GenelMektuplara Cevap

‘Kur’an’a temiz olarak dokun­ma” hükmü ne anlama gelmektedir?

Soru : Kur’an’da belirti­len, ‘Kur’an’a temiz olarak dokun­ma” hükmü ne anlama gelmektedir?

Cevap: Kur’an’a abdestsiz dokunulmaz diyenler, bunu Vakıa suresinin 79. ayetine dayandır­maktadırlar. Ayetin mealini verme­den ve nasıl anlaşılması gerektiğini izaha çalışmaya geçmeden önce, ayete bu anlamı veren zihniyeti kı­saca tanımlamaya çalışmamızda yarar var. Bu zihniyetin, Kur’an’ı yü­celtme ve kutsallaştırma isteğinin neticesi olarak; O’na dokunma ve okuma için ileri sürdüğü ağır şart­lar, müslümanlarla Kur’an’ın arasını açmış, Kur’an’ın “başucu” ve “el kitabı” olmasına engel olmuştur. Kutsama adına, Kur’an’ın etkinliği kısıtlanmış, O’nun hayata yön ver­mesine müdahale edilmiştir. Diğer bir deyimle Kur’an “rafa kaldırıl­mıştır.”

Bu zihniyet, Kur’ânı anlama­ya çalışmayı ibadet sayma yerine, O’nu bez kılıflar içinde duvara asmayı, belli gün ve gecelerde ölü­ye sevap kazandırmak amacıyla duvardan indirerek yüzünden okumayı ibadet saymaktadır.

“Kur’an anlaşılamaz ve erişilemez yüce bir Kitap’tır” önyargısı ile şartlandırılan kafalar, anlaya­madıkları kitaba körükörüne bir saygı göstermekten başka bir şey yapamaz olmuştur. Böylece Kur’an, hayatla ilgisi kesilmek suretiyle, yalın bir saygı adına en kötü mua­meleye tabi tutuldu.

Bu kısa girişten sonra şimdi sözkonusu ayete bakalım. Vakıa suresi 79. ayette Rabbimiz: “O’na temiz (arındırılmış) olanlardan baş­kası dokunamaz” demektedir. Ayetteki ‘la’ emri ‘nehiy’ değil ‘ne-fiy’ ‘la’sıdır. Yani buradaki ‘la’, ‘do­kunmayın’ anlamında değil, ‘dokun­maya gücü yetmez ‘ anlamındadır. Bu ayetten bir önceki ve bir sonraki ayetler dikkate alındığında, ayetin nasıl anlaşılması gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi ayette, Kur’an’a ancak arındırılmış (mutahharun) olanların dokunmaya gücünün yetebileceği belirtilmekte­dir. Burada üzerinde durulması ge­reken konu, ‘mutahharun’ yani arındırılmış olanlar kelimesidir. Bu kelime ile kastedilen şeyin ne oldu­ğunu anlarsak, ayetin ne anlama geldiğini de anlamış oluruz.

Ayette geçen mutahharun kelimesi, temiz (arındırılmış) olanlar anlamına gelmektedir. Ve söz konusu ‘temiz olmak’ deyimi abdestli olmak anla­mında değil, ’emin olunan, güvenilen, dürüst olan kişi’ anlamında kullanılmıştır.

Nasıl ki bir kimse hakkında “temiz insan” dediğimiz zaman, o kimsenin yıkanmış, üstü başı temiz olduğunu değil; dürüst, güvenilir, iyi bir kimse olduğunu belirtmiş oluyor­sak tıpkı bu örnekte olduğu gibi, ayetteki temiz olmaktan kasıt da emin ve güvenilir olmaktır.

Şimdi ayeti siyak ve sibakıyla birlikte değerlendirmeye çalışa­lım. 78. ayette “Kur’an’ın Levh-i Mahfuz’da saklı tutulduğu / korundu­ğu”, 79. ayette, “Ona ancak arındı­rılmış olanların dokunabileceği” ve 80. ayette, “Alemlerin Rabb’i tara­fından indirildiği” bildirilmektedir. Bu üç ayetin muhatabı müşriklerden başkası değildir. Çünkü kimi müş­rikler, vahyi cinlerin ve şeytanların peygamberimize “ilka” ettiğini iddia ediyorlardı.

Bu ayetlerle Allah, müşriklere cevaben, Kur’an’ın korun­muş olduğunu, O’na ancak temiz olanların (yani güvenilir ve emin olanların) ki, -bunlar da Allah’ın görevlendirdiği meleklerden başka­sı değildir- dokunabileceğini ve hiç­bir varlığın vahye ulaşıp ona kendi­liğinden birşey katmasının mümkün olmayacağını, vahyi getiren melek­lerin de ona kendiliklerinden birşey katmayacak emin ve güvenilir elçi­ler olduğunu ve ayrıca Kur’an’ın biz­zat Allah tarafından yani Allah’ın koruması altında indirildiğini söy­lemektedir. Müşriklerin bu tür iddia­ları Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde de cevaplanmaktadır. Örneğin, Şuara suresi 210. ayette şöyle denmekte­dir: “O Kur’an’ı şeytanlar indirmedi”.

Kısacası, bu ayetin Kur’an’a dokunabilmek için abdestli olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Abdestli olmak “şartı” yalnız namaz içindir. Diğer bir deyimle namaz dışında hiçbir şey için abdestli olmak şartı yoktur. Ayrıca Kur’an’ı okumak veya dokun­mak hiçbir şarta bağlı da değildir. Abdestli / abdestsiz, cünüp veya hayızlı her hal ve durumda Kur’an el­lenebilir ve okunabilir. Hayızlı bir bayanın Kur’an okumaması demek ömrünün dörtte birini Kur’an’dan uzak tutması demektir. Diğer bir de­yimle bu, altmış yıl ömrü olan bir kim­senin onbeş yıl Kur’an’dan uzak kal­ması demektir. Bir müslümanı Al­lah’ın kitabından bu kadar uzun bir süre ayrı koymaktan daha büyük bir haksızlık olabilir mi? Değil müs­lüman, ister kafir, ister müşrik olsun, Kur’an’a herkes dokunabilir ve okuyabilir. Çünkü O hidayet reh­beridir.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir