Yazılar

Allah Kullarına Yetmez Mi?

Müslüman kardeşlerimin bu da ne biçem bir soru elbette Allah kullarına yeter dediklerini hisseder gibiyim. Ancak bu gün Müslüman toplumunun içerisine düşmüş olduğu olumsuz durumların başında onların yanlış Allah telakkileri gelmektedir. Onların bu görüşleri Kuran merkezli olmadığından maalesef bir türlü bugün kü esaret ve küçük görülüp horlanmaktan, ülkelerinin yağmalanmasından. Kutsallarının ayaklar altına alınmasından bir türlü kurtulamamaktadırlar.

Çünkü sahip oldukları Allah telakkileri kendilerine atalarından miras olarak intikal eden dinin  Allah telakkisidir. Müslüman âlemi daha çok Allah’ın varlığını ispat sadedinde deliller ortaya koyarak muarızlarına cevaplar vermeye gayret gösterip çalışmışlardır. Oysa Kuran’ın bize bildirdiğine göre sorun Allah’ın varlığı sorunu değildir. Allah’ın bir ve tek oluşudur. Yani eşinin, benzerinin olmaması noktasında insanların Allah’a teslim olup olmaması meselesidir. Yoksa ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem(A.S) dan başlayarak günümüze kadar İslam’a karşı çıkanlar Allah’ın olup olmaması, var olup olmamasını değil Allah’ın bir tek oluşu ve Allah’ın  kulları için benimseyip önerdiği hayat tarzının yeryüzünde uygulanıp uygulanmayacağı hususudur.

Sadece işlerini göklerde yürüten gökyüzünün hâkimi olan Allah ile hemen hemen hiç kimsenin sorunu yok. Mesele yeryüzüne Hakim olmak ve yeryüzü işlerini düzenlemek isteyen Allah iledir. Yani yeryüzün de hakimiyet kayıtsız şartsız Allah’ın mı olacak yoksa onun yarattıklarından aciz zavallı ve ölümlü olan insana mı olacak mesele bu. Mesele yetki paylaşı mı meselesi. Aslında bütün Müşrik ve Kâfirler Allah’ın varlığını kabul ediyorlar.

Mesele Allah yeryüzüne müdahale etsin mi etmesin mi meselesi. Problemin Allah’ın varlığı yokluğu olmayıp onun eşinin ve benzerinin olmamasıdır. Bakın konu ile ilgili olarak rabbimiz olan Allah yüce kitabın da ne buyuruyor: “Yemin olsun ki onlara, “gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir? Diye sorsan elbette şüphesiz  “Allah” diyecekler. De ki! “Hamt Allah’a mahsustur.” Fakat çokları akıllarını kullanamazlar” (Ankebut-63) Bu ve bu manaya gelecek bir çok ayeti Kuran da bulmak mümkün iken(Zuhruf-87) bu kadarı ile yetinelim.

Mesele Allah’ın varlığı meselesi değil; O nun tek ilah olarak: yaratan. Yaşatan, doyuran. Hasta eden, şifa veren yaşam için kanun ve kurallar koyan, kullarının yaptıklarını her an görüp gözeten, yerde ve gökte olanın tamama mı kendisine ait olan ,tek olarak anılmaya layık olan, sadece kendisinden yardım istenen ,vekil ve kefil olarak kabul edilmesi gereken, aynı zaman da öldüren ve diriltip hesaba çekecek olan ve kullarının günahlarını sadece onun bağışlaması umulan bir Allah anlayışına sahip olmaktır. Sahip olmamız gereken Allah inancı budur.

İslam ve Müslüman olmanın olmazsa olmaz şartlarından biriside Allah’ı vekil ve onu her konuda yetkili ve etkili kabul etmekten geçmektedir. Bununla ilgili olarak rabbimiz olan Allah şöyle buyuruyor:   “Allah kuluna yetmez mi?Ey Muhammed seni Allah’tan başka şeyler ile korkutuyorlar. Allah’a rağmen sapanı doğru yola koyacak yoktur”(Zümer-36)Bu ayetin yorumu ile ilgili olarak: “Evet Allah kuluna ve kullarına yeterlidir. Öyle ise kim onu korkuta bilir. Hangi şey onu korkuya düşüre bilir?Allah onunla beraber olduk tan sonra .Bütün kullarının üstünde egemen olan, yüce kudret  sahibi.Allah’ın kendi kullarına  kafi olduğundan kim şübhe edebilir?”(Seyyid Kutub- Fizi-lal-i kuran cilt 8 sayfa 588)

İman edip etmiş olduğu imanın ne anlama geldiğini bilen müminlere elbette ki Allah yeter. Fakat sıkıntı iman ettiğini söylediği halde neye ve kime iman ettiğinin farkında olmayanlardır. .Bundan dolayı da  Allah ile iktifa etmeyip başka birilerinin  vekil ve kefilliğine de ihtiyaç duyanların durumu söz konusudur.

Kuran Allah’ın müminlere yeteceğine dair bir çok ayeti bünyesinde barındırmaktadır. Mesele Kuran İslam’ının dışın da bir İslam anlayışına sahip olmaktır. Bu anlayış kendisine ne Kuran’da nede Kuran’ı yaşam biçimine dönüştürüp yaşayan Allah’ın resulünün hayatında ne de onun enyakın arkadaşlarının hayatından kendisine bir delil bulmaktan yoksundur.Allah’ı her konuda vekil tayin etmeme ile ilgili görüş ve kanaatlar,İslamı sonradan kabul edip çeşitli millet ve ırklardan  İslam’a mensup olduklarını bildiğimiz kişi ve kişilerdir.

Bunlar eski dinlerine ait ne var ise yeni dinlerine de onu taşımışlardır. Bu taşıdıkları şeyler İslam’aher şeyleri ile İslam’dan farklı idi.Mesala: Tevhid, ibadet, giyim, yeme ve içme gibi ritüelleri ile İslam’dan tamamen farklı bir yaşam ve dünya görüşü olan tarikat ve tasavvuf anlayışına sahib olmaktan kaynaklanmaktadır. Bu düşünce sahipleri karşısındaki Müslümanlar ile muhatab olur iken “Siz kime bağlısınız? Şeyhiniz  var mı ,şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır vekiliniz mübarek değil mi! Diyerek söze başlarlar. Oysa Kuran inananların vekil olarak Allah’ı kabuletmelerinin onlar için kurtuluşun tek adresi olduğunu sürekli ifada eder.Bu önemli hatırlatmayı ıskalayarak kullardan mutlaka bir vekil edinmek gerektiğini savunmaya çalışırlar. Bu düşünce esas itibariyle Kuran’a ve sahih sünnete aykırıdır.Allah kullarından bahseder iken onların hiçbir zaman yaratan Allah eşler ve şerikler edinilmemesini olnları sever iken bile belirli bir çizgide durulmasını şu ayeti ile bizlerden istemektedir. “İnsanlardan kimileride Allah’ın dışında eşler ediniyorlarda onları Allah’ı sever gibi seviyorlar.İman edenler ise,Allah için sevgice  daha kuvvetlidirler.O  zülmedenler,azabı gördükleri zaman keşke şunu görseler di:Gerçekten güç,bütün güç Allahındır.Gerçekten Allah azabı şiddetli olandır.”(Bakara-165) Bazı kardeşlerimizin

Bu ayetin farklı konudan bahsettiğini konu ile ne alakası var diye diye düşüne bilirler.Oysa Kuran ile muhatab olan kardeşlerimizin Kuran’ı okur iken Kuran’ı şu anda kendilerine iniyormuş gibi okumalarını hatırlatırız. Kuran’ın muhatdabı bu kitaba iman ettiğini söyleyen herkes dir ve bütün ayetlerden sorumludur ve hesaba çekilecektir..(Zuhruf-43-44)Kuran’ın ayetlerinin bir kısmına inanmak bir kısmına inanmamak müminlerin özelliklerinden olamaz.(Bakara-85)Ayrıca böyle bir sınıflama bu kitabın mensubları tarafından kitaba karşı büyük bir hatadır.Sonuçta bu görüş Kuran’ı hayata uygulanmaması demektir. Böyle düşünüp böyle inanmanın ise bizleri Allah katında hesabını zor verenlerden  olanlar zümresine dahil etmesinden Allah’a sığınmalıyız. Başka bir yazıda buluşmak üzere bütün inananları Allah ‘a  emanet ediyorum.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir