
Dünyada yapılan zulümlere karşı müslümanın sorumluluğu nedir?
SORU: Dünyada ezilen, zulme maruz kalan, Müslümanlık ve insanlık için, sadece kalben buğuz etmenin dışında, başka yapılması gereken etkili şeyler yok mu? Bu bir sorumluluk değil mi? Bu sorumluluğu görmezden mi geliyoruz? Rahmetli Ercümend Özkan ağabeyimizin başlattığı atılım ve açılım, sizlerce amaca ulaşa bilmiş midir? Veya ne Kadar ulaşmıştır?
CEVAP: Allah tarihe müdahale ederek göndermiş olduğu elçileri niçin gönderdiğini zannediyoruz? Macera olsun diye mi gönderdi her bir elçisini? Onca çileyi niçin çektiler bu insanlığın en şereflileri? Elbette insanlığı karanlıklardan aydınlığa, zulmetten nura, zulümden adalete sapıklıktan doğru yola çıkarmak içindi. Dünyayı düzeltmenin yolu insanı düzeltmekten geçmektedir. Bu nedenle ilk yapılacak şey insana yatırım yapmak. İnsanı düzeltmek gerekmektedir. İyi veya kötü her işi yapan insan olduğuna göre, ana malzemeyi düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltmek mümkün değildir. Bu iş dün böyle idi, bu gün de böyle, yarında böyle olacaktır. Bunun için yapılacak iş, gidilecek yol bellidir. Asırlarca Peygamberlerin takip ettiği yola çıkarak, fikrin doğrusunu insanlar ile buluşturmaya çalışmak. Bunun özel adı tebliğdir. Dünyaya karşı durmaya çalışan Allah elçileri zaman zaman insanlara doğruyu anlatma ikna etme konusunda aciz kalıp Rabbine iltica edince Rabbi onu teselli ediyor ve buyuruyor ki: “Ey Muhammed! Sana düşen sadece tebliğ etmektir.” Sen tebliğ et kabul edip etmemek onların işidir. Kendilerini bununla düzeltenler dünya ve ahirette kurtuluşa ererlerken; düzeltmeyenlerin halinden sen sorumlu olmayacaksın buyurmaktadır.
Bu amaçla yola çıkan Ercüment Özkan hayatta olduğu sürece Allah’ın insanları düzeltmek için gönderdiği arı duru dinini insanlara anlatmaya çakıştı. Çünkü insanımızın en amansız hastalığı cahiliye idi. Cahili yenin en etkili ilacı da İslam idi. Cahiliye İslamın ilk geldiği günkü dünyayı doldurduğu gibi bu günümüzü de doldurmuştu. O nedenle yazılan reçete, tatbik edilecek ilaç aynı olması gerekiyordu.
Onun Rabbine kavuşmasından sonra da onunla bu işe inanan gönül veren arkadaşları bunu devam ettirmeye karar verdiler ve onun vefatından 19 yıl geçmesine rağmen insanları İslam’a, Kur’an’a çağırmaya devam ediyorlar. Bize inanan, çağrımıza kulak verip dinleyen, kendisini düzeltmeye karar veren, doğrulara talip olup ta bulmak isteyenlere ulaştırmak için iktibas hala yayınını sürdürüyor. Her ay siyasi yorumlarıyla dünyada ve ülkede cereyan eden olayları doğru bir bakış açısıyla değerlendirip okuyucusunun istifadesine sunuyor. Dünyada döndürülen dolapları ve arkasında yatan esas projeleri deşifre ederek insanları bilinçlendiriyor. İslamın özünü bozmaya yönelen “dini” akımları tanıtarak uzak durmalarını tavsiye ediyor. Olaylar karşısında kafası karışan Müslümanların soru ve sorunlarına Kur’an’î çözümler öneriyor. Sürekli olarak maddi ve manevi kalkınmanın Kur’an ile mümkün olacağını vurguluyor. Anlaşılması için anladıkları dilden yazılmış meallerden okumanın lüzumunu anlatmaya çalışıyor.
Bu konuda Özkan’ın ve bizim başarıya ulaşmamızı iki türlü değerlendirmek mümkündür. Birincisi bu amaçla bu yola çıktığımız gün devam ettiğimiz sürece başarılıyız, başarmışız demektir. Siz bu işte sebat ettiğiniz sürece kimse rağbet etmese de Allah indinde değerinden ve alacağımız ecirden bir şey eksilmez. İkincisi ise, yeryüzünde fitneden eser kalmayıp din tamamen Allah’ın oluncaya kadar bu mücadelenin sürdürülme talebi. Bu nihai noktaya varmadan hedefe ulaşılmış olmaz. Bunun için insanlık tarihi boyunca bu cehd ve gayret devam edecek demektir…
İşte bu hedefe varmak için çağrımız şudur: Ey iman ve İslam iddiasında bulunanlar! Topluca Allah’ın ipine Kur’an’a Allahın istediği gibi sarılmadığınız sürece, dünyada ve ahirette saadet ve kurtuluş yoktur.