BALIKESİR/EDREMİT’TE “İSLAMİ KİMLİĞİN İNŞASINDA FERDİN ÖNEMİ” KONUŞULDU
Balıkesir/Edremit’te Kardeşlereli Derneği tarafından 15.11.2014 cumartesi günü düzenlenen sohbet toplantıya İktibas Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve sitemiz yazarı Abdullah PAMUK katıldı.
Edremit’te Müslüman kardeşlerimizin girişimi ile kurulan Kardeşlereli Derneği tarafından düzenlenen sohbete dergimiz ve sitemiz yazarı Abdullah PAMUK davet edildi, Abdullah PAMUK’un bu sohbette “İSLAMİ KİMLİĞİN İNŞASINDA FERDİN ÖNEMİ” konusunu içeren konuşmasının metnini okumanıza sunuyoruz.
İSLAMİ KİMLİĞİN İNŞASINDA FERDİN ÖNEMİ
Çağımız insanının (modern insanın) en temel sorunu nedir? Diye sorulduğunda bizce öncelikli olanlardan bir kaçını hatırlatalım.
Çağımız insanının en temel sorunu boşluktur. Gaye, amaç, yokluğu temel meselelere cevap aranmasının terk edilmesi reaksiyoner olarak insanın hayatı anlık hazların doğurduğu bir ritüeller dizisi olarak algılaması.
Peki insanlığa yol gösterici Allahın hakimiyetini hakim kılıp yüceltici bir misyona sahip ümmet yaşadığımız bu çağda neden zillet içindeler?
Sorusuna kuran merkezli bir cevap verilmeden ümmetin neden zillet içinde olduğuna ve çözümüne yönelik sağlıklı bir değerlendirme yapamayız.
Kendilerini İslamla tavsif eden toplulukların çoğuna sorduğumuzda temel referanslarınız nelerdir? Sorusuna çoğunluğun verdiği cevap Kur’an ve sünnettir olacaktır.
Ancak Kuran’a ve sahih sünnete rağmen Müslümanlar referans sorunu yaşamaktadırlar.
Örneğin peygamber algısı, alimlere bakış açısı İslami hareket’e yöntem (usül) konularında netleşmeyen ya da yanlış anlayışlar karşımıza çıkmaktadır.
Bu handikapları nasıl aşacağız?
Kişiliği ve kimliği yeniden vahiy’le inşa ederek, düşünsel ve siyasal netlik üzerine inşa edilecek bir mücadele sürecini, temel kaidelerden taviz vermeden sabırla devam ettireceğiz. Yani sonuç odaklı değil süreç odaklı nebevi mücadele yöntemiyle.
İslami kimliğin ve kişiliğin inşasında temel konulardaki referanslardaki netliğin belirleyiciliğinden kuşku yoktur.
Öyleyse soralım Kimlik nedir? İslami kimliğin inşası nasıl olmalıdır? Kimlik kavramı ile kişilik kavramı arasındaki ilişki nasıl kurulmalıdır?
Bu iki kavram birbiri ile yakından ilişkilidir zaman zaman birbiriyle iç içedir. Zira kimliğin net olmaması kişiliği etkilediği gibi kişilik sorunları da bireyin kimliğinin dışarı yansımasını etkilemektedir.
Sonuç olarak kişilik ve kimlik birlikte ele alındığında kişinin bilinç düzeyi, eylemlerinin tamamı hakkında bilgi ifade edecektir.
Kişilik=daha çok iç dünyayla alakalı bir kavramdır. Bireyin iç ve dış dünyası ile kurduğu kendine özgü bir kavramdır.
Kimlik ise= kişinin dışa yansıyan boyutlarını belirlediği bir kavramdır.
Kimlik farkında olunarak ve tercih edilerek bir tutum bir duruştur. Çoğu zaman kişiliği de düzenleyen belirli sınırlar içine çeken bir niteliğe sahiptir. Zira kimliğin belirleyici referansı dünya görüşü, yaşam biçimidir.
Kimlik değişebilir niteliğe sahiptir. Bu değişim iki şekilde olur. Birincisi doğruyu arayış içindeki kişinin ilkesel değişimi, ikincisi dönemsel rüzgarların etkisiyle savrulmalardır.
Kimlik bir bilinç farkındalık halidir. Kişinin bilerek elde edip benimsediği düşünce duygu ve davranışlarıyla belirginleşir. Kişilik zaaflarından arınma çabası içindeki kişilik kimliğini temsilde daha etkili olur. Ancak kusursuz insan olmadığına göre kendini düzeltmeyi bilen yanlışlarından dönmeyi bilen makul insandır.
Kimlik ve kişiliğin inşasında Müslüman için Kur’an vahi belirleyicidir. Ancak vahyin inşa edeceği bir kimlik Müslüman kimliğidir.
Peygamberi doğru anlamak ile Müslüman’ın kimliğinin sahih bir şekilde inşası söz konusudur.
Aksi takdirde Kur’an’ın ve peygamberin bir şekilde devre dışı edildiği din anlayışı ile karışı karşıya geliriz.
Kur’an’ın şahsiyet inşası! Kimliği ve kişiliği güçlü müminlerin oluşturduğu, ümmet bilincine ulaşmış Müslümanların zilletten kurtulmalarının yegane çıkışıdır.
Bunun içinde sahih Kur’an anlayışı ile şahsiyetin inşası gerekmektedir. Algılarımızı Kur’an kavramlarıyla inşa etmeliyiz. Çünkü kavramlar dinin yaşam biçiminin yapı taşlarıdır.
Kavramları yeniden kur’ana göre tanımlamalı tasavvurlarımızı kimliğimizi yeniden inşa etmeliyiz.
Tasavvur düşüncenin ana rahmidir. Düşünceyi geliştiren oluşturan, çerçevesini belirleyen büyümesini sağlayandır.
Dost, düşman, mümin, kafir, müşrik, müvahid vb algılarımızı Kur’an’nın nasıl inşa etiğini biliyoruz.
Zira Kur’an hükümleri, örnekleri (kısaları) ve ilkeleri ile zihni inşa eder. Dolaysıyla ilkeleri, hükümleri ve yönetimleri vahiyle uyumlu olmayanlar, ne kadar samimi olurlarsa olsunlar kaş yapayım derken göz çıkarırlar.
Vahyin peygamberler örneklikleri ile kişiliği inşa etiğini biliyoruz. Bunları doğru algılar hayata taşınırsa kişilikleri toplumları inşa eder.
Kur’an’ın söz konusu inşa sürecinin nesiler boyu devam edebilmesi için Kur’an anlayışının dolaysıyla Peygamber telakisinin sahih olması gerekmektedir. Bunun da ölçütü Kur’an’dır.
Oysa peygamberden çok kısa bir süre sonra kavramlarla oynanarak peygamber telakisi değiştirilmiştir.
Tarih içinde siyasi itilaflarla başlayan süreç önce Kur’ani kavramları sulandırmış ve Kur’ani peygamber telakisini farklı bir çizgiye taşımışlardır. (geleneksel çizgi, tasavvuf ve modernist-tarihselci çizgi)
Peygamberden olduğu iddia edilen söz, fiil’lerin rivayet zincirine gösterilen hassasiyet mana/metin tenkidi anlamında gösterilmemiştir.
Buda sorunlu tarih sürecinin tüm sapmalarının rivayetlere ve hadis yorumlarına yansımsı sonucunu doğurmuştur.
Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhud felsefesi üzerine bina edilen din tasavvuru ortaya çıkmıştır. Kur’ana ve sahih sünnete giden yolları tıkamıştır.
Ezcümle kişinin kimsin? Sorusuna verdiği cevap kimliğinin belirlenmesinde esastır.
Müslümanların Kur’ana ve sünnete bakıştaki farklılıkları kimliklerinin nitelliğini zedeleyen ve itilaflarının kaynağını oluşturan ana sorunlardır.
Kimlik sadece bir söz bir rozet değildir. Kimlik hangi referansa göre, hangi değerler sistemine göre kendimizi inşa etmeye çalışıyor, hangi referansla hayatta var olmaya çalışıyorsa adını İslami kimlik konusunda Kur’an merkezli düşünen Müslümanların bir sorunu olması gerekir.
Oysa yeniden ‘öze dönüş’ çabalarına karşın bugün Müslümanlar arasında kimlik sorunu yaşanmaktadır. Ilımlı İslam projesi ile tekfirci, kaba–saba, ilkesiz şiddeti bir yöntem olarak kullananların İslam’ı rehin almak istemektedirler.
Kuşatılmamış, rehin alınmamış Kur’an merkezli kimlikler ve kişilikler oluşturmak. Kur’an ve sahih sünnet’i doğru algılayabilmek ve yaşamak günümüzde daha da büyük bir önem arz etmesi hasebiyle tüm Müslüman’ım diyenlerin üzerine düşen sorumluluk bilincini kuşanmasıyla mümkündür.



