
Kutsallık/Kutsallar
Kutsal kelimesi Türkçe ‘de ‘Kut’tan türetilmiştir. Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati’t- Türk adlı eserinde ‘kut’ kelimesinin bereket, bolluk, uğur, devlet ve baht gibi anlamlarda kullanıldığı belirtir.
Türkçede genellikle sıfat olarak kullanılan kutsal kavramı, “güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsî, mukaddes; tapınılacak ve uğrunda can verilecek derecede sevilen; bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen; Tanrı’ya adanmış olan, tanrısal olan” anlamlarını içermektedir (TDK 1988:939).
Anlaşılan olan kutsal, Tanrı’dan olan, Tanrı tarafından olan, din ile ilgili olan, dinî, dine ait, temiz, saf, mübarek, yüce, aziz, muazzez, saygıdeğer, hürmete layık, erişilmez, dokunulmaz, ihlal edilmemesi gereken anlamlarına gelir. Fakat her halükarda kutsal, doğaüstü bir varlık veya güçte ya da onunla temas sonucunda bazı varlıklarda bulunduğuna inanılan aşkın nitelik anlamında kullanılmaktadır.
Türkçe ’de kutsal ile yakın anlamda kullanılan başka kelimeler de vardır: ‘kutsiyet’, ‘mukaddes’, ‘takdis’. Bunlar Arapça ’da “temiz ve pak olmak” anlamındaki ‘kuds’ kelimesinden alınmıştır. Aynı kökten gelen ‘takdis’ “kutsallık atfetme”, bundan türeyen ‘mukaddes’ de “kutsallık nispet edilmiş” manasına gelir ve temiz ve saf olanı ifade eder. Kutsalın temiz, yüce, erişilmez özelliklerini ifade için ‘mübarek’, ‘mücella’, ‘müberra’ gibi sıfatlar da kullanılır.
– Bu kısa açıklamalardan sonra, tarihi süreçte oluşan kutsalların hakiki anlamda söz konusu edilen kutsi / kutsiyetlerini nereden aldıkları söz konusu edilebilir/edilmelidir. İslam dininin temel kaynağı olan Kuran-ı Kerim’de her ne kadar kutsal ya da kutsal olanın herhangi bir tanımı yapılmamışsa da, kutsiyet veya kutsallık belirten bazı kelime ve kavramlara rastlamak mümkündür.
Bunların başında ‘kuddüs’ ve ‘mukaddes’ gelmektedir. “ Bu kavram, yaratılmışlara has özelliklerden ve kendisinin mahiyeti ile ilgili her tür beşeri düşüncelerden münezzeh oluş anlamında Allah’a izafe edilir.
Bu bağlamı esas aldığımızda, Yalnız ve bir tek kutsal, “mukaddes olan şey Allah’tır. Ondan gayrı hiç bir şeyin kutsallaştırılmaması gereklidir. Allah’ın şeairlerini, Sevmek saygılı olmak ayrı konudur.
İhlas suresi ve benzer ayetler bu konuda;
“Allah birdir. Sameddir (hiç kimseye muhtaç değildir, aksine her şey ona muhtaçtır). Ana babası ve evladı yoktur. O’nun hiçbir dengi yoktur.” (112/İhlas 1- 5).
Bununla birlikte Bakara Suresinde yer alan ve “Ayete’l-Kürsi” olarak bilinen 255. ayette Allah’ın kutsallığının belirleyen ifadeler yer almaktadır:
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diri ve kayyumdur, yani kendi kendine yeterlidir. O ne uyur ne de uyuklar. Göklerde ve yerde olan her şey o’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında kim şefaat edebilir? O, (insanların) yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. O’nun bildirdiklerinin dışında kimse bir şey bilemez. O’nun kürsüsü, yani ilmi ve gücü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na zor gelmez. O, yücedir ve büyüktür.” (2/Bakara 255).
Görüldüğü üzere bu ayette İslam dininde Yüce Varlık olan Allah vasıfları oldukça veciz bir şekilde belirtilmiştir. O, canlı, diri, kendi kendine yeterli, uyku ve uyuklama gibi zayıflıkları olmayan, göklerde ve yerde olan her şeyin yegâne sahibidir, yani bütün evrenin hâkimi ve yöneticisidir. Mutlak ilim, irade ve güç sahibidir, yani otorite ve egemenlik hususunda eşi, benzeri ve ortağı yoktur.
Öte yandan Haşr Suresi son üç ayetinde de Allah’ın bazı sıfatları belirtilir: “O, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır. Görünen ve görünmeyen âlemi bilendir. Rahman ve Rahim’dir. O, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır. O, mülkün sahibidir, kutsaldır, barış ve esenliğin kaynağıdır, güvenlik verendir, gözetip koruyandır, mutlak güç sahibidir, dilediğini yaptırandır ve büyüklükte eşsiz olandır. Allah, (müşriklerin) ortak koştuklarından uzaktır. O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler o’nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O’nu tespih eder. O, mutlak güçtür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (59/Haşr 22-24).
Peygamberler dahil olmak üzere Allah nezdinde makbul olan Sıddıklar, şehitler, Salihler (en-Nisâ 4/69), ayrıca insanların hüsnü zan beslediği veli ve ermişler, hatta meleklerden hiç biri (en-Nisâ 4/172; Yûnus 10/62-64)
Kutsiyetin mahiyetini oluşturan tüm nesneler “yaratılmışlık üstü ve aşkın” özelliği taşımaz.
Makamlar ve mekanlar da buna dâhil edilebilmelidir. İlâhî dinin son halkasını oluşturan İslâmiyet’in bu temel ilkesinin bir Müslim tarafından çiğnenmesi düşünülemez.
Her yerin ve her şeyin kutsal addedilmesi (Allah haricinde) insana hareket alanı bırakmayacağı, dolayısıyla insan aklını ve sorumluluğunu, dünya hayatını, imtihanı anlamsız kılacağı için reddedilmesi kaçınılmazdır.



ilginç bir konu, kudsiyet! evet islamda ne kutsaldır ne değildir ve kutsallık ne anlama gelir, kutsal olan gözle görünen yer mekanlar mıdır yoksa manevi değerler midir ya da her ikisi mi ya da hiçbiri mi? Allahın bizim için istediği tüm hayırlı işler kutsal olabilir mi çünkü Allah en iyisini ister ve onun istekleri de kutsal istek/emirler olabilir mi? yeryüzünde bazı yerleri özellikle de kabe ve mescidi aksayı kutsal mekanlar olarak seçmiş olabilir mi ki buralar özellikle de kabe tüm müslümanların bir araya gelerek Allahı andıkları ortak bir mekandır. Eğer burası kutsal bir yer değilse Rabbimiz niçin durumu müsait tüm müslümanlara burayı ziyaret etmelerini farz kılsın ki? bence bu konu öyle kestirip atmakla bitecek bir konu değil… ELbette en kutsal Allah’tır ama onun isteğiyle de bazı şeyler, yerler, insanlar v.s. değerli ve büyük hürmete layık olabilir. En doğrusunu Allah bilir…
Sn, Zazahan ,yorumunuzu geç fark ettiğim için gecikmeden dolayı hakkınızı helal edin.
Yorumunuz bir anlamda cevaplı soru olmuş.
Kısaca; Hiç bir nesne, mekan, insan vs, Kutsallıkla anılmamalıdır. Nesnel fiili olan her şeyin kutsanması putperstliktir. Buna zaman mekan kişi eklenebilir.
Allah’ın yarattığı varlıklara Allah’ın verdiği değerden fazlasını vermek kutsal kılmaktır.
İnsanlar böyle yaparak putperest olur. Putperest olurlar çünkü değer verdiklerini din edinirler. Ki, edindikleri din! İslam’ın dışında olur.
Selam ile..