GenelMektuplara Cevap

Sulp ve Taraib

“Göklerde ve yerde nice deliller/ayetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.”(Yusuf 12/105)

Yunus Çetinkaya/ Mersin

Soru: Kur’anın Allahtan geldiği noktasında şüphelerim var. Şöyle ki: Tarık suresi 5-7. Ayetlerinde insanı meydana getiren suyun erkeğin omurga kemiğinden, kadının da göğüs kemiği/kaburgalarından geldiği ifade ediliyor. Bu durum ise bu gün bilimsel gerçeklik ile çelişiyor. Bu da bizlerin Kur’an hakkındaki şüphelerini artırıyor. Kur’an Allah’ın kitabı değil Muhammed’in yazmış olduğu bir kitaptır diyoruz. Bu konuda sizlerin düşüncesi nedir?

Hüseyin BÜLBÜL Cevap: Öncelikle ifade ettiğiniz ayetleri birlikte anlamaya çalışalım. İnsanı yaratan insanı insandan daha iyi bildiği konusunda hiçbir şüphemiz yoktur. Ayetlerde ifade edilen nedir yakinen görelim:

“Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiç bir kimse yoktur.”

“O halde İnsan, neden yaratıldığına bir baksın!”

“O, atılıp dökülen bir sudan yaratılmıştır.”

“(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasındaki organlardan çıkar.” (Talat Koçyiğit)

“Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” (Fizılal Ali Arsal)

“O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.” (Elmalı 2)

Görüldüğü gibi mevcut meallerimizde yapılan tercümeler böyle şimdi bu Ayetin bazı kelimelerini aynen alarak tercüme edelim. Bilahare de bu kelimelerin gerçekte ne ifade ettiklerini anlamaya çalışalım:

“O su, sulb ve terâib arasından çıkar.” (Tarık 86/4-7)

İnsanın neslinin devamı ile ilgili bu ayetlerde anlatılan olayda anahtar iki kelime vardır. Birinci kelime “sulb” ikinci kelime ise “teraib” kelimeleridir.

Salebe: kelime anlamı, sert, dayanıklı, katı anlamlarına geldiği için mütercimlerimiz ilk bakışta bunu sırt kemiği omurga anlamına almışlardır.  Sulb kelimesi birilerine göre insanı asmak anlamına gelen “ salbün” sözcüğünden gelmektedir. Buna göre “sulb” insan iskeletine asılı olan bir organı anlatmaktadır. Birilerine göre “salbül vedeke”  kemikten yağ çıkarmak anlamına geldiğini ifade etmektedir. Birilerine göre de “salbü” bir kişinin “sulbü” yani üreme organı/üreme mekanizması; bir diğer anlam ise: bir ağacın üzerine bağlamak, asmak anlamına kullanılan bir mana verilmektedir.

Bunları toparladığımızda insanın meydana geleceği sudan bahsedildiğine göre “sulb”  kelimesi ile anlatılan şeyin insanın meydana gelmesine sebep olan suyun üretildiği yer olduğu gayet açıktır. Tarık suresinin 6. Ayetinde bu suyun şiddetle atılan bir su olduğu bildirildiğine göre malum olan “meni” olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bir insanın yaratılmasında tek taraflı bir suyun yeterli olmadığı da malumdur. Bu nedenle ayetin devamında, “Teraib” den de bahsedilmektedir. Şimdi de bu kelimeyi anlamaya çalışalım:

Teraib: Kelimenin “toprak-toz” anlamına gelen “Turab” kelimesi ile ve gögüs-kaburga kemiği anlamına kullanılan, “etteraib” ve bir birine uyumlu, yaşıt, denk anlamına gelen, “etrâb” kelimesi ile ilintilendirilmektedir.  Yine burada da mütercimlerimiz manayı kemikle ilgi kurarak kadının göğüs kemiğinden gelen bir suyu ifade ettiğini anlamışlardır. Yapılan meallere de böyle yansıyarak insanın meydana gelişindeki hayat bulduğu su erkeğin bel kemiği ile kadının göğüs kemiği arasından geldiği ifade edilmiştir. Meallerimizde buna benzer hataların bulunduğu gerçek bir vakıadır. Meal, meali yapan insanın dile vukufiyeti, konulara hâkimiyeti, eşyayı yeterince tanıması oranında isabet edeceği malumdur. Bu nedenle Ayetleri yeniden düşünmek, irdelemek gerekmektedir.

Şimdi malum ayetimizdeki “Teraib” kelimesine hangi manayı verdiğimizde olayın tabiatına uygun bir mana çıkacağına bakmamız gerekmektedir. Bu konuda en uygun düşen mana Nebe suresinin 33. Ayetinde bahsedilen: “birbirine uyumlu, denk” anlamıdır. Buna göre ayetin anlamı orjinali ile ifade edersek:

“O su, sulb ve terâib arasından çıkar.” Burada “Sulb”  erkeğin üreme organını ifade ediyor kabul edersek; “Teraib” de onunla uyumlu veya ona denk olan kadının üreme organını ifade etmektedir. Karşılıklı ikisinden aynı uyum ve zaman içinde çıkan sperm ve yumurta rahim kanalında buluşarak rahimden içeri giren döllenmiş yumurta çocuğu meydana getirme sürecini başlatmış olmaktadır. Ayetin bize anlatmak istediği “Allah daha doğrusunu bilir kaydıyla” bu olsa gerek. Bu konuya ilgi duyup araştıracak bir Ürolog Hekim kardeşimizin daha güzel anlatacağına inanıyorum.  Dünün insanı bu konuları konuşma cesaretini bile gösteremeyecek kadar çekingen durumda iken; bu gün Tıp bilim dalı insan anatomisini hücre-hücre inceleyerek insan vücudunu tüm incelikleriyle bilinir hale getirmiştir. Aslında bir ayette anlatılan konunun daha iyi anlaşılması için o konunun gerçekten uzmanı olan kimselerce açıklanması daha anlaşılır olduğu gibi eşyanın tabiatına da daha uygun olacaktır.  Burada anlatılmak istenen şeyin üreme suyunun karşılıklı olarak kadın ve erkeğin vücudunun neresinden üretilerek dışarıya, ya da esas çocuğun oluşacağı yere, mahalle/ana rahmine ulaşması konusudur. İntikal yolu herkesçe malum iken (idrar kanalı – yumurtalık kanalı ve rahim ağzı) üretildiği yer konusu ise her iki cins için şöyle ifade edilmektedir:

Üreme Organları Erkek üreme organları; penis, testisler ve prostat bezinden (erbezi) oluşur. Kadın üreme organları ise; yumurtalıklar salgı bezleri, yumurta kanalı, rahim ağzı ve rahim. Buradan da anlaşılacağı gibi her iki cins için suyun üretilmesini de bu organlar yapacaktır. Buna göre ayetin bize anlatmak istediği “sulb” ve “terâib” erkek ve kadının üreme organlarını ifade ettiği de anlaşılacaktır. Burada “Teraib” kelimesinin bir birine denk ve uyumlu anlamına gelmiş olması çok daha manidar olmaktadır. Gerek bu suyun her iki cinste de aynı benzer organlardan üretilmiş olmasını anlatmış olsun; gerekse bu suyun insanı üretmek için bir biriyle uyumlu olduğu (erkeğin suyundaki spermler, kadının yumurtalıklarının ürettiği yumurtanın birleşmek için bir birbiriyle uyumlu olduğu gerçeğini anlatmış olsun her iki halde de bu mana buraya uygun düşmektedir. Aynı zamanda bilimsel bir gerçeği de ortaya koymaktadır. Eğer sperm ve yumurta aynı anda hareket ederek zamanında buluşma gerçekleşmez ise, kısa zamanda bir salgı ile yok edildiği ifade edilmektedir. Rahme yerleşen yumurta bu tehlikeden rahim ağzının kapanması ile kurtulmaktadır. Çünkü göz nasıl her iki cinste de görmek için ise, üreme organları da aynı amaçla yaratılmış karşılıklı uyum içinde uygun olan üretimi yapmak içindir. Aksi halde beklenen netice hâsıl olmazdı. Bu konu işin inceliklerini bilen uzman bir doktorun kaleminden ve kelamından daha anlaşılır biçimde ifade edileceğine inanıyorum.

Şimdi bu güne kadar meallerimizde “sulb” için erkeğin bel kemiği manasına geldiğinin ifade etmiş olması ile; “terâib” için de kadının göğüs kemiği veya kaburga kemiği anlamına geldiğini ifade etmiş olmaları bu olaya ve eşyanın tabiatına uygun düşmediği anlaşılmış olmaktadır. Benzer bir olay da Rahman suresinin 55/19-20. Ayetlerinde iki deniz arasına konulan “berzah’ı” “iki deniz arasına konulan kara parçası” olarak anlamlandırmışlardı. Ta ki Kaptan Gusto’nun Cebeli Tarık’ta kırk kulaç derinlikteki tatlı su akıntısını keşfedince anlatılmak istenen fiziki kanun anlaşılmış oldu. Çünkü dün insanlar henüz Rabbimizin kevni ayetleri üzerinde yeterince düşünmediği için tabiata konulan fiziki kanunları tanımıyordu. Soğuk su ile sıcak suyun, yoğunluğu farklı olan tuzlu su ile tatlı suyun bir birine karışmayacağını bilmiyorlardı. Müslümanlar olarak indirilen ayetleri okumaya çalıştığımız gibi, Rabbimizin tabiatta yaratmış olduğu kevni ayetlerini de “okumak” öğrenmek için çalışmamız gerekmektedir. Böylece tenzili ayetlerin yardımı ile kevni ayetleri, kevni ayetlerin yardımı ile de tenzili ayetleri daha doğru anlamamızın mümkün olacağına inanıyoruz. Daha nice keşfedilmeyi bekleyen ayetlerin olduğunu Rabbimiz açıkça ilan ediyor:

Göklerde ve yerde nice deliller/ayetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.”(Yusuf 12/105)

“Biz onlara hem ufuklarda/insanın yaşadığı evrende ve hem de kendi nefislerinde bulunan delillerimizi göstereceğiz. Tâki bu Kur’an’ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?” (Fussılet 41/53)

Bir doğrunun daha ortaya çıkması için gayret eden tüm insanlara selam ve dualarımızla diyor; imkanı olanları bu tür çalışmalara davet ediyoruz…

 

Daha Fazla

İlgili Makaleler

3 Yorum

  1. Meallerimizde buna benzer hataların bulunduğu gerçek bir vakıadır. Meal, meali yapan insanın dile vukufiyeti, konulara hâkimiyeti, eşyayı yeterince tanıması oranında isabet edeceği malumdur. Bu nedenle Ayetleri yeniden düşünmek, irdelemek gerekmektedir.
    ***
    Bu gün 2017 bilim ve teknolojinin açığa vurduğu şeyleri 1400 sene evvel Muhammed sas vahiy alarak bir çok şeyi ayet olarak açıklamıştır.
    http://namenstr8bredahollanda.blogspot.com/2017/03/bu-gun-2017-bilim-ve-teknolojinin-acga.html
    DÜNYA OLDU BİR KÖY, EY İNSANOĞLU HEDEFİNİ İSTİKAMETİNİ BELİRLE. Müslümanlar kendi ilkelerini yeniden değerlendirmeli ve çağın diline tercüme etmelidir.
    http://namenstr8bredahollanda.blogspot.com/2017/11/dunya-oldu-bir-koy-ey-insanoglu.html
    İSTİSNASIZ HERKES, HER KESİM DOĞRU OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=498096300641776&id=100013242319421

  2. Hüseyin Bey öncelikle bu detaylı açıklamanız için teşekkür ederim ancak burada bir sorun var siz teraip kelimesini uyumlu denk anlamı vermişsiniz Nebe 33 ayetten destekle. Ancak ilgili ayette göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar anlamı verilmektedir. Bütün tefsirlerdeki anlam bu şekildedir. Ayrıca Nisa suresi 23 ve Araf Suresi 172 ayette de bel ve döl ilişkisi bağlantılı aktarılmaktadır. Ama bilmekteyiz ki dölle belin yani bel kemiğinin hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Başka bir açıklaması olmalı

    1. Değerli kardeşim! Bu kelime kuranda 22 yerde geçmektedir. Ve çok anlamlı bir kelimedir. Kullanıldığı cümleye göre şu anlamlara gelmektedir: Toprak Rad 5, yaşıt eşler birbirine uyumlu eşler Sad 52, kaburga kemiği Tarık 7 .Erkeğin sulbü testisleri ve üreme suyu oradan gelmektedir. Teraib de kadının ona denk olan üreme organı olan yumurtaliklardir. Bu anlamda sulb salebe bir şeye asılı olan “torba” gibi şey demektir.o da erkegin testisleri. Ona karşı uyumlu veya denk olan da teraib kelimesi ile kastedilen şey kadının üreme organı olmaktadır. Sulbe denk olan odur. Kısaca kelimeler cümle içinde anlam kazanır ve ayetin bütününün kadtina uygun anlam verilir. Ben bunu bir soru üzerine yazdım ama bu bilgiyi bir doktorun yazması daha doyurucu.olacaktir. Ayrıca Muhammed Esed de bu kelimeye eşit denk anlamını vermiştir. Müfessirlerimizin verdiği anlam göğsü domurcuklanmiş ifadesi uygun düşmemektedir. Bir birine uyumlu denk ifadesi daha doğru bir ifade olur kanaatindeyim. Selam ve muhabbetlirimle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir