
Dişlediğimiz Ve Düşlediğimiz Hayat
Hayaller Paris, hayatlar Ankara modunda gençlik ezikliği ya da sosyal medya dayatması. Ahvalinden mutlu olmayan, mutlu olduğu halleri de gizlemeye çalışan yapı. Fotoğrafın altına konum koymak yaşadığını kanıtlamak demek ancak metropoller için geçerli bir kaide. Province de yaşamak yaşamın kanıtı.
yy materyalist filozofu Berkeley “ Görünmek algılanmaktır” der şimdi ise durum kamerada görünmek olarak evrilmiştir. Artık dünya gösterilebilen bir dünyadır. Artık dünya göstermek zorunda olduğumuz bir dünyadır.
İçinde bulunduğumuz pek çok ağ vardır. Şimdileri hayatımız sosyal ağlarla örülü. Bu ağlar bir örümceğe vahyedilen kadar sıkı bir o kadar kavrayıcı. İnsanların zamanın değişimine adapte olması ile başlayan, olurken de hayallere daldıran.
Bauman, sosyal medyanın insanlara diyalog kurmayı öğretmediğini söyler. “ Anlaşmazlıktan kaçınmak çok kolay. Ancak insanların çoğu sosyal medyayı bir araya gelmek veya ufuklarını genişletmek için değil, tam tersine, kendilerine kendi seslerinin yankıları olan sesleri duyacakları, kendi yüzlerinin yansıması olan yüzleri görecekleri bir konfor alanı yaratmak için kullanıyor. Sosyal medya çok kullanışlı ve keyifli bir tuzaktır.” Bu tuzak bizleri istediği doğrultuda zihin yapısına iter. Ve biz sırf görünmek ve varoluş kanıtımız için sosyal ağları araçlaştırırız. Oysa Sosyolog Marshall McLuhan “ araç mesajın kendisidir” diyerek teknolojiyi bizatihi bütün olup bitenden sorumlu tutar.
Bütün olup bitende görülmesi istenen kadar görülme, bilinmesi istenen kadar bilinme haline geldi. Yeni zihinler yeni anlayışlar doğurması beklenirken değişim olmadı. Bize düşen bu inşayı değiştirmek.
Bize düşen farkına varmak. Ben kimseye bu ağlara girmeyin diyemem(yazar burada kendinin de sosyal hesapları olduğunu vurgular).Büyükler, gençler, çocuklar neyi niçin yaptıklarının farkına varmalıdır.
Teknoloji mi araçtır? Biz mi teknolojinin aracıyız? Bu soruları sormak lazım. Bu sorulara verilen aklıselim cevaplar bizi gerçeğe kavuşturur. Biz araç olamayacak kadar üstün canlılarken kendimizi araç haline getirmemeliyiz. Ve biz aracımızın, mesajımız olduğu kaygısını bilerek davranmalıyız.
Yaşamakta olduğumuz hayat sosyal medyadan ibaret değil ve bilhassa oradan çok uzakta değildir.
“Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında” der ya şair tamda öyle.
Yaşamak dişlediklerimizle de var olabileceğimiz anlamına gelmelidir. Düşlediklerimiz gerçekten düş olmaktan çıkana kadar dişlediğimiz bir hayat vardır.
Ve bu hayat bizi yapılması gerek diye yapılan şeylerden uzak tutmalıdır. Böyle olursa dişleyerek geldiğimiz hayatla düşlediğimiz hayata ulaşabiliriz.
Müslüman’ca ulaşabilenlere ne mutlu


