
İnsanın Yaşam Tarzı Onun Dinidir
- Dünya nüfusuyla ilgili son yapılan araştırmalara göre; Yeryüzünde ki 6,9 Milyarlık nüfusun 2,2 Milyarı Hıristiyanlık dinine mensup insanlara ait olduğu düşünülmektedir. Daha sonra sırasıyla 1,6 Milyar nüfusa sahip Müslümanlar, 1 Milyar nüfuslu Hindular, 500 Milyon nüfuslu Budistler ve 14 Milyon nüfusla da Yahudiler son sırada yer almaktadır. Bunlardan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam ve birde Bahai dinleri tarihsel anlamda İbrahimi dinler veya semavi dinler olarak kabul edilmiş, bunlara ilahi dinlerde denilmektedir. Kayda değer bir nüfusu bulunmayan Bahailerin dışındaki bu üç büyük dinin mensupları, bugün dünya nüfusunun en az yarısını teşkil etmektedirler. Bu üç dinin dışındaki dinler ise beşeri kaynaklıdır. Yani insanlar tarafından uydurulmuştur.
Dünya nüfusunun yarısına tekabül eden ve kayda değer çoğunlukta nüfuslara sahip olmakla birlikte siyasal, ekonomik ve savaşma kapasiteleri de herkesçe bilinen bu dinlerin dışında muhtelif nüfuslara sahip toplumlardan başlayan ve giderek bireylere kadar uzanan isimleri konulmuş veya henüz bilinmeyen dünyada sayısız din mevcuttur. Peki, dünyada henüz din mensubu olmayan yani örneğin ateistlerin iddia ettikleri gibi hiçbir İlaha inanmadığı için “ilah” sahibi olmayan insan mevcudu var mıdır ya da bu mümkün müdür? Bu soruya cevap verebilmek için önce “Din” in tarifini yapmamız gerekmektedir.
Din, Müslümanların kabul ettiği manada; insanların bu dünyada ve ahirette mutlu olmalarını sağlayan Allah tarafından elçiler aracılığıyla gönderdiği ilahî kurallar ve değerler bütünüdür. Başka bir tanımla din, akıl sahibi bireyleri kendi özgür iradeleriyle iyiye ve doğruya yönelten ve onların mutluluğunu amaçlayan ilahî kurallar bütünüdür. Fakat genel manada tarif etmek gerekirse dinin kelime anlamı “karşılık vermek, itaat etmek, âdet, yaşam tarzı ve yol” dur. Terim olaraksa, tanrı veya tabiatüstü güç ve değerlere inanma ve bağlanma esasına ve kutsal düşüncesine dayalı kurum, kurallar, uygulamalar ve semboller düzeni ve bağlılarına bir yaşam tarzı öngören sistem demektir. Bu tariflerin dışında “Din” in; çok daha geniş manalarda tarifleri yapılan geniş manalı bir terim olduğunu söyleyebiliriz.
Dinin tarifini bu şekilde yaptıktan sonra her dinin mutlaka bir de ilahı olduğunu da belirtmemiz gerekir, çünkü ilahı olmayan din yoktur. Son zamanlarda çevremizde ve sosyal medya kuruluşlarında “sorgulama ve araştırma” mesuliyetinden yoksun olan bir toplumun bireyleri olarak mevcut dinleri kendi kabullerine uygun olmayan mantık dışı oluşumlar olarak gören kimselere rastlamaktayız. Bu insanlar mevcut dinler arasında bir tercih yapamadıkları için “Ben hiçbir dine de, ilaha da” inanmıyorum. Dolayısıyla benim “Dinimde, ilahımda yoktur” demektedirler.
Gerçek şudur ki; “Dini Olmayan İnsan Yoktur” çünkü bir Din’e ve İlah’a inanmak, kulluk etmek, insanın yaradılışında yer alan fıtri bir özelliktir. Hiçbir şeye inanmadığını söyleyen insanlar yukarıda dinin aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğunu ifade ettiğimiz tarifinde yer almaktadırlar. Herkesin yaşam tarzı neyse dini de odur. Yaşam boyu sürecinde en çok neye değer veriyorsa onu ilah edinmiş ve ona kulluk ediyor demektir. Örnek vermek gerekirse bir insan yaşamında en çok Allah’a değer veriyor ve O’nu önemsiyorsa Allah’ı ilah edinmiş olur. Fakat yaşamında; Herhangi bir dini veya siyasi lideri, tarikat şeyhini, sporcuyu, aktörü, sanatçıyı, annesini, babasını, eşini, çocuğunu, parasını, mülkünü vs. çoğaltılabilir, en çok sever ve değer verdiği varlık olarak görürse onu ilah edinmiş ve ona kulluk etmiş olur.
Bunun yanında sadece Allah’a kulluk eden bir insan gerçek özgürlüğü kazanmış olan insandır. Çünkü sadece Allah’ı ilah edinen insan Allahtan başka hiç kimseye kulluk edemez. Bunun haricindeki kişiler ise herhangi bir varlığa veya cisme kulluk edebilir, içinde bulunduğu şartlara göre ilahını değiştirebilir ve bu nedenle hiçbir zaman gerçek manada özgür olamazlar. Çünkü kendileri gibi bir sonu olan kadere sahip varlıklara kölelik etmektedirler.
İslam’da din adamları diye bir sınıf yoktur fakat dinin adamları vardır ve her Mümin Din’ inin adamıdır. Bu manada bende inandığım dinimin sorumlu bir temsilcisi olabilme gayretiyle Kur’an’dan anladıklarımı din kardeşlerimle paylaşmaya çalışıyorum. Ele aldığım konularla ilgili paylaşmış olduğum doğrular elbette mutlak doğruların tek sahibi olan Allah (c.c.) le aittir. Yanlış olanlar ise bana aittir. Çünkü her şeyin en doğrusunu ancak Allah bilir.


