GenelOkuyucu Yazıları

ZERRE KADAR AMELİN KARŞILIĞI: İslamda Cennet ve Cehennem İnancının Temelleri

Rahmi Şafak

İnsan hayatının, inanç ve davranışlarının bir muhasebesi olarak kabul edilen ahiret inancı, İslam’ın temel direklerinden biridir. Bu inanca göre, dünya hayatındaki her türlü eylem, düşünce ve yaşam biçimi, ölümden sonraki ebedi âlemde, yani Cennet ve Cehennem’de karşılığını bulacaktır. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, bu karşılığın adaletini ve ebediyetini vurgulayarak insanları sorumlu bir yaşama davet eder.

Kur’an-ı Kerim’in kesin hükmü, insanların dünyada yaptıklarının en küçük zerresinin dahi karşılıksız kalmayacağını belirtir. Zilzal Suresi’nin 7. ve 8. ayetleri bu durumu en çarpıcı şekilde ifade eder:

“Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görecektir.”

“Kim de zerre ağırlığınca bir şer işlerse, onu görecektir.”

Bu ayetler, insanın davranış, inanç ve yaşayışının karşılığının adalet terazisinde hassasiyetle tartılacağını, mükafat ya da ceza olarak mutlaka görüleceğini ortaya koyar. Nihai varış noktaları ise bu karşılığın görüleceği yerler olan Cennet veya Cehennem olacaktır.

Ebediyet Yurdu: Cennet ve Cehennem

Kur’an-ı Kerim, her iki mekânın da oraya girecekler için ebedi bir kalış yeri olduğunu açıkça belirtir. Bu ebediyet, ahiret inancının en önemli ve caydırıcı/teşvik edici unsurlarından biridir.

Cehennem’e girenlerin ebedi kalışı ile ilgili ayetler şöyledir:

Bakara Suresi 81. ayet: “Hayır, kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa, işte o kimseler cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”

Zuhruf Suresi 74. ayet: “Şüphesiz ki suçlular, cehennem azabı içinde ebedî kalacaklardır.”

Cennet’e girenlerin ebedi kalışı ise şu ayetlerle müjdelenir:

Bakara Suresi 82. ayet: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennetliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır.”

Furkan Suresi 15. ayet: “De ki: ‘Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad edilen ebedilik cenneti mi? Orası onlar için bir mükâfat ve varılacak bir yerdir.”

Ayrıca, Cennet’in işlenen salih amellerin niteliğine göre farklı derece veya katmanlardan oluştuğu da Kur’an’da bahsedilir. Cennetlikler, bu dünyadaki işlerine ve amellerine göre o derecelerde karşılıklarını göreceklerdir.

Kur’an-ı Kerim, Cennet ve Cehennem’in kimler için hazırlandığını da net bir şekilde ortaya koyar:

Cehennem: Kâfirler ve İnkâr Edenler İçin

Cehennem, temelde Allah’ın ayetlerini, emirlerini ve varlığını inkâr edenler (kâfirler) ve suçlular için hazırlanmıştır. Ayetler, Cehennem’i inkarcılar için bir uyarı ve azabın şiddetini anlatan bir yer olarak tasvir eder:

Bakara Suresi, 24. ayet: “(Ey İnkarcılar!) Eğer yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- yakıtı insanlar ve taşlar olan, kâfirler için hazırlanmış o ateşten sakının.”

Nisa Suresi, 56. ayet: “Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatsınlar diye onlara yeni deriler vereceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Cennet: İman Edip Salih Amel İşleyenler ve Takva Sahipleri İçin

Cennet ise iman edip salih amel işleyenler, mutlu olanlar ve takva sahipleri için bir mükafat, bir bağışlanma ve ihsan yeri olarak anlatılır. Burası, dünya hayatını Allah’ın rızasına uygun yaşayanlar için sonsuz bir huzur ve nimet yurdudur:

Bakara Suresi, 25. ayet: “İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele… Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedî kalacaklardır.”

Muhammed Suresi, 15. ayet: “Takvâ sahiplerine vadedilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenler için lezzet veren şarap ırmakları ve saf bal ırmakları vardır. Onlar için orada her türlü meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır…”

Sonuç olarak, Kur’an-ı Kerim, Cennet ve Cehennem tasvirleriyle insanlara bu fani dünyayı ciddiye alma ve sorumluluk bilinciyle hareket etme çağrısı yapar. Ahiret inancı, bireyin ahlaki pusulasını doğru yöne çevirerek, toplumsal yaşamda adalet, iyilik ve dürüstlük temelli bir düzenin kurulmasına zemin hazırlar. İnsanların eylemlerinin, en küçük zerreye kadar karşılığının görüleceği bu ebedi âlem, İslam inanç sisteminin merkezi ve caydırıcı/teşvik edici bir unsuru olarak varlığını korumakta ve inananlar için dünyada doğru yaşamanın, ebediyette ise kurtuluşun anahtarı olmaktadır.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir