DuyurularHaberlerOkuyucu Yazıları

Müslüman Genç

Bekir Sağlamer/Van

Hayat iklimi içerisinde bize biz olduğumuzu idrak ettiren, feraseti bize bahşeden Allah, her anlamda kendisine kulluğu emreder ve böyle bir kulluk bilinciyle de insani sorumluluklarımızı bize hatırlatır. Yapmamız gereken en önemli şey ise O’nu kendimize Rab tayin etmek ve mükâfatımızı da yalnızca O’ndan istemektir. Aynı şekilde fıtratımız gereği her eylemimiz, her ibadetimiz yalnızca Allah için olmalıdır. Allah için olmayan bir şey, hiçbir değer arz etmez.

İslam’ı yaşamak, Allah’a hakkıyla kulluktur; İslam’ı yaşamak, insani değerleri korumaktır; İslam’ı yaşamak, kendimizi anlayıp anlamlandırmaktır. İslam, teslim oluşumuzun yol haritasıdır. İslam, eblehlerden korkmadan batıl karşısında hak ile dik durmaktır. İslam, insanın kendi öz benliğidir. Bir insan özünden koparılırsa çürümeye yüz tutar ve yok olur. İste, bu yüzden özümüz olan bu İslam gerçeğini doğru okumak, doğru yaşamak ve doğru anlatmak durumundayız. Aksi halde özümüzden kopmuş bir vaziyette Ebu Leheblerin ayak takımı olmakla kendimize yazık etmiş oluruz. Ebu leheblerin hazin sonu Cehennem ateşinin en dip yeridir. Oradan çıkış yok, geriye dönüş hiç yok.

Toplum içerisinde “İslam Mücahitleri” durumunda olması gereken gençlere de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çünkü neslin korunması, iyi bir neslin yetişmesiyle ancak mümkündür. Bu sebeple gençlerin bir an önce harekete geçip kendi öz benliğinden habersiz kalanları vahiyle uyarması icab eder. Bunun için de gençlerin çok iyi bir vahiy eğitimi içerisinde olması gerekmektedir. Bu eğitimi nerde ve ne şekilde alacaklarını da Kur’an mektebinden öğrenecekler. Bu mektebin müfredatına bakıldığında okumanın çok önemli bir eğitim-öğretim basamağı olduğunu görmek mümkündür. Nitekim ilk emri “oku” olan bu mektebin öğrencileri olarak diğer bireyler gibi gençlerin de bu okuma alışkanlığını kazanması elzemdir. Nedir bu okuma eylemi? Kitabı yüzüne okumak mı? Türkçe, Matematik, Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya kısaca sadece fenni ilimleri okumak mıdır?

Okumak, vahyi şiar edinmektir; okumak, kâinata açılıp tefekkür halinde olmaktır; okumak, insanın kendi öz benliğinden haberdar olması ve o şekilde yaşamasıdır; okumak kısaca her şeye Allah için bakıp onları Allah için görmek, akletmek, kavramak ve yaşamaktır. Gençlerimizin gerçekleştireceği okuma eylemi böyle olmalıdır. Dolayısıyla anlamlı bir eğitim süzgecinden geçtikten sonra gençler, bir şeylerin farkına varmış Müslümanlar olarak niçin ve kim için yaşaması gerektiği bilincine de sahip olmuş olacaktır.

Anti İslami projelerin düşünürleri olan genç kuşağın aktif bir süreç içerisinde olduklarını çok net bir şekilde görüyor ve maalesef bu faaliyetlere denk oranda Müslüman gençlerin ise pasif bir hayatı tercih ettiklerini de üzüntüyle izlemekteyiz. Olması gerekenin dışında var olan sistemin çarkı olmaktan bir türlü kurtulmuş değiliz. Malum sistem içerisinde hala aklını kullanmayan, akıl yetisinden mahrum bırakılan gençlerin sayısı oldukça maksimum seviyede iken, Allah’ın yasaları dâhilinde fikir üreten gençlerin azlığı da aynı önemle bizleri derinden yaralamaktadır. Bizler, oku emrini ya yanlış anlamışız ya da bu hakikat bize yanlış dayatılmıştır. Kur’an’ın bize emrettiği okuma faaliyeti, bilim ve din destekli bir eğitim olması gerekirken ne yazık ki bilimi dine düşman kılıp rivayetleri(uyduruk din) başucumuzda biriktirerek vazgeçilmez dini kaynaklar olarak telakki etmişiz. Bu yüzdendir ki geçmişte olduğu gibi bugün bile İslam ülkeleri huzura hasret kalmıştır. Çünkü Kur’an mesajına bir türlü kulak veremedik ve bir türlü bu mesajı hayatımızın sahasına alamadık. Peki, ne zaman kardeşlik şuuruyla hareket edeceğiz? Bizim gençlerimiz ne zaman kurtulacak hain tuzaklardan? Daha doğrusu bizler ne zaman aklımızı Kur’an’a emanet kılıp idrak edeceğiz? Ne zaman ki Allah’ın yasaları içerisinde tevhidi bir bilinçle Kur’an’a gönül verip birbirimize kenetlenirsek işte o zaman artık zafer İslam’ın ve mensuplarının olacaktır. Şuan için “Fe eyne tezhebun?” sorusuna verebileceğimiz iman kokan bir cevabımız var mı, bilemem. Lakin bizim ivedilikle uyanmamız ve gençlerimizin de bir an önce ilimle cihad etmesi vazgeçilmezdir. Allah Resulü’nün, Kur’an’dan yüz çevirdiler(Furkan, 30) dediği ümmetten olmamak için tebliğ göreviyle bize sunduğu Kur’an’a sımsıkı sarılmak, tam bir teslimiyet ile iman etmek ve o şekilde Allah’a dönmek bizim temel gayemiz olmalıdır.

Bir kez daha gençlere seslenmekte yarar görmekteyiz: Kıymetli gençler! Okuyun, araştırın ve en sonunda da hakikatleri hakikat bilip o şekilde yaşayan ve uyaran ümmet olma şerefine nail olun. Sizler; geleceğin Mus’abları, Alileri, Ebubekirleri, Hasan ve Hüseyinleri, Fatımaları, Ayşeleri, Haticeleri olmaya en layık insanlarsınız. Birilerinin kurbanı olmadan nefsinizi Allah için kurban edin! Sizi sizden almadan benliğinizi Allah’a kul eyleyin! Birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla birbirimize sahip çıkalım ki nifak tohumlarına yer bırakmayalım. Aynı şekilde bizler de toplum olarak gençlerimize sahip çıkmalı, örnek olmalı, onları kınamamalı ve onları her daim Allah’a yönlendirmeye vesile olmalıyız.

Tebliğ ve gayret bizden, hidayet ise Allah’tandır.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Toplum içerisinde “İslam Mücahitleri” durumunda olması gereken gençlere de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çünkü neslin korunması, iyi bir neslin yetişmesiyle ancak mümkündür. Bu sebeple gençlerin bir an önce harekete geçip kendi öz benliğinden habersiz kalanları vahiyle uyarması icab eder. Bunun için de gençlerin çok iyi bir vahiy eğitimi içerisinde olması gerekmektedir. Bu eğitimi nerde ve ne şekilde alacaklarını da Kur’an mektebinden öğrenecekler. Bu mektebin müfredatına bakıldığında okumanın çok önemli bir eğitim-öğretim basamağı olduğunu görmek mümkündür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir