
Önce Kaos Sonra Düzen
“Modern devletin yürütme organı, tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir komiteden başka bir şey değildir”. K. Marks-Engels-Komünist Manifesto
“Tarih rastgele gelişmez. Gözünden hiçbir şey kaçmayan dünya üstatlarının yapıtıdır tarih…”
Bu satırlar, insanlığın beş yüzyıllık gizli tarihini anlatan meşhur Umberto Eco romanı Foucault Sarkacı’ndan…
Eco, kuşkusuz bu satırlarıyla Alman şair Heinrich Heine’nın “Para, zamanımızın tanrısı ise onlar da peygamberidir” dediği aileleri kast ediyordu.
Artık dünyayı belli ailelerin, yani küresel sermayenin yönettiği ve hedeflerinin de “tek dünya devleti ideali” olduğu bir sır değil.
Küresel sermaye, yenidünya düzenini kurabilmek için dinin ve ulus devletlerin ortadan kaldırılması gereğine inanıyor. Öyleyse ABD de dâhil tüm dünya devletleri bu yapının rakibi, düşmanı.
1963’te suikastla ortadan kaldırılan John F. Kennedy gibi ABD ‘müesses nizamı’nı rahatsız edebilecek bir ABD Başkanı Donald Trump’la mücadeleye girişen küresel sermaye artık iyice su yüzüne çıkan sermaye-devletler savaşında cephenin bir tarafında.
***
Dünya ekonomisine ve siyasetine yön veren aileler hiçbir zaman yılın zenginleri listelerinde yer almaz, göz önünde değillerdir. Özellikle Rothschild Ailesi 16. yüzyılın sonundan beri genel kamuoyunda çok bilinmese ve arka planda işlerini gözükmeden yürüten ve dünya siyasetinde etkin olan bir aile. Ailenin, İngiliz kraliyet saraylarında kralın yaverliğini yaptığı dönemlerde bankacılık faaliyetleriyle güçlenmeye başladığı ve 1. Dünya Savaşı’nda İngiltere’yi, Bağımsızlık Savaşı’nda ABD’yi, 2. Dünya Savaşı’nda da Almanya’yı finanse ettiği yönünde iddialar var.
18.yüz yılın sonlarından başlayarak Avrupa‘nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Alman kökenli Yahudi bir aile olan Rothschild’lerin 19. yüzyıl boyunca modern tarihin en büyük servetini oluşturduğu öne sürülmekte
Çoğu kişi Rotschıld ailesinin adını bile bilmez. Çoğu kişi hiçbir ailenin böyle bir güce sahip olabileceğine inanmaz. Çünkü bir ailenin böylesine siyasi ve ekonomik bir gücü nasıl elde ettiğini anlayamaz…
Armaları sıkılmış bir yumruk ve Mayer Rothschild’in beş oğlunu simgeleyen beş oktan oluşur. Bu aynı zamanda İncil‘de geçen bir cümleye de gönderme: “Bir savaşçının elindeki oklar gibi…”
Uzun bir süredir ailenin tüm dünya servetini ve finans kurumlarını kontrol ettiği ya da devletlerarası savaşı teşvik ettiği yazılıp çizilmekte. Geri planda duruyor gözükseler de artık biliniyor ki, dünya’ya hükmeden büyük finans grupları mevcut ve tüm dünyada gerçekleşen büyük çaplı olayların çoğu belirli çevrelerce planlanıyor.
Bazıları buna “Komplo Teorileri” derken bazılarımız da tüm bu yaşananlara “Yeni Dünya Düzeni” diyor. Ve günümüzdeki politik/ekonomik olayları anlayabilmenin yolu, seçkin çekirdek ailelere dikkat etmekten geçiyor.
***
Seçkin aileler piramidinin en tepesinde Rothschildlerden sonra Rockefellerlar bulunuyor. Onlar bilindiği kadarıyla Protestan; ancak kripto Musevi oldukları güçlü kanaat.
Petrol endüstrisinde, finans sektöründe ve dünya siyasetinde etkili bir role sahipler. Geçtiğimiz yılın Mart ayında tüm dünya haber spotlarında ünlü işadamı Rockefeller’ın öldüğünü haber veren açıklamalar vardı. O, ”Dünya imparatorluğu” ve “Yeni dünya düzeni” gibi söylemleri ile dikkat çeken meşhur Rockefeller ailesinin en yaşlı üyesi olup New York’ta yaşayan sayılı milyarderlerden biri idi. Sahibi olduğu şirketler, yönettiği ve yardım ettiği fonlar, sivil organizasyonlar dernekler ile dünyanın neredeyse yarısından fazlası üzerinde etkisi olan biri idi.
***
Bazılarımız etrafımızda gelişen olayların çoğunun tesadüfi gelişmediğine inanır ve dünya üzerinde gelişen olayların çoğunu ya da diğer bir deyişle her toplumsal olayı Amerika veya İsrail’e bağlar.
Ve çoğu zaman da haklıdırlar aslında. Global çapta olayların birçoğu çok önceden bazı güçler tarafından düşünülerek, think/thank kuruluşlarca artısı eksisi hesaplanıp uygulamaya konan pratikler çok farkında olmasak ta.
Bu meyanda yakın geçmişimizde gerçekleşen çoğu büyük yaşanmışlığın çok önceden bazı güçlerce planlandığını güçlendiren kanıt ve açıklamalar her geçen gün artarak netleşiyor. Örneğin ikiz kuleler olayı ve İşid’in örgütlenmesi, büyümesi için teşviki gibi. Veya Mısırda Sisi; ülkemizde Fetö darbesi ya da Suriye’de Pyd ye verilen rol gibi. Veya geçtiğimiz ay Trump tarafından imzalanan Kudüs’ün İsrail’in başkent ilanı…
***
Aslında her şey Robert Strausz Hupe’ nin kaleme aldığı ‘Yarının Dengeleri’ adlı kitapta, yeni süper gücü tarif etmesi ile başladı. Hupe kitabını 1945’te kaleme almıştı ve bir süre sonra iki kutuplu dünya düzeninden tek kutuplu dünya düzenine ulaşılacağını iddia ediyor; ABD’nin de bu yeni sistemin süper gücü olacağını öngörüyordu. Bu teoriyi kurarken de yalnız değildi ve yanında yakın dostları David Rockefeller, Henry Kissinger, George Kennan, Zbigniev Brezezinski ve Samuel Huntington vardı. Bu isimlerin hepsi de Amerikan siyasetine, dolayısıyla dünyaya yön veren isimlerdi ve öngörülen bu yenidünya düzeninin temelini de finans / kapital oluşturuyordu. İlk hedef Anglosakson sermayenin dünya egemenliğini askeri güce dayalı olarak sürdürmek iken ikinci hedef Dünyanın halklarla değil elitlerce yönetilmesi idi. Üçüncü hedef Ulus devletlerin ortadan kaldırılması iken
Dördüncü hedef Özgürlükçü demokrasinin(sahte demokrasi) hâkim kılınması idi. Ve artık ülke işgallerinde tank ve toptan fazla bu sihirli sözcük kullanacaktı…
***
Aslında bu iki aile dünyanın gerçek sahipleridir dersek yanılmamış oluruz. Çünkü yönettikleri parasal güç, dünya ekonomisinin yarısından fazla. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları, ordular, aklınıza güç odağı olarak gelen ne varsa bu iki ailenin ya kontrolünde ya da hedefindedir. Her şey ama her şey uzun planlar dâhilinde yürürlüğe konur. Ve tek dünya imparatorluğuna gitmek için engeller birer birer ortadan kaldırılır.
Ve bu amacın gerçekleşmesinin ilk aşaması olarak NATO, BM ve IMF gibi organizasyonları yönetmekteler. Dünya’nın en büyük bankalarının en büyük hissedarı onlar. Dünyanın en büyük şirketleri yine onlar tarafından kontrol ediliyor. Amerikan Merkez Bankasının yönetimini de bu ailelerin temsilcileri oluşturmakta. Rockefeller ABD merkez bankasının, Rothschild ise İngiltere merkez bankasının sahibi.
Ve bu aile şirketleri dünya çapında ekonomik krizi başlatarak her daim kazanarak her geçen gün daha da zenginleşmekte; borsada yer alan şirketlerin de büyük çoğunluğunu kontrol altında tutmakta. İlaveten Avrupa Merkez Bankası ve Dünya Bankası gibi büyük finans kurumlarını da yönetmekteler. Ve bizler de farkında olmaksızın çocukluğumuzdan beri onların işçileri olmak üzere eğitildik; halen aynı şekilde devam etmekteyiz…
***
Yeni Dünya Düzeninde hedef ve amaç tüm dünya insanlarını Kudüs’ten yönetilecek “Yeni Dünya Devleti” ne hazırlamak. Bu hedefe İnsanlık farkına vardırılmadan adım adım götürülmekte.
Rothschild ailesi 1948’den bu yana İsrail devleti kurma davasının ateşli bir savaşçısı olarak ortaya çıkmakta ve bunun için de özellikle insanlığın Nazilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere uyguladığı soykırıma karşı duyduğu öfkeyi kullanmakta.
Yaşadığımız yüzyılda siyasi/ekonomik faaliyetler sonucu iyice gelişerek büyüyen ve dünya sermaye piyasasını ele geçiren Rotschıld ailesi, Kudüs’te Tanrı’nın kendilerine vaad ettiğine inandıkları kutsal İsrail devletini kurmak için tüm fedekarlıklara göğüs germeye kararlı gözükmekte…
***
O halde, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada yaşanan anlaşmazlıklar, krizler ve mezhep savaşları, aslında din görünümlü sermaye savaşlarıdır.
Ülkemizde ve çevremizde ya da genel anlamda tüm dünyada gelişen olayları bu çerçeveden okumazsak, küçük detaylar etrafında dolaşır, gerçekte neler yaşandığından bihaber bocalayıp dururuz.
Rockefeller Ailesi’nin küresel zenginliğe ulaştığı petrol sektöründen çekildiğini açıklaması, Rockefeller ailesi ile çatışmaya düşen Trump’ın Rothschildlerin desteğini kazanmak ve iktidarda kalabilmek için Kudüs kartını oyuna sokması tüm dünyada artık İngiliz kökenli Rockefeller politikalarının etken olacağını göstermekte.
Suudi Arabistan Aramco’sunun New York borsasında hisse satmaya hazırlanması, Suudilerin ılımlı İslam hamlesi, Rusya-İran- Türkiye gibi bölge ülkelerinin yakınlaşması, Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeler, Kürt sorunu gibi günümüzde yaşadığımız tüm gelişmeleri temelinde Küdüs’ün/ Siyonizmin dünya devleti idealinin olduğu, Kıyamet senaryoları için düğmeye basıldığı gerçeğini görmemiz gerek.
Bugün yaşanan olayları ve önümüzdeki süreci değerlendirirken, dünyayı yöneten gizli ailelerin amaçları ve güçleri kesinlikle göz ardı edilmemeli.
Büyük Ortadoğu projesi yeni bir şey değil ve yüzyıllardır var olan bir proje. Ve bu projede devletler yok; tek devlet, tek ekonomi, tek İlah ve tek bir din var.
Rothschildler çoğu defa siyaseti kullanarak hedefe ulaşırken Rockefellerlar darbeler ve kaosu kullanarak hedefe ulaşmaya çalıştı. O yüzden önce “Kaos” u yaşadık yıllar boyu…
Şimdilerse ise “Kaos” sonrası için planlanan “Düzen”in nasıl inşa edildiğini izleyeceğiz hep beraber…
Selam ve dua ile…


