
İmamların eğitimi, Almanya’daki eski bir tartışmadır. Farklı Alman hükümetleri, Almanya’da hizmet edecek yerel imamları eğitmekten yanalar. Ana motivasyon, tabii ki, Almanya’da çalışan yabancı ülkelere gönderilmek ya da onlar tarafından ödenmesini engellemek olan imamları önlemektir.
Alman hükümeti ısrarla üç ana sebeple imamların yerel eğitimini tercih ediyor. Birincisi, Almanya, yabancı ülkeler tarafından ödenen imamların bir kısmının aslında istihbarat operatörleri olduğuna inanmaktadır. Başka bir deyişle, imamlar ya da rahipler gibi yabancı dini liderleri casus olarak düşünmek Türkiye’ye özgü değildir. Demokratik bir ülke olan Almanya’da bile, yetkililer yabancı ülkelere bağlı dini figürlerin yabancı çıkarlar için çalışabileceğine inanmaktadır.
İkinci sebep, yabancı imamların Almanya Müslümanlarını radikal İslamcılara dönüştürdüğü inancıdır. Farklı ülkelerden gelen imamların tam olarak Almanya’da ne yaptığını bilmek kolay değil, ama Türk imamları için olduğu gibi, radikalleşmeye de yardım etmiyorlar.
Tabii ki, radikalleşme terimi geniş bir şekilde tanımlanabilir ve her ülke kelimeyi farklı şekilde yorumlar. Bununla birlikte, radikalleşmenin, şiddet eylemlerini haklı çıkarmak için dinin kullanılması anlamına geldiğini söyleyebiliriz. İslam’ın terör eylemlerini haklı çıkarmak için asla kullanılmaması gerektiğini açıklamaya çalışan Türkiye’nin imamlarıdır.
Bir Katolik’in inancını Lübnan’da ve İspanya’da farklı şekilde uygulayacağı tahmin edilemez. Sosyolojik bir gerçek olarak, dinlerini uygulama biçiminde bazı folklorik farklılıklar olabilir, fakat hiçbir demokratik hükümet, onların dinlerini uygulama ve ruhsal yaşamlarına müdahale etme konusunda dayatmaya çalışamaz.
Avrupa ülkeleri, Türkiye’de yaşayan gayrimüslim halklara nasıl davrandıklarından dolayı Türk makamlarını sıklıkla eleştiriyorlar, ancak şimdi Almanya Müslüman nüfusuyla aynı şeyi yapıyor. Bu, Avrupalıların her zaman Türkiye’den azınlık dinleri konusunda çoğulcu bir görüş benimsemelerini istediği için bir paradokstur.
Gerçek şu ki, Alman hükümetinin dini uygulamalara müdahaleleri, tepkileri kışkırtma potansiyeline sahip. Radikalleşmeyi önlemeye çalışanlar, sonunda, onu kışkırtacaklar.
Avrupa’da yükselen milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı ile ilgili bir sorun var. Hükümetler bazen göçmen nüfusu üzerinde baskı oluşturmanın ülkelerindeki milliyetçi kesimleri sakinleştireceğine inanmaktadır. Sadece gelecekte ele alınması zor olacak ek problemler yaratıyorlar


