe yemiştir, tüm Kayserililer kötüdür.
14-İnsanlar bir şeyi gördüğünde her zaman ve herkes için doğru olduğunu düşünür.Buna inanır.Önyargılarda böyledir.
15-İnsanlar bir fikir mantıklıda olsa mantıksız da olsa,doğruda olsa, yanlış ta olsa, anlamlı da olsa , anlamsız da olsa ona inanabilir.Neden sonuç mantıksız bile olsa.örn. Evrim teorisi.
16-Zihinde olumlu imaj oluşturun.Kişiler gördüklerinden , duyduklarından siz doğruyu söyleseniz bile, kendi zihninin etkisinden kurtulamaz.Kişiler, içerikten daha çok başlığa dikkat eder.(Yapılan bir araştırmada bir insanı kötüleyen bir başlık verilmiş.Ama içeriğinde onun kötü olmadığı anlatılıyor.Fakat insanlar içeriği dikkate almıyor başlığa göre değerlendiriyor.)
17-Bir şeyin unutulmasının istenmesi , o şeyin unutulmamasını sağlar.Bir şeyi düşünmeyin derseniz, o şeyi düşünmeye sevk edersiniz.Yasaklar o yüzden cazip gelir.(Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmektir.)
18- Her insan, kendi inancını doğrulayacak deliller bulmaya çalışır.Yanlış delil görse bile onu görmezden gelir.İnsanlar etkilendikleri inancın tamamının uydurma olduğu söylense bile inanmaya devam eder.
19- İnsanların söyledikleri ile yaptıkları aynı olmaz.Örn: Kopyaya karşı olan fırsatını bulduğunda kopya çeker.
20-İnsanlar size ne düşündüğünü anlatmaz, sizin sunduğunuz şıklardan birini seçer.
İnsanların fikirleri, arzuları kendilerine sorulan soruya göre şekillenir.O anki fikirlerini anlatırlar.(Okulda, okul aile birliği toplantısı var.İnsanlar.Bahçedeler.Kararlar alınıyor.Guya insanlara danışılıyor.Dedim ki arkadaşlara bakın insanlar nasıl etkileniyor.Kararlar zaten birkaç kişi ile alınmış.Kabul edenler denilerek kitleye danışılıyormuş gibi yapılıyor.Kitle kararı kendisinin aldığını zannediyor.Seçimlerde de bu böyledir.Adayı belirlemiştir.O adayları tercih etmede senin etkin yoktur.Sen , seçtiğini zannedersin bu oyun böyle devam eder gider.
21-İnsanların bilgisi olmayan konularda bile inançları vardır.ve İnsanlar düşünmez otomatik tepkiler verirler.(örn. Reklamı sorgulamaz hemen etkisine girer, istenileni hemen yapar.Hepimiz biliriz ki bir karpuzu seçerken bile bilgi gerekir, sesinden, renginden anlamak gerekir.
22-İnsanlar aldıkları karar doğru da yanlışta olsa, anlamlıda olsa anlamsız da olsa kararlarına sadıktırlar.
23-İnsanlar sevdikleriyle uyumlu olur.Samimi ve içten olun.İnsanlar bunu hisseder.Kendilerine ilgi ve alakanızı, onlara verdiğiniz değeri göremediği sürece , sizin ne kadar şey bildiğinize aldırmaz..
24-Bize benzeyen insanları çok severiz. O yüzden karşıdakinin düşüncelerini onaylayın beden dilinizle .
25-Ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemlidir.Sözleri sevgiyle ve içten söyleyin.
İltifat edin, hediye verin,
27-Kendi hatalarınızı, kusurlarınızı itiraf etmeniz sizi güvenilir kılar. (Neden başkalarının itirafları bizde hayranlık uyandırır.Çünkü bizim yapamadığımızı yaptıkları için.Kendi iç dünyamızı cesaretle başkalarıyla paylaşamadığımız için.)
Dürüst görünürsünüz. Dikkat edin lütfen, Güvenilir olmanız değil görünmeniz yetiyor.Sempatik olamanız, mizahı kullanmanız insanları etkilemekte önemlidir.İnsanlar kendilerini güldüren kimseleri severler.
28- Başka insanların sıkıntılarına, dertlerine çözüm üretin, yardımcı olun, fedakarlık yapın onlar için. Bu iki kişi arasında sıcak bağ oluşturur.Karşı taraf savunma kalkanlarını indirir.Kendini rahat hisseder.(Kur’an’ın neden yoksula, başkasına iyilik yapmayı istemesini, bizi sımsıcak bir dost yapmak istemesini hatırlayalım)
29-Ortak bir düşman bulun.İnsanları kenetlemek için duygusal birliktelik gerekir. Karşıdaki insanı kendine çekmiş olursun.Söylediklerinizi değerlendirmeden kabul eder.Fikirlerinizin doğru yanlış olmasının önemi yoktur artık onun için.Duygular aklın önüne geçmiştir.Sizi bir kere sevmiştir.
Örn. 11 Eylül senaryosu ABD’yi kenetledi.Ülkemizde de ortak düşman oluşturmaları düşünelim.
30-Karşıdakine saygı duyun, iltifat edin, hayranlık duyacağı yönlerini söyleyin, insanlar güzel söze, övgüye hayır diyemez.Çünkü insanlar bu duygulara açlık çekerler.
32-Fiyatlarda ilizyon etkisi.600 tl değil 599 tl 1000 li değil sadece 499 lira diyor.En uç rakamı göstererek diğer rakamı masum gösteriyor.
33- İnsanlar hoş sürprizleri sever onları şaşırtın, fikirlerinizi kabul eder hale gelirler.
34-İnsanlar geleceği değil şimdiyi düşünür.Onlar için çalışıp, gayret edeceğinizi söylemeniz onları etkiler.Çünkü insanlar her şeyin en iyisine layık olduklarını düşünürler.
35- İnsanlar için küçük ayrıntılar göze gözükmez.Sorularla satış artırılır.
örn.Bir yiyeceği verdiniz de soruyorsunuz?Yanına da patates kızartması ister misin?
Elbise alan kravatı hesap etmez.
36-Can kulağıyla insanları dinleyin.Soluğu tutarak büyük bir dikkatle, karşıdaki insanın sözü dünyanın en önemli sözüdür.Sorular sorarak karşıdaki insanın kendisi hakkında konuşmasını sağlayın.insanlar kendilerinden bahsetmeye bayılırlar.Dikkatli dinlemek karşıdaki insanın takdirini kazandırır.Siz hiç konuşmasanız da ne kadar hoş sohbet oldu der.
37-İnsanlar az bulunan şeyleri daha çok ister.Az bulunan bir şey olduğunu söyleyin.Kolay elde edilmeyen bir şeyi insan daha çok ister.örn: sınırlı, az sayıda kaldı, tükenmek üzere gibi.Bir ürünü satarken kalmadı diye bağırırlar.Böyle fırsatı kaçırmanızı istemem derler.Onlara neleri kaçırdıklarını anlatın.
38-ödüllerle satışı artırmak Bonus puanlar vs. alışverişe özendirmek için. 5 tane alana bir bedava gibi.
39-Söze güvenilir birinin sözüyle başlarsanız, sizi eleştirmesinin önüne geçersiniz.Çünkü İnsan sevdiğinde hata ve kusur aramaz.
40- İnsanlarda gruba ait olma isteği vardır.örn. Taraftarın biri sahaya şişe fırlatır diğerleri de aynı şeyi yapar .Yaptığını sorgulamaz.
Örn:Satış yaparken çoğu insan bunu alıyor dediğinizde o herkes bundan etkilenir.İnsanlar , çoğunluğun olduğu yeri doğru kabul eder.örn: Acıktınız yer arıyorsunuz , arabaların çoğunlukta olduğu yeri tercih edersiniz. Sürü psikolojisi.Herkes gibi olmak ister, başkaları da bunu tercih ediyor, herkes bundan alıyor, en çok tutulan ürün bu demeniz yeterli.
41-En pahalı ve en ucuz seçenekte insanlar en ucuzu seçer.İnsanların bir şey yapmasını istiyorsanız en olumsuz bir şey isteyin, kabul etmeyince yapmanızı istediğinizi isteyin yapacaktır.
42- İnsanlar neyi , neden yaptıklarını bilmez.Aldıkları kararın nedenini açıklayamaz.Nedenleri sormayın.
43- Sarsılmaz güven yaratın.Kişinin düşüncesini öğrenin, onun hissettiğini hissedin.Kendini size açacak, kendi görüşünüzü artık gündeme getirin.
Örn: Böyle düşünüyordum ancak bunun farkında değildim
Örn:Sizinle aynı şeyi hissediyorum ancak bunu fark ettim
44- Mekanın, ortamın düşünce ve davranışı şekillendirmeye etkisi vardır.örn:ABD’de oval ofisin dizaynı karşıdakini etkilemeye dönüktür.Camiye girdiğimizde de etkileniriz.İnsanları kendi mekanınıza çekin.Maçlardaki kendi saha ve seyircinin gücü gibi.
45-Tutarlı olun
46-İstediğinizi onaylatmak için kafanızı da siz aşağı yukarı hareket ettirin.
47- Gizli talimat cümleleri kullanın. Örn: Bunu Al diyecek değilim siz karar vereceksiniz.
Bunu yap demem sen kendin karar vereceksin.Satın almayı bir düşün istersen.
48- İnsanlar gördüklerine inanır.( Gözlerimle gördüm)Kulağa hoş gelen şeyleri sever.
Örn:Şaşının biri gökte iki ay var dermiş.Demişler ki sen şaşısın o yüzden öyle görüyorsun demişler.Hayır demiş dediğiniz gibi ben şaşı olsaydım dört tane ay olurdu.
49- Genellemeler insanları etkiler.İstemediğinizi kötüleyin. Ne kötü…
50- Karşıdakinin hisleriyle konuşun.
Seni anlıyorum…Ben de aynı şeyleri hissediyorum….
51-Muğlak konuşun , politikacılar gibi.Karşınızdaki,kendi hoşuna giden anlamı yüklesin diye.
Örn: Gazetelerin fal köşeleri gibi.Okuyan kendi anlamını yükler ona.
52-İnsanlar akıl verilmesinden hoşlanmazlar.Kararları kendimiz almak isteriz.Ama ne gariptir ki kimse kararı kendisi almaz.Kimse yönlendirildiğini fark etmez.
53- Olumsuz konuşmayın.Kelimeler duyguları oluşturur.
54-Tarih, zaman, yer, zaman vurguları gerçekliği artırır.
55- İnsanları sorularınızla yönlendirin. Bu kitap harika öyle değil mi?
56- Duygularla yönlendirme.örn: köre bir sadaka demekle,Güneşi görmeyen insana bir sadaka demek farklıdır.
57- İnsanlara asla yanıldıklarını söylemeyin.Kimse yanlış yapmaktan hoşlanmaz.
58- İnsanların iyi niyetini sorgulamayın.
59-Gülümseyin, olumsuz düşünce ve kişilerden uzak durun.
Güzel Söze Aldanmak
İnsan, hakkı, adaleti haykırıyorsa sesi güçlü çıkar.Eğer haksızsa suçluluk psikolojisi
iç indeyse sesini yükseltir.(Göreve yeni başlamış bir kimsenin sesini kısmak için , rüşvetin ona gitmesini isterler.Böylece kirlenmiş bir insanın hakkı ve adalaeti haykırması mümkün olmaz.)
Allah, Sözü dinlemeyi ve sözün en güzeline uymamızı ister 39/18.(17/53)peygamberimiz, güzel sözün bir sadaka olduğunu öğretir.
9/61 Peygamberin bir kulak oluşundan bahseder.(Hayra, Allah’a kulak veren)
Allah, müminlere en güzel tartışma metodunu gözetmeyi tavsiye eder.29/46
Dış görünüşleri hoşumuza giden kimselere karşı Allah bizleri uyarır.Münafikun/4
Bakara/204 ‘ İnsanlardan öyleleri var ki dünya hayatına dair sözleri hoşuna gider.(Kalbindekine Allah’ı şahit tutarak)Düşüncelerini inandırıcı delillerle savunur.Tartışmada son derece ustadır.’ Yaldızlı, süslü sözlerin aldatmasına karşı, Kur’an bizleri uyarır.Enam/112
Hikaye:Eşek , aslanı kıskanırmış.Onun gibi olmak istermiş.Bir gün bir ölmüş bir aslan postu bulmuş, onun içine girmiş ve hayvanları korkutuyormuş.Tilki korkmamamış. Sen neden benden korkmadın dediğinde.Korkardım korkmasına ama anırdığını işittim demiş..Kıssadan hisse:İnsanların dış görünüşü sizi aldatmasın konuştukları zaman eşekliklerini ortaya koyarlar.
Hikaye:Tilki kekliğe hayran hayran bakmış.keklik demiş ki:Neden öyle bakıyorsun?Tilki: Gözlerine , bakışlarına kandım.Çok güzelsin.Acaba gözlerini yumunca da böyle güzel misin?Böyle tatlı mısın?Lütfedip biraz da öyle seyrettirseniz.Keklik gözlerini gafletle yumar, tilki ise kekliği avlar.İnsanlar da yem ve sözlerle avlanır.Hırslar, arzular, akıl gözünün önüne perde indirir.
Kibir ve Ego
Kur’an-ı Kerim, İnsanı Allah’tan ve kendisinden uzaklaştıran ‘Gururdan’bahseder.İnsana sorar: ‘ ya eyyühel insan Ma garrake bi rabbikel keriym?’ Ey İnsan!Cömert olan rabbine karşı bu gururun nedir?Seni aldatan, aklını çelen şey nedir?Gurur, insanın boş ve değersiz olana arzu duymasıdır.82/6?Bk:35/5 , 31/33, Dünya hayatının insanları aldatmaması için Allah sürekli uyarır.3/185 çünkü dünya hayatı da insanın aklını başından alır,insana zarar verir, ve geçer gider.(Hz.Ali)Kibir öldürücü bir zehirdir.Büyük zannettiğimiz insanlar yakından bakınca küçülürler(Gothe)Kibir, Küçüğün kendini büyük zannetmesidir..Azı çok görme hastalığıdır.
Allah’ı unutan,kibirli bir insan neye benzer? Başlangıcı sidik yolundan gelen bir meni, sonu çevreyi rahatsız eden bir leş.Arası ise sidik ve pislik taşıyıcısıdır.Şimdi süslü elbiseler içinde bir makama oturmuş kibirleniyor.Her kibir, insanlık meziyetlerinden uzaklaştırır onu.
Sineğin biri kendini çok önemli bir varlık olarak görüyordu.Bir gün, bir eşek sidiğinin içindeki bir saman çöpüne kondu.Bulunduğu yeri deniz, çöpü ise gemi zannetti.Kendini de kaptan.Ve gururlandı.Kendinden habersiz kendini bilmeyen insanın durumu da böyledir.Kibir, zihinsel körlük yapar, çevreyi yanlış algılamasına neden olur.Kendi hayal dünyasında bataklığı fark edemez.Aslında kibirli insanda öz güven eksikliği vardır.Değersiz hislerini önemli görünmeye çabalayarak gizlemeye çalışır.
Kimi insan Allah’ın huzurunda kibirlidir.Kimisi de kibrinden dolayı Allah’ın huzurundan uzaktır.(Fuzuli)
Ey güzelliğine bakıp gururlanan insan!Tuvalete git de bak.Senden çıkan güzelliği gör, ortalığı nasıl güzel hale getirdiğine bak.Meyhanedekiler kendinde değildir.Dışarıdakiler de gururdan, kibirden kendinde değildir.
Fiziksel varlığı algılamadaki yanılgılar
Evren bizim bakış açımıza göre değişiyor.Olaylara nasıl baktığımız seçimlerimizi belirliyor.İnsan, görmek istediğini görüyor.Hangi seçimi yaparsanız yapın size doğru gözüküyor.Sadece sizin bakışınız size gerçek gözüküyor.Başka bakışları da görmek gerekiyor.
İki tren aynı hızla , aynı yöne giderken hiç hareket etmiyor gibi gözükür.Gerçekte her şey hareket halindedir.Vücut organizması da hareket halindedir.güneş, doğuyor, batıyor,iniyor, yükseliyor deriz.Aslında bu bize göre öyledir.
Her şey değişiyor, hareket ve hareketsizlik iç içedir. Hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor, olduğu yerde durmuyor.Ama biz aynı zannediyoruz.Her şey hareket halinde, hareketsizlik aldatıcıdır.Varlık ve yokluğun bir arada olduğunu görüyoruz.Duygularımız, düşüncelerimiz, fiziki varlığımız da değişiyor.Her şey , her şeye bağlıdır.Her şey geçici, oluş ve yok oluş süreci var.Hiç bir şey kalıcı değil
‘Her şey helak olucudur ancak onun yüzü kalıcıdır…’Küllü şey’in Helikun İlla Vechehu…’
Bk:28/88, 57/20
Her şey birbirine bağlı süreçtir.Ön:Elma ağaca bağlı, ağaç, toprağa bağlı, güneşe bağlı, havaya bağlı vs. Elma sadece bir ağacın meyvesi değildir,Bütün doğanın meyvesidir.
Yaşam, ölümden çıkıyor.Ölü beden toprağa gübre oluyor, ölüm yaşama yardım ediyor.Yaşam ve ölüm sürekli birbirine dönüşüyor.Her şey kendi karşıtına dönüşüyor.
Doğru ve yanlışta değişiyor.örn: Yağmur yağıyor dedik.Yağdığı anda doğru.Durduğu anda o söz yalan oldu.Elma olgundur sözün o an için doğru.Bir süre sonra çürüdüğünde yanlışa dönüştü. YANILMAMAK İÇİN HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEMEK GEREKİR. Çünkü söylediğin an söz eskiyor ve ömrünü tamamlıyor ve ölüyor.Doru dediğin söz, yanlışa dönüşüyor.
Yaşam ölüme , ölüm yaşama dönüşüyor.Yaşamın içinde ölüm var İnsan bedenindeki ölen hücreler.Ölümün içinde yaşam var.Bir ölünün belli bir süre daha sakalı, saçları, tırnakları uzamaya devam eder.Hayat bir çelişkidir.Çelişki bittiği an yaşam biter.
Bir şey hem kendisi hem de karşıtını içinde taşır.
Yaşam ve ölüm bir aradadır.Doğrunun içinde yanlış var.Yanlışın içinde doğru var.İyinin içinde kötü var.(Şekere alerjisi olana tatlı vermek kötülüktür.)Kötünün içinde iyi var.(Leş kötüdür ama leş yiyiciler için bir ziyafettir.)Hazzın içinde acı var.Acının içinde haz var.
Her şeyi tek yanıyla değil bütün yönleriyle görmek gerekir.Tek yanlı düşünmek bizi hataya sürükler.İnsanları değerlendirirken de tek yanlıyız.Ya iyi tarafını ya da kötü tarafını görüyoruz.Bu yanlıştır.Tüm yönleriyle görmemiz gerekir.Her şey kendi karşıtını içinde taşıdığı için değişme bu çatışmadan meydana gelir.
Bir şeyin zıddını görmedikçe varlığını anlayamayız.Sessizliği anlamak için gürültüyü bilmeliyiz.Kuruyu bilmek için ıslaklığı bilmeliyiz.Işığı anlamak için karanlığı, sağlığın değerini bilmek için hastalığı bilmeliyiz. Zıtları yaşamadan, hiçbir şeyin değerini bilemez insan.Yokluğu görmeden , yaşamadan varlığın kıymetini bilemez.Ayrılığı yaşamadan kavuşmanın, özlemin kıymetini bilemez.Çocuklarımıza yokluğu yaşatmadığımız zaman iyilik mi yapmış olacağız?Bir dilsiz,diline söz geçiremeyen insandan daha iyiydir.(Sadi)
Söylemesi gereken yerde susan, susması gereken yerde konuşan insanda hayır yoktur.
Kur’an tabiata ayet diyor.Gördüğümüz gibi ayetler sürekli değişiyor.!!!!!!!!!
‘Onlar sadece dünya hayatının görülen kısmını bilirler..’30/7
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.Cahil bedenen uyanık görünse de uykudadır.
Doktorun kana bakışıyla dışardan birinin bakışı bir olmaz.
Yolcunun biri gemiden korktuğundan ağlamış susmak bilmiyor.Denize atmışlar.Suda boğuluyor gibi olmuş tekrar çıkarmışlar.Susmuş.Huzur, sıhhat,de böyledir.Felakete uğramadıkça kıymeti anlaşılmaz.
Güneş bu kadar güzel olduğu halde, neden insanlar her zaman fark etmez de
Bulutun arkasında gizlendiği ve arada sırada kendini gösterince insanlar sevinir.Çünkü onun kıymetini yokluğunda anlar da ondan.
İnsan, alıştığı hiçbir şeyin kıymetini bilmez.
Irmağın kenarındaki bir insanın suya bakışıyla, çöldeki insanın suya bakışı bir olmaz.
Hangisi suyun kıymetini daha çok bilir.
Karnı tok birine , en nefis yemek versen değersizdir.Aç birine bir kuru ekmek en tatlı yemektir.
Suzuzluktan can veren için, suda boğulmak güzel gözükür.
Değer
Güneş senin için doğuyor, Yağmur senin için yağıyor. Bulutun, rüzgarın,ayın, güneşin,
Allah’ın emriyle senin için çalışan varlıkların yediğimiz ekmekte hakkı var.En büyük kör , nankördür.Ekmeği vereni görememek.Sen kimin için varsın ey insan?
İnsan değer verdiği şey kadar değerlidir.
Her şeyin değerlisi az bulunur.
İnsan, emek vermediği, bedel ödemediği şeyin kıymetini bilmez.Bunları zihninde değersizleştirir.İnsanın kendisiyle mücadele ederek elde ettiği şey kıymetlidir.Kolay elde edilen şeyler kalıcı olmaz.Güzel şeylerin hep çileyle elde edildiğini görüyoruz.
‘Ben bir aynayım, kim bakarsa bende kendini görür.’Muhammed a.s
İnsan, mutlu olmayı kazanca , konfora bağlamışsa sarayda da yaşasa mutlu olamaz.
Alçak karşısında alçalamam, cahille cahilce tartışamam.Edepsize susmak en iyi cevaptır.Edepsizin karşısında edepsizleşemem.Alçak olma, alçak gönüllü ol.
Sana kafi olan az, seni mahveden çoktan hayırlıdır.Az olan , Allah’ı ve Ahiret’i unutturan çoktan iyidir.Hoşa gitmeyen şeylerde, hoşa giden bir yön vardır.
Aldatmak ve Aldanmak
Bir adam ,dost bildiği biri tarafından kandırılmış ve ağlamış.Değer mi demişler ağlamaya?Aldatıldığıma değil ona olan güvenimi kaybettiğime ağlıyorum demiş.
Bakıştan bakışa fark var.Dünyanın en yoksul insanı , paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.(Schopenhaver)
Ağla ki insan olmayı anlayasın.
Sevgi Allah için olmazsa ne oluyor bir bak?Sana bir şey için sevgi besleyen, istediğine kavuşunca senden yüz çevireceğinden emin ol.
Doğruluğu arayın.Mahvolacak olsanız bile, sonu kurtuluştur.Yalandan kaçının, şeklen kurtuluyor olsanız bile.Sonu mahvolmaktır.(Muhammed a.s)
Bu hırs neden? Varislerin için mi biriktiriyorsun?Bu varise de bir kötülük olamaz mı?
Çok kimse, şeklen görünen sevinçli hale gıpta eder.Halbu ki o sevinç, o insan için kedere dönüşecek bunu göremez. Peşinden acıların geldiği lezzette hayır yoktur.Mutluluk, nefsin kışkırtılmış arzularında mıdır?Modern insan, kendi cehennemine odun taşıyor.Daha fazlasını istedikçe, Daha fazla tükettikçe mutlu olacağını zannediyor.Artık kanaat eden, şükreden, paylaşan insanı göremiyoruz.
Hikaye:Adamın biri oğluyla, bir iş için padişahın yanına gidiyor.Huzura kabul edildiklerinde adam hürmet için, rükuya varır gibi eğilmiş, secde eder gibi yüzünü yere yaklaştırmış
Oğlu dayanamamış demiş ki:Sen daima demez miydin, kıble hicaz tarafında diye.Bugün namazını neden padişaha doğru kılıyorsun?
İnsan, ne kadar az bilirse o kadar çok bildiğini zanneder. İnsanın bakışı bulanıklaşınca her şeyi yanlış görmeye başlıyor.
İnsanların birbirlerine söyledikleri yalandan daha tehlikeli olanı, Kafaya çöken, yerleşen, gerçek olarak bildiği yalanlardır.Boş düşünceler, böbürlenmeler,kuruntular.
İnsan yalan söylediğinde, Allah’tan değil de insanlardan korktuğunu göstermiş olur.
Korkular bizi korkutuyor..Algılarımızı çarpıtıyor.Düşünceyi öldürüyor.iradeyi felç ediyor.Sermayesi buz olan bir süre sonra onun nasıl suya dönüşeceğini, elinden nasıl kayacağını da göremiyor.Bu hayat aynen bir buz gibi eriyip akıp gidiyor.
Korkular…
Adamın biri bir yılana doğru adım attığını zannederek korkmuş ve titremeye başlamış.Ama kafasını eğip baktığında yerdekinin yılan değil halat olduğunu fark edip kendi haline gülmüş.
Kıssadan hisse:Korkuyu zihnimiz üretiyor.İnsanların zihinlerine sanal korkular veriliyor.Düşünceyi felç etmek için, ama insan dikkatli bakarsa korku karşıdakinde değil insanın kendi zihnindedir.İnsan kendi korkularının esiri oluyor.
Kazanç ve Kayıp
Ebedi olmayan dostu sevme, dünyaya bel bağlama, ona güvenme, Daimi olamayan gelip geçici şeylere gönül verme
Bir gaddar sevilmeye layık değildir.Ebedi yolculuk azığını kabrine sen kendin gönder.Senden sonra kimse göndermez.
Ömür, temmuz güneşine maruz kalan kara benzer.O kar erimiş ve pek az kalmıştır.
Halbu ki efendi gurura kapılmış, kendini aldatmaktadır.(Sadi)
Artık para ticarette araç değil amaçtır.
Daha çok kazanmak için insanlığı kaybetmek, şerefi, izzeti kaybetmek, insanların sağlığı ile oynamak, başkalarının acıları üzerine mutluluk üretmek.
Allah demek anlam demektir.Hayatımızda Allah yoksa Bakın hayat neye dönüşüyor? Ömer Hayam neler diyor:
&
Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş.
&
Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne?
Okunup bitse de gönül destanı, sonu ne?
Yüzyıl dilediğince yaşadın diyelim
Bir yüzyıl yaşasaydın sonu ne?
&
Yerin üstüne baktım uykuya dalmışlar
Altına baktım, çürüyüp toprak olmuşlar
Yokluk ovasında başka ne var ki zaten
Daha gelmemişler var, gelip gitmemişler var.
&
Cennette huriler varmış kara gözlü
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili
&
Bizde çocuktuk bir şeyler öğrendik
Bildiklerimizle övündük, eğlendik
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonunda
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik
&
Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
&
Gördüğünüz gibi Ömer Hayam ile Aynı dünyada yaşayan ayrı dünyaların insanlarıyız.
İnsan bir bakıştır, geri kalanı bir hiçtir.Bir bakış ki dostu görme imkanı veren(Mevlana)
Övgü de insanı aldatır.
İnsanın kendini övmesi ne kadar kötüyse başkalarının kişiyi haksız yere övmeleri de kötüdür.
‘Övülenin belini kırdın’muhammed a.s.
‘Birbirinizi övmekten sakının, çünkü övgü övüleni boğazlamaktır.’Muhammed a.s.
Hak edilmemiş övgüler ve övülmeler, tatlı sözler kişiyi kendisi olmaktan uzaklaştırır.Hem öveni hem de övüleni zehirler.
Karşıdakinin ayaklarını yerden keser.Dalkavukça sahte övgüler karşıdakini uyuşturur.Hatalar alkışlandığı için gerçeği göremezler.Dalkavuklar kendi düşüncelerini söylemezler, övdükleri kişinin düşüncelerini tekrarlarlar.Övgü bile bir borç olarak verilir.Alkışlamak ve gülümsemek için para ödenen insanlar vardır.Gücün ve servetin olduğu yerde yalakalık vardır.Dalkavukluk bir köpekleşmedir.Ekmek ve kemik için efendisine yaltaklanır, kuyruğunu sallar almak için.
Yüzdeki aldatıcı gülümsemeler, kılıçtan daha öldürücüdür.
Övgüye karşı insanın zaafı vardır.Doğru övgü azdır.Yalan olanı çoktur.İnsan sahte övgülere kanmamalı.Sende olmayan şeyin övülmesine sevinme, sende olmayan şeyin kötülenmesine üzülme.
Hikaye:Haksız bir şekilde övüldüğünü gören biri demiş ki:
Ben kendimi tanıyorum nasıl biri olduğumu biliyorum.Ey benim iyi taraflarımı sayıp döken kimse.Evet öyle gözükürüm lakin siz benim iç yüzümü bilmezsiniz.Herkesin nazarında öyle görünsem de kendi iç yüzümün kötülüğünden utanır, başımı yere eğerim.İnsanlar tavus kuşunun güzelliğini överler, ama o ayaklarının çirkinliğinden utanır.İnsanlar, elbisenin içinde nasıl bir kimse bulunduğunu ne bilsinler.
Ey benim kusurlarımı arayan kimse!gel bana, bana sor, kabahatlerimin listesini vereyim sana
Hikaye:Hatibin birinin güzel konuşması, cemaatten birini gaza getirmiş, demiş ki?Allah senin gibileri içimizde çoğaltsın.Hatip demiş:Hiç benim gibi adam yaratılmak mümkün mü?Çok olması mümkün mü?
İnsan , övgüye de sövgüye de itiraz etmelidir.
Hikaye:Tilki, karganın ağzındaki peyniri almak için dedi ki :Senin sesinin güzel olduğunu duydum. Karga sesinin güzelliğini göstermek için gak dedi.Tilki peyniri aldı ve kaçtı.
İnsanlarında güzel sözlere ve iltifatlara zaafı vardır.Saygıyla hitap edin amacınıza ulaşırsınız.Kazandığınız peynir olur.Kaybettiğiniz ise izzetiniz, şerefiniz, her şeyiniz olur.İnsanlara olan güven kaybolur.Peynir için. Menfaat için insanlığı kaybetmeye değmez.
Aldatan sevgi ve Güven:
Hikaye:Bir gün bir yılan ayıya sarılmış onu boğmaya çalışıyor.Adamın biri yılanı öldürüyor ve ayıyı kurtarıyor.Ayı adamı çok seviyor.Artık yanından hiçi ayrılmıyor.Çevresindekiler uyarmışlar.Ayıdan dost olmaz.Sana zarar verir demişler ama adam beni kıskanıyorlar düşüncesiyle aldırış etmemiş.Bir gün tarlada çalışıp yorulmuş.dinlenmek için uzanmış ve uyumuş. Adamın kafasına sinek konmuş .Ayı ne yaptıysa sineği uzaklaştıramamış.Sonunda bir taş alıp sineğe vurayım derken adamın kafasını ezerek öldürmüş.
Not:Kesinlikle ayı iyi niyetlidir ama sonuç ölüm.Ahmak dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.
İnsan, sevdiğine boyun eğer , kimi ve neyi seviyorsun?
Kötülüğe dönüşen iyilik:
Kasabın koyunları beslemesi hayvan sevgisinden değildir.
Oltanın ucuna takılan yem balık için iyilik değildir.
Avcılar, hayvanları avlamak için onun çıkardığı sesleri taklit ederler.İnsanlar da kendi içlerinden çıkarılan bir sesle avlanırlar.Onlardan gözükürler, kendilerinden biri gibi davranarak.
Hikaye
Adamın biri bir makama geldiğinde bahşiş dağıtmış.Mescide gittiğinde,insanların oturmaları için kendisine minderlerini, hırkalarını verdiğini görünce demiş ki :İnsan bu şerefe nail olmak için çok çalışmalı, zamanında yaptığım iyiliklerin karşılığıdır demiş.
Lütufta bulun ki lütfunla yabancılar bile sana kulağı halkalı köle gibi olsun
Hikaye
İpek böceği kozadan çıkmaya çalışırken sıkıntı çeker ama kelebek olur uçar.Kozanın açılmasına müdahale etmek tırtıla iyilik değil kötülüktür.Gelişimini tamamlayamadığı için uçamaz.Sorumluluk ve sıkıntılar da insanı olgunlaştırır.Zor şartlarda büyüyen çocuk ile el bebek gül bebek büyüyen aynı olmuyor.
Kendi iyiliğini başkasının kötülüğünde görmek ne kötüdür.İnsanın yararı başkasının zararında olmamalıdır.
Yakın ve Uzak
Yakınlık istersen, nimeti vereni unutup da nimetle meşgul olma…
Bir şeye yakınlık ona olan hürmeti azaltıyor.İnsan nefsi her nedense yakınında olanı küçümsüyor.Kabe ye . Uzaktakiler aşk ve şevkle koşar, ama yakınındakilerin umurunda bile olmaz.
Güneş bize çok uzaktır ama ısısıyla en yakınımızdadır.İnsanlarla yan yanayızdır ama çok uzaklarında da olabiliriz Görebilen için her şey ibret ve mucizedir .Ama insan alıştığı için hikmet ve inceliği göremiyor.Alışmak kötüdür.Çünkü, duyarsızlaşmayı, tepkisizliği getirir.Düşünceyi devre dışı bırakır.Bir insan hep aynı şeyi yapıyorsa, yanlış yapıyor demektir.
Dünyayı olduğu gibi değil olduğumuz gibi görürüz.İnandıklarınızı görürsünüz.
Bu Dünya karanlığında tüm renkler birdir, değerli ve değersiz birdir. İnsanlar içinde de iyi ve kötü yan yanadır. Rabbin aydınlığında bakarsan görürsün, kim kıymetli kim değersiz.
İnsanın ne yaptığı kadar nasıl yaptığı da önemlidir.
Bir kalemi nazikçe uzatarak da verirsiniz, fırlatarak da.
Acı ilaçlar bile tatlandırılarak verilir.
Yapılan işin dışı da içi de önemlidir.
Her insan kendinde ne varsa onu verir.(Hz.İsa)
Anormalliklerin normale dönüştüğü bir hayatta, doğruyu, hakkı söylemek anormal, sıra dışı tavırlar olarak görülmeye başlar.
Kur’an-ı Kerim aldanışın şiddetle hissedileceği güne ‘Yevmüt Tegabun’ der. Gabn kelimesi, ticarette kullanılan bir kelimedir.Bir şeye değerinden az paha biçmektir.Her aldatma özünde kendini aldatmadır.Yani aldanmadır.Kur’an, hayatı bir ticarete benzetiyor.İnsan bu hayatta bir şeyler alır ve satar.Kimin kazanıp kimin kaybettiğini, gerçekten kandırılanın kim ve akıllının kim olduğu anlaşılacaktır.Kimin sermayeyi yanlış işe yatırarak kaybettiği, iflas ettiği ya da kar ettiği belli olacaktır.
Kur’an’a göre hayat bir ticarettir:
Hayat, kayıp ve kazanç üzerine kurulu değil mi?İnsan, kaybetmeden kazanamaz.Bazen de kazanırken kaybeder.kendini tüketir.İnsan, en zayıf yanlarını görmeli yüzleşmeli onunla.
2/16 ‘Onlar hidayet karşılığı sapıklığı satın aldılar.Bu yüzden ticaretleri onlara kar sağlamadı.Zira onlar doğru yolda giden kimseler değiller.’
2/207 ‘İnsanlardan kimi de var ki Allah’ın rızasını kazanmak için kendisini satar.Allah ise kullarına karşı hep şefkatlidir.’
3/77 Allah’a karşı taahhütlerini ve yeminlerini az bir pahaya satanlar var ya, onların Ahiret’te hiçbir payları olmayacak.Allah onlarla konuşmayacak, Kıyamet günü Allah onların yüzüne bakmayacak ve arındırmayacak onları.Nihayet onları acıklı bir azap beklemektedir.’
3/177 ‘İman karşığında inkarı satın alanlar, Allah’a hiçbir zarar veremezler, onları acıklı bir azap bekler.’
4/74 ‘O halde dünya hayatını Ahiret hayatıyla takas etmek isteyenler, Allah yolunda savaşsınlar.Allah yolunda savaşan herkese, ister öldürülsün ister galip gelsin gelecekte muazzam bir ödül bahşedeceğiz.’
9/111 ‘ Şüphe yok ki Allah yolunda çarpışan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah, karşılığında cennet vaat ederek mallarını ve canlarını satın almıştır.Bu Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kuran’da gerçekleştirmeyi üstlendiği bir vaattir.Hem sözüne Allah’tan daha sadık kim olabilir ki? Öyleyse sevinin onunla böyle bir alışveriş yaptığınız için, işte budur muhteşem mutluluk.’
16/95 ‘Allah ile yaptığınız sözleşmeyi az bir bedel karşılığında satmayın.Allah katındaki karşılığı var ya, işte o eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.’
35/29 ‘ Şüphesiz Allah’ın sözünü takip enler(Tilavet), namazı istikametle kılanlar, ancak verdiğim rızıktan gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar asla tüketilemez bir kazanç elde edebilirler.’
61/10 ‘ Siz Ey İman edenler! Sizi can yakıcı bir azaptan kurtaracak alışverişe yönlendireyim mi?’
İnsanı aldatan arzular:
‘İstemek, özü itibariyle acı çekmektir.Yaşamak ise istemekten başka bir şey olmadığına göre hayatın özü acıyla özdeştir.’Schopenhaver.
Her arzu, bir acıdan, yokluktan , ihtiyaçtan, yetersizlikten doğar.Doygunluğa ulaşamamış nice insan vardır.Hazlar kısa sürelidir ve arzuların ardı arkası kesilmez.Dünyada hiçbir şey yoktur ki arzuları yatıştırabilsin Schopenhaver.Tüm hazlar ve arzular hiçliğe dönüşür.Hiçbir memnuniyette sürekli değildir. Beraberindeki korkular ve umutlarla , akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece asla kalıcı mutluluğa ve huzura kavuşamayız.Kalpleri ve arzuları ancak Allah yatıştırabilir.Kalpler ancak onun zikri ile(Vahiy ile yaşanan hayatla) huzura erer.
Nedir nezaket?
İnsanlar, bencilliği, bu utanç verici durumu saklamak için mi nezaketi keşfetti?
Şehrin insanı…Zarif ihanetlerin insanı.Bu şehirde ihanetler bile çok zarif işleniyor.
Nedir içtenlik?
İnsan, ancak kendini denetlemediği zaman içten olur.
‘Kimse, hiçbir zaman kendisini olduğu gibi açığa vurup anlatmayı göze alamaz.’A.Camus.
ve hiçbir insanın gerçek anlamda dürüstlüğünden söz edemeyeceğiz.Çünkü İnsan , ancak zayıf tarafını anlattığında dürüst olur.
İnsanlar aç olduklarında zaafları ortaya çıkar.
Nedir dürüstlük? Merhamet nedir?
Nedir acımak?
Acıma, aslında başkalarının iyiliğini isteme gibi gözükür ama tam zıddıdır.Aslında insanlar, başkalarına acıyarak bakarken, kendisinin onun gibi olmadığına içten bir sevinç duyar.
Tıpkı avını yutacağı zaman göz yaşları döken timsahın merhameti gibi.
Neden, acı çeken ve mutsuz olan insan kendisinden daha fazla acı çekeni görünce, mutsuz olanı görünce bununla teselli bulur, kendini avutur?
Sınavda öğrenciye, bir öğretmenin yardım etmesi merhamet midir?
Acımayı hissetmeyen de insanlığın dışındadır.Başkalarıyla beraber acı çekebiliyor muyuz?Başkasını incitmekle kendi varlığıma zarar verdiğimizin farkında mıyız?
İnsanlar üç arzuyla hareket ediyor:Bencilce hazlar ,Fayda ve menfaatler, Acıma ve merhamet duygusu.
Konuşmalarımız, davranışlarımıza uymadığında yalancı oluyoruz.Davranışlarımız, konuşmalarımıza uymadığında ise riyakar oluyoruz.İnsan unutan bir varlıktır.İnsanlığını bile unutur.
İnsanlar, amaçlarına acı çekerek değil de güle oynaya varsalardı (hiçbir şeyin kıymetini bilmezler)ve yaşadıklarının farkına varamazlardı.Sorunsuz hayat, dikensiz bir gül ölü bir hayat olurdu.Zorluklar ve sıkıntılar, insanlara sorunları aşma azmi verir.bu da yaşamı tatlandırır.Zorluklarla başarılan şeyler yaşama en çok tat veren şeylerdir.
Bir kasabın göz ucuyla keseceği hayvanı seçmesi gibi biz de hayatta başımıza ne gelecek bilemiyoruz.
Devletler, can sıkıntısının felaket olduğunu bildikleri için halkı oyalayacak tedbirler alırlar. Amaç enerjiyi boşaltmaktır.Bizi sarhoş edip bu dünyanın gerçeklerinden koparmak istiyorlar.İnsan sadece içerek sarhoş olmaz, içmeden de sarhoş olur.
Spor, cinsellik, müzik, eğlence her şey halkı uyutmak için vardır.
İnsanlar, kendilerinde olmayan şeyi isterler.İnsanlar, yaşamları boyunca arzularının kölesidirler.Arzuların biri bitmeden diğeri onun yerini aldığı için bir türlü doyuma ulaşamayız.Arzuların sonu yoktur, bu ise insanı bitirir.İnsan varlık amacını yitirdiğinde, geriye kalan sadece hayvani taraftır.Bu dünya kaçınılmaz olarak hayvanca yaşanır.
Şehvet, servet, şöhret, mal düşkünlüğü.İnsan, şehvete, zevklere dalıyorsa akıldan, düşünceden uzaklaşıyor demektir.Uzaklaştıkça zevkin doruklarına çıkar.Bu durum insanda hoş bir tat bıraksa da, geçici oluş, her şeyin sonunu fark ediş, insana yine acı verir.Şehvet varken düşünce yok.Düşünce varken şehvet yoktur.İnsanlar bu yüzden düşünmekten kaçar.Eğlenceye koşar.Zevke, hazza.. ama sonunun yine acı ve ölüm olacağını göremez. Ah ölüm!.. Bizimle birlikte yaşayan tek gerçek.
‘Allah bir kimseye hayır murat ederse, onunla şehvetleri arasına girer.Belki kendi ile kalbi arasına girer, şer murat ederse nefsi ile baş başa bırakırda şehvetine kalır’(Muhammed a.s) Yani kişiye belasını yine kendisi verir.İnsanın düşmanı yine kendi içindedir.bk.Enfal/24
Kendi içinde kaybolmuş insan. Bazen sevdiğiniz insan, kendi içine girip gözden kaybolur.Bir geçit bulabilmek için sevdiğiniz insanın etrafında dolaşmaya başlarsınız.O kendi içinde kaybolmuştur.Aradığınız önünüzde durmaktadır ve o sizin aradığınız değildir.
Sevdiğiniz insan sevmediğiniz insanın içindedir.Kapılar kolay kapatılıyor ama açmaya kimsenin gücü yetmiyor.Kendi iç dünyamızda da savaşlar var ama kimse görmüyor.
Hırs ve tamah insanı sağır ve kör eder.Hırslı insanın sesi, parçalayıcı kurtun sesi gibidir.(Mevlana)En zor savaş insanın kendi arzu ve eğilimlerine karşı verdiği savaştır.Kişinin arzuları üzerindeki hakimiyeti en büyük zaferdir.Hırs, kibir, şehvet bu duygular insana en çok hata yaptıran duygulardır.
İflah olmayan bir hayatın sonu iflastır.Her şey insandan intikam almaya başlar.
Cehennem ateşini,buradaki ateş besler.
Heva kelimesi ile Haviye kelimesi aynı kelime kökleridir.Hevasını (İnsan arzularını Allah’ın isteklerine göre şekillendirmezse)haviyeye(cehenneme, ateşe)atıyor kendini.
Ruh(vahiy) kelimesi ile Ra’ha(ravh, rahatlık, huzur)kelimeleri de aynı köktendir.
Ruh ile Allah’ın sözleri yaşıyorsanız Ra’haya , Rahata, huzura erişeceksiniz.
Kur’an-ın dünya hayatına verdiği isimlerden biri Acildir.(El-Acile)Hemen, şimdi, burada olan, geçici olanı hatırlatır.Bk.87/16(Kim acil olanı isterse)—75/20-21(Siz acil olanı seviyorsunuz., Ahireti gözardı ediyorsunuz) Bu bana hastanelerin acilini hatırlatıyor.Geçici, hızlı müdahalenin yapıldığı yer.İnsanlar bu müdahale ile tekrar hayata hazırlanır.Gerçekten bizler acilde yatan hastalar gibiyiz.Vahiy ile bize gereken müdahale yapılamazsa kalıcı hayatımızı kaybedeceğiz.Acilde yatmakta olan hasta için acele kana ihtiyaç var, kan kaybediyoruz Yetiş ey Şafi(Şifa veren Allah’ım)
Ölüm bu hayatın gerçeğidir
Bu hayattakiler başka yaratıkları avlayarak ve yiyerek yaşar.Öyle ki her saniye binlerce hayvan parçalanır ve yenir.Her yerde şiddet ve adaletsizlik var.Her kişisel yaşam, kaçınılmaz olarak ölümle bitecek bir trajedidir.
İnsan saatin sarkacı gibi ölümle hayat arasında gider gelir.Eğer sen ölümü hatırlamaz isen o seni hatırlayacaktır.
Dünya insanı besler sonunda da öldürür.İster taht üzerinde can vermişsin ister toprakta ne fark eder? Belki de çok fark eder?
Bugün elinde bir nimet varken , bunu fırsat bil.Ahiret hazırlığına başla.Çünkü bu nimet, kudret, elden ele geçer durur.
Az ile yetinmek, çok için başkalrının önünde boyun eğmekten daha iyidir.
Aldatan hukuk ve Adalet
Allah’a ihanet eden sana ihanet etmeyecek öyle mi?
Kediyle köpek arkadaş olmuşlar, yolda et bulmuşlar.Paylaşamamışlar. Hak geçmesin diye tilkiye demişler ki şunu aramızda taksim et,adalet yerini bulsun.Gönlümüz ve midemiz rahat olsun.Tilki demiş , kardeşlerim ! Adaleti sağlayacak en iyi kadı benim.Terazi istemiş.Etin bir kısmını bir tarafa diğer kısmını diğer kefeye koymuş.Ağır gelen kefeden eti koparıp ağzına atıyormuş.Bu sefer diğer taraf ağır geliyormuş Tilki demiş hak var hukuk var tüysüz yetimin hakkını kimseye yedirmem.Bakmışlar et namına bir şey kalmıyor.Tilki vazgeçeceklerini anlayınca demiş:Kardeşlerim!Ben adaleti tesis etmeden vazifeden kaçamam .Sonunda terazide et kalmamış.Adalet yerini bulmuş.
Kıssadan Hisse.insanlar, adalet ve eşitlik adına insanları yoksullukta eşitlendi.Tilki gibi milletin gözünün içine baka baka milleti aldattılar.
Yalan…
Herkes yalan söylüyorsa , en dürüst olanımız yalancı olduğunu kabul eden midir?
Dürüst olduğunu söyleyenden mi korkmalıyız yoksa yalancı olduğunu kabul edenden mi?
Kendimizi kimden sakınmalıyız?
Neden? dürüst birine, güvenmeye ihtiyaç duyuyoruz?Kendimize, dürüstlüğümüze güvenmediğimiz için mi?
İnsanlara dürüst olmaları için yalvarmamızın nedeni, dürüstlüğün olduğuna bizi inandırmaları için mi?
Neden kendimizde olmayanı başkasından istiyoruz?Herkeste kendimize çarpıyoruz.
Yalanın, günahın, ihanetin çizgilerini çabuk geçtiğimiz için mi başkalarının da çabuk geçebileceğini düşünüyoruz?Günahın lezzetini tattığımız için mi başkalarının da onu tatmak isteyeceğini düşünüyoruz?
Hiç yalan söylemeyen başkasının da yalan söyleyeceğini düşünmez.
Sen mükemmel değilsen başkasının mükemmel olmasını neden istiyorsun?
Hayat bize hep aynı şeyi öğretiyor.Mükemmel biri yok.
Sen mükemmel değilsen başkası neden olsun?
Hepimiz kendimizde olmayanı arıyoruz.
Ve neden başkasının bize benzemesi bize teselli veriyor?
Yaralandıkça yaralıyoruz…Yaraladıkça yaralanıyoruz
İşlediğimiz günahlar değil mi başkalarının günahına bizi inandıran?
Her gece kendimize kendimizle ilgili masal anlatıyoruz.Dürüst, içten, cesur oluyoruz, hep iyiliklerle dolu… Biz, hep iyi kalpli kurban, başkaları ise insafsız cellat.
En çok da , yalanı en yakınlarımıza söylüyoruz.
Bize vuran hançeri,bize en yakın olan tutuyor.Yaralanmışlardan korkun (Ahmet Altan
İnsan…. Nedir?
Bir meyvenin, bir bitkinin olgunlaşmasını bekliyoruz da neden insanın olgunlaşmasını da beklemiyoruz?Ham bir meyvenin insanı rahatsız etmesi gibi olgunlaşmamış, ham insanlar da rahatsızlık verir.
O kadar çok maskeler taşıyor ki insan ,sonunda kendisi bile gerçek yüzünü göremiyor.
İnsan, sevdiğini öldürüyor, bazen kılıçla bazen sözle…(Oscar Wilde)
Bir insan kendisini aşağılamadan başkasını aşağılayamaz.
kendi sahip olduğunu değil, sana sahip olanı verebiliyor musun?
Kendi varlığından, kendisinden intikam alan insan.Hançer bizim, yara bizim(Baudelaire)
Yaptıklarımızın intikamını kendimizden kendimiz alıyoruz..
Ne gerçeğimizden memnunuz ne de gerçeğimizi değiştirebiliyoruz.
İnsan , kendi duygularının kölesidir.Size hükmeden bu duyguları tanıyamazsanız, nerede, ne zaman, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz.
İnsanın hamuru çamur olduğu için mi çamura yatar?
İnsanlarda ağaçlar gibidir Aynı sudan beslenirler ama meyveleri farklı farklıdır.
İnsan kendi arzularının bile her isteğine boyun eğmemeli, onun her istediğini yapmamalı. Kaldı ki başkalarının arzularına da dikkat etmelidir.
Kendi kusurlarını düzeltemeyen kişi,başkalarının kusurlarını dile getirerek kendini savunur.
Başkalarının acıları üzerine mutluluk üreten insanlar, her açık yaraya vızıldayarak üşüşen sinekler gibidir..
Kendimizi olduğumuzdan başka biri sanarak yaşıyoruz.Ama bir yanımız aslında kim ve ne olduğumuzu hep biliyor, bütün hayatımız da gerçekleri söyleyen içimizdeki haini susturarak, onu yatıştırmaya çalışarak ve kendimizden kaçmakla geçiyor.Ama insan kendinden hiç kurtulamaz.Kendimiz olduğumuz anları unutmayı, başkası sandığımız anları hatırlamayı isteriz.Bu yüzden kimse gerçek kimliğini anlatamaz.Bu yüzden kimse yeterince dürüst olamaz.Aslında seziyorduk kim olduğumuzu.Hangimiz kendimiz olarak mutluyduk ki?Belki de onun içindir ki insan, kendini unuttuğunda mutlu olur?
Ben dürüstüm dediğinde, söylediğin yalanları hatırlayarak sana alaycı bir gülümsemeyle bakan içimizdeki kendimiz.Ondan kurtulamayacağımızı biliyoruz.Kimseye gizlediklerini söyleyemeyeceksin.Hiç bir zaman yeterince içten olamayacaksın.Kendimizden bile saklayacağız.


