
Kadının şahitliği erkeğin şahitliğine denk tutulabilir mi?
SORU: Kadının şahitliği erkeğinkine denk tutulabilir mi?
CEVAP: Konuyla ilgili olarak Kur’an’ın beyanı, olaya göre değişmektedir. Mesela ticari bir konuda yapılacak şahitlikle ilgili olarak “iki erkek şahit bulamazsanız, bir erkek şahidin yanında unuttuğu zaman diğerinin ona hatırlatacağı iki kadın şahitte gösterebilirsiniz…” (Bakara 2/282) buyrulurken; zina gibi bir konunun isbatında adil dört erkek şahit istemektedir. (Nisa 4/15) Zina olayında kendisinden başka şahidi olmayan karı koca için lanetleşerek ispat etme konusunda kadın ve erkek eşit sayılmaktadır. Lanetleşme gerçekleştiği zaman evlilik sona erdirilir fakat her ikisine de ceza uygulanmaz.(Nur 24/6-9) Kur’anda belirtilen konular dışında “beraatı zimmet asıldır” kuralı gereğince hareket edilir. Örneğin, bir cinayetin aydınlatılmasında, hırsızlık olayı gibi görsel bir konunun isbatında v.b. konularda her hangi bir kayıt yoktur. Kadın erkek eşit olarak şahitlik yapabilir. Ancak hükmü belirlenmiş konularda ise söz Allah Teâlâ’nındır ve verilen hükümlere aynen itaat etmemiz Rabbimize olan teslimiyetimizin gereği olarak zorunludur.
SORU: Kadın, kendisine verilecek “mehiri” ne zaman almalıdır?
CEVAP: Mehirin kendisi nasıl kadın ile koca veya velileri arasındaki anlaşma ile belirleniyorsa, ne zaman alınacağı da aralarındaki anlaşma ile belirlenebilir. Ancak böyle bir zaman tayini yapılmamışsa yine aralarında anlaşarak zaman tayini yapabilirler veya en son ayrılık söz konusu olursa ayrılıkla birlikte tamamının kadına ödenmesi gerekir. Bu husus zamanımız çiftlerinin pek bilmediği bir husus olması nedeniyle pek gündeme getirilmiyor. Hal bu ki bu konu nikâh yapılırken taraflara sorularak üzerinde hem miktar hem de ödenme zamanı olarak anlaşılması gerekir. “Mihri muaccel” hemen acilen ödenmesi gereken mehir ve ya “Mihri müeccel” belli bir zaman sonra gelecekte ödenen mehir şeklinde zikredilir. Bu nikâha şahit olanların huzurunda yapılır veya daha önce anlaşılmış ise hatırlatılır ki ileride bir niza olmasın diye. Böylece şahitler de hem nikâha hem de mehirin durumuna vakıf olurlar.
Çocuklarımız ve gençlerimiz evlenmeden önce evlilik hukukunu bilip öğrenmeleri gerekir. Aynen ticarete başlamadan önce ticaret, trafiğe çıkmadan önce trafik kurallarını ve hukukunu öğrendiğimiz gibi. Bu da yaşadığımız hayatın gerçeklerindendir. Gerçekleri hiçbir zaman göz ardı edemeyiz. Her yönüyle hayat bir bütündür ve biz bu bütünün tamamından hesaba çekileceğiz!..

