EtkinliklerHaberlerVideolar

Kayseri İktibas’da “Kur’an’da Kulluk (İbadet)” Konuşuldu

İktibas Dergisi Kayseri temsilciliğinde Pazar günkü (21.12.2014) konuğu Bahattin TÜRKOĞLU idi.

 

Kayseri İktibas’ın bu haftaki konuğu Bahattin TÜRKOĞLU kardeşimiz idi. “Kur’an da Kulluk (İbadet)” konusunun konuşulduğu dergimizin  Cumhuriyet Mahallesi Vatan Caddesi kiraz Ap. no 21 kat 3 Melikgazi/Kayseri  adresinde bulunan temsilciliğimizdeki sohbette/buluşmadaki konuşmanın tam metni ile video görüntülerini izleminize sunuyoruz.

 

KUR’AN DA ALLAH’A KULLUK ( İBADET)

 

Kulun Allah’a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimleridir.

Sözlükte “boyun eğme, alçak gönüllük, itaat, tapma, tapınma” anlamına gelmektedir. Dini bir terim olarak insanın Allah’a saygı, sevgi ve itaatini göstermek, O’nun hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle ortaya koyduğu belirli tutum ve gerçekleştirdiği davranışlar için kullanıldığı gibi daha genel olarak  aynı mahiyetteki düşünüş, duyuş ve sözleri de ifade eder.

İslami literatürde kulluğun biri GENEL, diğeri ÖZEL olmak üzere iki anlamı vardır.

GENEL anlamda kulluk, mükellefin Allah’a karşı duyduğu saygı ve sevginin sonucu olarak O’nun rızasına uygun davranma çabasını ve bu şekilde yapılan iradi davranışları ifade eder. Böylece tamamen dini olan görevlerden başka kişilerin Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yaptığı her fiil de kulluk olarak nitelendirilir ve ödüllendirilir. Bu amaçla fert ve toplum yararına gerçekleştirilen her olumlu davranış dini ve manevi bir anlam kazanır.

ÖZEL anlamda kulluk ise mükellefin yaratanına karşı saygı ve boyun eğmesini simgeleyen, Allah ve Resulü tarafından yapılması istenen belirli davranış biçimleridir.

Kulluk, dinin özünü teşkil eden iman esaslarından sonra dinde ikinci önemli halkayı oluşturur. Diğer bir ifadeyle din, en yalın biçimiyle Allah’a inanma ve O’na kulluk etme olduğundan inanç ve kulluk sistemleri dinin asli unsurlarını meydana getirir. Dinin itikadi ve ameli olmak üzere insana hitap eden iki veçhesinin olduğundan hareket edildiğinde ibadetler dinin ameli hükümlerinin ilk halkasını teşkil eder ve dinin dışa akseden simgeleri (şeair) olarak anılır.

Kulluk şekil olarak basit görünseler de Allah’ın buyrukları olduğu için güçleri ve sırları bu maddi alanın ötesine uzanır ve her biri Allah ile bağlantının değişik biçim ve boyutlarda gerçekleşmesini sağlar. Kullukta yalnızca Allah’ın emrettiği, peygamberinin açıklayıp gösterdiği tarzda yapılması esastır. Kur’an’da ilke olarak ve mücmel bir ifadeyle emredilen ibadetler Peygamber tarafından ayrıntılı şekilde açıklanmış, uygulanmış ve onun öğrettiği tarzda ifa edilmeye başlanmıştır. Peygamber tarafından açıklanıp gösterilen şeklin dışındaki ibadet tarzları dinde bid’at olarak nitelendirilir ve kınanır. Bu bağlamda bid’at, “Peygamberin sünnetinde bulunmayan herhangi bir davranışın ibadet telakki edilmesi veya mevcut ibadet şekillerinde arttırma veya eksiltme yapılması “ anlamına gelir.

Kısaca bu girişten sonra;

Kime “Kul” denir, “Kul”un özellikleri nelerdir. Kime “Kulluk” yapılır, ”Kulluk” yapılacak güç ve kudret sahibi kimdir, nitelikleri nelerdir? “Kul”,Sahibinin sözünden çıkmayan, her isteğini yerine getirmekle görevli olup, varlığının hikmeti olan sahibini razı etmeye memur kişidir. Sahibini razı etmekle razı olan, sahibine hizmet etmekle sevinç duyup, mes’ud olan ve her şeyiyle sahibini razı etmeyi “gaye-amaç” bilene verilen isimdir.

“Kul olma” kavramı ilk insan Adem(as) dan günümüze kadar gelmiştir. İnsanlık tarihi kulluk edenlerle kul edinenlerin tarihi olarak önümüzde bulunmaktadır. İlahlık iddia ederek insanların kendisine hizmetle (kulluk) görevli olduğuna kendini inandıran Firavunlar, Sezarlar, Karunlar, Nemrudlar ve niceleri isimlerini bildiklerimizden bazılarıdır. İnanarak onlara kulluk edenlerin ise isimleri sayılamayacak kadar çok olmuştur.

Kul edinmek için, gerçekten, kul edinecek güçte iktidara sahip olmak gerekir. Bu güç ta ki kul edineceği varlığı yaratmaktan(en üst düzeydeki güç ile) başlayarak kendini göstersin. Sonra, bu, Yok’tan var ettiğinin rızkını verici olarak yine gücünü göstersin, yani rızık vericilik gücü de bulunsun. Kul, yok’tan var edenden kendisini doyurmasını beklemektedir.

Kul,(Akıldan, bedeni güce kadar) bir güce de sahip olmalıdır ki, kulluğunun gereğini yapabilsin. Bu, kul olma özelliğinin vazgeçilmez şartıdır.

Özetleyecek olursak, kul edinecek olan önce kul edeceğini yaratmalıdır. Onun rızkına kefil olmalıdır. Yarattığını, kendisinin razı olacağı kulluğu yapabilecek yeteneklerle (Akli ve bedeni) donatmalıdır. Burada, önceliğin kul edinene düştüğünü görüyoruz. Önce kul edinecek olan kendine düşeni yapacaktır. Kul edineceği varlığı yaratacak, rızkına kefil olacak, ona bir takım kulluk edebilecek özellikler verecektir. Bundan sonra da kendisine kul olmak üzere yarattığından KULLUK ETMESİ’Nİ isteyecek ve kulluğu da tarif edip, tanımlayacaktır. Neleri yapması, nelerden kaçınması gerektiğini belirtecek ve kulluk beklediğinin anlayacağı şekilde de bunu kendisine bildirecektir.(Bunun için peygamber gönderecektir) Yapması ve yapmaması gereken işlerin belirtilmesinden önce ondan, kendisini kulluk yapılacak tek varlık olarak bilip, inanmasını talep edecek ve bekleyecektir. Buna ek olarak ise kaçınması ve yapması gerekenleri açık açık (anlayacağı şekilde) belirtecektir.

Kul ile kullar arasındaki “Kulluk”ile, yaratıcı ile kullar arasındaki “Kulluk” ilişkilerinde birçok önemli fark vardır. Bu fark; Kullar arasındaki kullukta, kul edinenle kul olan arasında bir seçim şansı (Kulluk edip-etmemek açısından) yokken, kul ile yaratıcı arasındaki kulluk ilişkilerinde yaratıcının, kendisine kulluk edeceklere gerçekleri duyurup, onları kendisine kulluk edip-etmemekte zorlamayıp ve seçimi kendilerine bırakmaktadır.

Ayrıca yaratanın kul edineceklerini yaratması O’na kul edinme hakkını veren ilk gerekli gerçek olduğu halde, kullardan kul edinenlerin kendileri dahil hiçbir şeyi Yok’tan var etmemiş bulunmaları kul edinmeye hakları olmadığını gösterir. Diğer yandan yaratan’ın kul edineceğinin rızkına kefil olması, ona akıl ve diğer bütün yetenekleri verebilir güçte bulunması ve vermesi O’na kul edinme hakkı verir iken, kullardan kul edinenlerin ne kendilerinin rızıklarına kefil olduğunu, ne de kul edindiklerinin rızıklarını verici olmadığını görüyoruz, biliyoruz. Burada görmekteyiz ki, kul edinmeye yalnız ve yalnız yaratıcı(ALLAH)’ın hakkı vardır. Bu hak tek başına O’nun tekelindedir. Yaratıcı tek olduğuna göre yalnız O’na kulluk edilecek, yaratılanlar ne kadar çok olursa olsun “her halde” hepsi de kendilerini yaratana kulluk edeceklerdir. Görüldüğü üzere kulun, kula kulluğu gündemimizin dışına çıkmış bulunmaktadır. Şimdi asıl konumuza gelmekteyiz. Kulluk edileceğe nasıl kulluk etmemiz gerekir?

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat51/56) buyuran Rabbimiz yaratıcı gerçeğini anlaşılır şekilde ortaya koymaktadır. Kendisine veya kendisinin dışında birisine (bir şeye) kulluğu seçebilecek şekilde yarattıklarından, kendisi dışında birine kulluğu seçenlere ise “De ki: Kulluğunuz olmadıktan sonra (Rabbim size ne diye) değer versin? Yalanladınız. Bu yüzden azap yakanızı bırakmayacaktır.” (Furkan25/77) diye bildirmektedir.

“Siz Allah’ı bırakıp birtakım putlara kulluk ediyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da kulluk yaptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Hepiniz O’na döndürüleceksiniz. (Ankebut29/17)

“Ey Adem oğulları! Size şeytana kulluk etmeyin, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır. Bana kulluk edin doğru yol budur demedim mi?” (Yasin36/60-61) Allah(Yaratıcı) ,yarattığı insanlara kulluk etme konusundaki gerçeği anlamaları için bu şekilde açıklamaktadır.

“Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz” (Fatiha1/4) Kul, gerçekten yalnız kulluk ettiğinden yardım beklemelidir.

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin. Umulur ki, böylece korunmuş olursunuz.” (Bakara2/21) Böylece Rabbimiz, kulluk etmekle korunacağımızı hatırlatmaktadır.

“işte Rabbiniz Allah O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. O,her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin, O her şeye vekildir.” (En’am6/102)

“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah’dır. O’nun izni olmadan hiç kimse şefaat(yardım) edemez. İşte O Rabbiniz Allah’tır. O halde O’na kulluk edin. Hala düşünmüyor musunuz?” (Yunus10/3)

Yaratıcı, yaratıcılığını açıklıyor ve yaratıcı olması sebebiyle yalnız kendisine kulluk edilmesini istiyor. Daha birçok ayette Allah yaratıcılığını açıklıyor ve yarattıklarından açıklamalar yapıyor.

“Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Hud11/123)

“Göklerde ve yerde ne varsa, O’nundur, din de yalnız O’nundur. O halde Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?” (Nahl 16/52)

“O göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O’na kulluk et; O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O’nun adıyla anılan birini biliyor musun?” (Meryem19/65)

Allah, kuluna yalnızca yaratıcısı olan kendisine kulluk etmesini istiyor ve adı ile anılan bir başkasının bulunmamasını da düşünürse gerçeği çıkarabileceğini hatırlatıyor.

NOT: Araplar birçok putlara da kulluk ediyorlardı ama onlara verdikleri isimleriyle hitap ediyor, Allah demiyorlardı. Allah adını yalnızca bütün ilah tanıdıklarından büyük ilah için kullanıyorlardı. Ayet buna işaret etmektedir. Nitekim Kur’an’da “Yağmuru kim yağdırıyor desen, derler ki: Allah… Bunun gibi birkaç yerde Allah, bu ismi müşrik Mekkelilerin bildiğini ve kullandığını bize bildirmektedir. Allah ismini, diğer ilahları için kullanmıyor onlara Lat, Menat, Uzza, Hubel gibi özel isimleriyle sesleniyor ve anıyorlardı.

Nitekim günümüzde de şirk koşan hemen herkes yalnız Allah için Allah ismini kullanırken Rabb edindiklerine verdikleri özel isimleriyle seslenmekte, Allah dememektedirler.

Allah, ilk hitap Rasulullah(s.a)’a olmakla beraber, onunla gönderilen dine inananlara ve bütün yarattığı insanlara sesleniyor.

“De ki: Bana, dini Allah’a halis kılarak O’na kulluk etmem emrolundu.” (Zümer39/11)

“De ki: Ben dinimde ihlas ile ancak Allah’a kulluk ediyorum.” (Zümer39/14)

“Kafirlerin hoşuna gitmese de siz, dini yalnız Allah’a halis kılarak O’na çağırın.” (Mü’min40/14)

Okuduğumuz ayetlerde açıkça anlaşılmaktadır ki, Allah yalnızca kendisine kulluk yapılmasını bildirmekte, kendisinden başkasına kulluk edilmemesini istemektedir. Hatta bunu yaparken hoşnut olmayacakların da bulunacağını ve bunların hoşnutsuzluklarına rağmen kendisine kulluk edilmesinde ısrar etmektedir.

Kulluk edecek insan, kulluk edilecek de (yaratıcı) Allah olduğuna göre KULLUK İLİŞKİSİ nasıl başlayacak, nasıl sürecek ve ne şekilde son bulacaktır. Kul ile kendisine kulluk edilecek arasındaki ilişkiyi belirlemek kul edineceğe düşen bir iştir. Bu sebeple de bu ilişkiyi düzene koyma, esaslarını belirleme ve sonucun hesabını görme yine O’nun tarafından belirlenecektir.

Kul edinen, kul edindiği ile kendi arasındaki ilişkileri, kulunun diğer kullarıyla ilişkilerini ve kulunun kendi nefsi ile arasındaki ilişkileri düzene koyacaktır.

Kul edinenin kendisini razı edecek bütün inanç ve amelleri belirleyip, bunlardan kul edindiğini haberdar etmesi ve duyurması gerekir.

Nitekim (yaratıcı) Allah daha ilk yarattığı  insana bu bilgileri vermiş ve bu bilgilerle dünyaya göndermiştir.”Allah Adem’e bütün isimleri öğretti….” (Bakara2/31)

Adem(as) ile başlayan bilgi akışı, aynı tevhid esasına dayalı olarak ondan sonra gönderilen diğer haberci(peygamber)’lerle gönderilmeye ve te’kid edilmeye devam etmiş ve Hz: Muhammed (sav) ile de tamamlanarak sona ermiştir.

Hz: Muhammed(sav)’a Allah katından indirilen Kur’an, insanın yaratıcısı ile insanın insanla ve insanının kendi nefsi ile aralarındaki ilişkilerin esaslarını belirleyen bir KULLUK TALİMATNAMESİ’DİR. Rabb’e nasıl kul olunacağı bu kitab’ta bildirilmektedir.

Kitab’ın da Allah kulunun onurlu olmasını, emin (güvenilir) olmasını, yalnız kendisinden korkmasını, yalnız kendisine kulluk etmesini, rızkını verenin kendisi olduğuna inanmasını, ecelinin kendi elinde bulunduğunu bilmesini, insanlara iyilik etmesini, dürüst olmasını, yalan söylememesini, namaz kılmasını, ramazan orucunu tutmasını, nefsini değil yaratanını razı etmeyi hedeflemesini istemekte, içkiden, zinadan, haksızlıktan, hırsızlıktan, adaletsizlikten, cimrilikten, hased etmekten, yetim malına haksız yere el uzatmaktan onu sakındırmaktadır. Kulluk etmekte kendisine kesinlikle ortak koşmaktan kaçınmasını, en fazla da bu hususta dikkatli olmasını kulundan istemektedir.

“Biz İsrailoğullarından söz almıştık; Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz. Ana-babaya, yetimlere,yoksullara iyilik edeceksiniz.İnsanlara güzel söz söyleyin,namazı kılın,zekatı verin.Sonra siz pek azınız hariç (sözünüzden) döndünüz,hala da yüz çevirip duruyorsunuz.” (Bakara2/83)

“Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, öksüzlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanında bulunan arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunan(köle, hizmetçi, işçi, vs.) lara iyilik edin. Allah kendini beğenen, böbürlenen insan(kul) ları sevmez.” (Nisa4/36)

“Rabb’in yalnız kendisine kulluk etmenizi,ana-babaya iyilik etmenizi emretti.İkisinden birisi,yahut her ikisi yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara “öff!.”deme,onları azarlama!.Onlara güzel söz söyle.” (İsra17/23)

“And olsun ki Semud’e de kardeşleri Salih’i “Allah’a kulluk edin!.”diye gönderdik.Bir de baktık ki birbirleriyle çekişen iki bölük oluvermişler.” (Neml 27/45)

“Tevbe eden,kulluk eden,hamd eden,oruç tutan,rüku eden,secde eden,iyiliği emredip kötülükten men eden ve Allah’ın sınırlarını koruyan,insanlardır.O mü’minleri müjdele!.” (Tevbe 9/112)

Okuduğumuz ayetler ve benzer birçok ayet Allah’a kulluk etmek anlamında nelerin yapılması gerektiğine açıklık getiren, kul’undan beklentilerinin neler olduğuna örnekler teşkil eden açıklamalardır. İnsanın insanla ilişkilerinde nelere dikkat etmesi, neleri yerine getirip, nelerden kaçınmasını açıklığa kavuşturucu açıklamalar görülmektedir.

“And olsun ki biz,her toplum için “Allah’a kulluk edin,şeytandan kaçının!..”(desin) diye bir elçi gönderdik” (Nahl 16/36) Açıklamasını yapan Allah kendisine kulluk etmek üzere yarattıklarına isteklerini bildiren elçiler gönderdiğini,bunu da her insan topluluğuna yaptığını bildirmektedir.

“Ta ki Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz. Şüphesiz ben O’ndan size bir müjdeci (iyi, sevindirici haber getiren)im.” (Hud 11/2)

İnsan, kendi cinsinden olana değil yaratıcısına kulluk edecektir. Kulluğu ise Kur’an’da bildirilen ve Resulullah (sav)’ın da uygulayarak yaptığı gibi yapmaya gayret gösterecektir. Kullukta insana örnek Resulullah’tır. Nasıl kulluk edileceği Kur’an’da teorik olarak yazılı ise, Resulullah’ın şahsında da pratik olarak görülmektedir.

“…Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının…” (Haşr59/7)

Resulullah öncelikle emin(güvenilir) bir insandır. Güvenilir olmak için peygamber olmaya ihtiyaç yoktur. Fakat peygamber olmak için güvenilir olmaya ihtiyaç zaruridir. Zira güvenilmeyen insanların getirdikleri habere itibar olunmaz, itimat edilmez ve güvenilmez. Peygamberin getirdiği dine tabi olanının (Müslümanın) ilk vasfı güvenilir olmaktır. Mü’min, emin olunan, güvenilen insan demektir. Kendisi açısından mü’min, Allah’ın varlığı ve bir’liğinden emin olandır. Kuşkusu ve tereddüdü bulunmayandır. Bu güvenilir hali de başkalarına güven veren, başkalarının emin olmasını kolaylaştıran bir güven vericidir. Güvenilmeyene haber de güvenilmez, mal da, can da,ırz da güvenilip teslim edilmez. Bunu insanlar da yapmıyorken, Allah’ın yapması  nasıl beklenebilir?

Doğru, Hak’tır. Hakk da doğrudur. Hakk’ı tanıyan ve taşıyanların, Hak’tan haber verenlerin de doğru olması mutlaka gereklidir. Doğruluktan az, pek az da olsa ayrılınması ile o nispette Hak’tan kayıp verilir, Hak o nispette kaybolur. Hakk’ın az da olsa kaybolması ise Kulluk’ta başkalaşma demektir ki Kendisine Kul olunan buna asla razı değildir.Zira O, insanları kendisine kulluk etsinler diye yaratmıştır ve kullukta kendisine eş (Ortak) koşulmasına asla müsamahakar değildir.Allah nasıl  doğru ise, kullarının da doğru olmasını istemektedir. Çünkü,Allah kulunun doğru olmasından razıdır.

“Biz kitab’ı sana Hak (doğru) olarak indirdik; öyle ise sen de dini yalnız kendisine halis kılarak Allah’a kulluk et!” (Zümer 39/2) buyuran Allah indirdiği kitab’ın doğruluk olduğunu ve doğruluğun da yalnız kendisine kulluk etmek olduğunu bildirmektedir.

“O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol !” (Hud 11/112)

“Göklerde ve yerde bulunan herkes Rahman’a kul olarak varacaklar” (Meryem 19/93) dan olmaya bakalım.

“Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et” (Hicr 15/99)

“……Sen dünyada da ahrette de benim sahibimsin.Beni Müslüman olarak öldür ve beni Salihler arasına kat!” (Yusuf 12/101)

“Müslüman olduktan sonra (Rabb’imiz bize) inkarı emreder mi?” Bu anlatılanlardan sonra Rab’bimiz bize inkarı emreder mi?.

 

DİĞER VARLIKLARDA KULLUK(İBADET)

Hürmet, tazim ve itaatin en yüksek ifadesi olan kulluk ancak Allah’ın hakkı olup O’ndan başkası buna layık değildir. (Fatiha 1/5), (Nahl 16/36), (İsra 17/23),

Zira dünya ve ahretle ilgili bütün nimetleri veren O’dur. Allah’ın yüceliği karşısında sadece insanoğlu değil kainatta bulunan her şey lisan-ı hal ile O’na kulluk eder. Kur’an’da, yerde ve gökte ne varsa hepsinin Allah’a hamd ile kulluk ettiği belirtilmektedir.

(Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’na kulluk eder, O’na övgü ile kulluk etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların kulluğunu anlayamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır. (İsra 17/44)

Yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar, gökte bir dizi halinde uçan kuşlar ve diğer varlıklar Allah’ın istediği şekilde O’na ibadet eder ki buna “Kâinatın ibadeti” denir.

“Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor…” (Hac 22/18)

“Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin?” (Nur 24/41)

“Göklerde ve yerde kimler varsa O’na aittir. O’nun huzurunda bulunanlar, O’na kulluk hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece-gündüz (Allah’a) kulluk ederler.” (Enbiya 21/19-20)

“Rahman (olan Allah, melekleri) evlat edindi, dediler. Haşa! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler),lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.” (Enbiya 21/26)

 

UYGULAMA İTİBARİYLE KULLUK(İBADETLER)

4 kısma ayrılırlar;

1-İman, ihlas,niyet, tefekkür, marifet, sabır, takva, havf ve reca gibi kalbi-batini ibadetler;

 

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” (Nisa 4/136)

“De ki: Ben dinimde ihlas ile ancak Allah’a kulluk ederim.” (Zümer39/14)

“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler… ” (Al-i İmran3/191)

“Her kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.” (Nur24/52)

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır.(Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır!” (Bakara2/177)

“İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah, gafur ve rahimdir.” (Bakara2/218)

“….Doğrusu insanlar kötülük ettikleri halde Rabbin onlar için mağfiret sahibidir.(Bununla beraber) Rabbinin azabı da çok şiddetlidir.” (Rad13/6)

2-Namaz, oruç, dil ile zikir, tesbih, tehlil, tekbir, tahmid ve dua, ana-babaya iyilik, insanlara iyi muamele ve sıla-i rahim gibi vücut azalarıyla yapılan ibadetler;

“Onlar gabya inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar” (Bakara 2/3)

“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara 2/183)

“İşte O, Allah’tır. O’ndan başka ilah yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O’nundur, hüküm onundur. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas 28/70)

“Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi bütün alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” (Casiye 45/36)

“Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme” (Kehf18/28)

“Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”  (Nisa4/36)

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa4/1)

3-Zekat, sadaka, yakınlara ve fakirlere yardım, Allah yolunda infak gibi mal ve servetle yapılan ibadetler;

“Namazı dosdoğru kılın, zekatı tam hakkıyla verin, rüku edenlerle beraber rüku edin.” (Bakara2/43)

“Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin…(Tevbe9/103)

“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (Bakara2/274)

“Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilir.” (Bakara2/261)

4-Hacca gitmek, malı ve canı ile cihat etmek gibi hem mal ve hem de bedenle yapılan ibadetler;

“Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.” (Al-i İmran3/97)

“Mü’minlerden –özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı…” (Nisa4/95)

“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” (Enfal 8/74)

“İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.” (Tevbe 9/20)

“O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur’an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!” (Furkan 25/52)

“Müminler ancak Allah’a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.” (Hucurat 49/15)

“Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin…” (Hac 22/78)

KULLUKTA YAPILMAMASI GEREKENLER;

1-Allah’a ortak koşulmaması;

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” (Nisa 4/48)

“Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman 31/13)

2-Yalan söylememesi;

“(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler.” (Furkan 25/72)

“O halde, pislikten, putlardan sakının; yalan sözden sakının.” (Hac 22/30)

3-İçki ve kumardan uzak durması;

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 5/90)

4-Haksız yere insan öldürmezler ve zinadan uzak dururlar;

“Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler.” (Furkan 25/68)

5-Hırsızlık yapmamak;

“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biad etmeye geldikleri zaman, biadlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile.” (Mümtehine 61/12)

6-Cimrilik yapmamak;

“…Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr  59/9), (64/16)

“Allah’ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır.” (Al-i İmran 3/180)

7-Hased etmemek;

“Ehli kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler.” (Bakara 2/109)

“Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar?” (Nisa 4/54)

8-Yetim malını yemezler, ölçü ve tartıda hile yapmazlar;

“Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi)yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.” (Nisa 4/2)

“Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.” (En’am 6/152)

9-İffetlerini korurlar;

“Mümin erkeklere, gözlerini (harama)  dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle” (Nur 24/30)

“Mümin kadınlara da söyle: gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler…” (Nur 24/31)

“Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar.” (Nur 24/33)

Rabbimiz olan Allah’ın en çok razı olduğu kulluk(ibadet); “miktar olarak az ama, devamlı olanıdır.”

Yaratıcısı olan Allah’a karşı kulluğunu yapmayanların ömrü, mutfak ile tuvalet arasında geçmektedir. Oysa ki insan; pislik üreten varlık değil, yaratıcısına kulluk yapması için yaratılmıştır.

“De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am 6/162)

Diyerek sohbetimi tamamlamak istiyorum.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı