
Allah Kimleri Sever Kimleri Sevmez?
Sevmek veya sevmemek daha çok bir yaratılmışın diğer yaratılmış hakkında kullanmış olduğu bir ifade tarzıdır. Eğer bunu Allah için kullanmak gerekir ise daha çok Allah kimlerden razı olur kimlerden razı olmaz şeklinde kullanmak Kuran’ın ruhuna daha uygun olur Kanaat’ını taşıyorum. Kuran’da “ habbe çoğulu hubben” şeklinde kullanılan bu kelime kullanıldığı yerlerde daha çok Allah’ın razı olduğu veya gadplandığı kimselerin kast edildiği yerler veya ayetler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Evet, bizler bu ifadeyi eğer Allah için kullanıyor isek kesinlikle bununla bir insanın diğer bir insana söyleyip kast ettiği sevgiyi anlamıyoruz. Kuran Allah’ı sevmenin ölçüsünü onun emir ve yasaklarına karşı bizlerdeki oluşan duyarlılık, hassasiyet ve takva bilinci ile doğru orantılı olduğunu bizlere anlatır ve bunu öğütler. Allah’ın birilerini sevmesi veya sevmemesi diğer bir ifade ile razı olup olmaması ile ilgili kriter ve değerlendirmesi biz yaratılmış olanların ortaya koymuş olduğu değerlendirmelerden tamamen farklıdır. Allah her şeyi ile sonradan yaratılmış olanlardan farklıdır. Onun hiçbir özelliği yaratılmışlar ile aynı değildir. Görmesi, işitmesi, sevmesi, azap etmesi, ebedi ve ezeli olması ile zaten sonradan yaratılmışlardan farklı bir özelliğe sahiptir. Yaratan ile yaratılmışların hiçbir özelliği aynı olamaz zira o sonradan yaratılmışların hiç birine benzemez.
Birilerinin çıkıp sadece sizler mi Allah’ı seviyorsunuz? Bizde Allah’ı seviyoruz demeleri bizleri aldatmamalı. Bunu söyleyenlerin söylediklerinde ne derece samimi olduklarını Allah’ın son gönderdiği Kuran ile ilgi ve alakalarının ne kadar olduğuna ve ayrıca da Allah’ın emirlerine karşı olan tutumuna ve yaklaşımına bakmamız gerektiğini unutmamamız gerekmektedir.
Hep geçmişi konuşarak değil de konuyu günümüze taşıyarak meseleyi konuşur isek sanki daha doğru tespitler yapacağımıza inanıyorum: Bu gün Allah’ın dinini hayatlarından kovup kendilerine yeni yeni hayat sistemleri ve ideolojiler edinip hayatlarına uygulayanlar halen kendilerinin Müslüman olduklarını zannedebilirler. Hatta bunlar İslam’ın bir takım emirlerini namaz, hac, zekât vb. ibadetlerini de kusursuz olarak yerine de getirmiş olabilirler. Fakat bu davranışları onları kesinlikle Allah’ın kendilerinden razı olup ahirette de cennetine giren kullarından oldukları anlamına da gelmez. Çünkü İslam hayatın tamamını kapsayan kuşatan bir hayat sistemidir. İslam’a göre din ile devlet işleri kesinlikle bir birinden ayrılmaz ayrılmamalıdır. İslam hayatın her alanı ile ilgili kanun ve kuralları koymuştur. Ekonomisi, siyaseti, evliliği, mirası, eğitimi öğretimi bunların tamamı dini ilgilendiren konulardır birinin ötekinden ayrılması kesinlikle mümkün değildir. Şimdi Allah’ın kimleri sevip kimleri sevmediği konusunu biraz daha açmaya çalışalım: Allah meramını ve maksadını son göndermiş olduğu Kuran’ı kerimde gayet net anlaşılır ve herkesin de anlaya bileceği şekilde ortaya koymuştur. Hiç kimsenin çıkıp da bunun aksini iddia etmesi mümkün değildir. Şayet birileri çıkarda bunun aksini iddia eder ise mensubu olduğu dini ve yerini bir kez daha gözden geçirip sorgulaması gerekmektedir. Allah kimlerden razı olmadığını (sevmediğini ) şimdi mealini vereceğimiz ayet ve diğer ayetler ile açıklamıştır: Allah hiçbir kâfiri, zalimi ve müşrik olanları( sevmez) razı olmaz : “ De ki: “Allah’a ve Onun elçisine/ elçilerine itaat edin” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah hiçbir kâfiri sevmez” (Al-i İmran-32)
Allah’ın bu konunu hiç değişmeyecektir bizler böyle inanıp böyle kabul etmek zorundayız. Bunun içinde kâfir, zalim ve müşrik oldukları açıkça ortaya çıkan birilerini bizlerde sevmemeliyiz ve arka çıkmamalıyız. Allah’tan onlar için bağışlanma ve af talebinde bulunmamalıyız. “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın- Ana-Babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, sorumluluğu sizlere verilenlere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa-36) İman edenlerin hiçbir şekilde özelliklerinden olmayan kibir ve övünmek unutmayalım ki şeytan ve yandaşlarına ait özelliklerdir. “Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günahkârı sevmez.” (Nisa- 107)
Sizlerin de bildiği gibi hainlik de günah işlemekte bilinçli ve akıl başta iken yapılan davranışlardır. Bu özelliklerden birisini veya her ikisini üzerinde bulunduran kimse veya kimseler bunun böyle olmadığını iddia edemezler. Bundan dolayıdır ki Allah hiçbir hain ve günahkârı sevmez. Allah hiçbir bozguncuyu, yeryüzünü ifsat edeni kan dökeni, yakıp, yıkanı bebek katillerini, ekini ve nesli bozanı da sevmez. “ Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.” (Maide-64)
Etrafımızda olup bitenlere dikkatli bir şekilde ve ciddi olarak bakar isek bu coğrafyanın nasıl ve kimler tarafından fesada verildiği net olarak ortada iken ( İslam’ın bütün düşmanlarını kastediyorum) halen İslam’ın mensuplarının bu şer ittifakına ümit bağlamaları, onlarla stratejik ortak olmalarını nasıl izah edeceğim konusunda zorlanmaktayım!
Allah koymuş olduğu sınırları, hudutları aşan onları ihlal eden kimseleri de sevmez, razı olmaz. “ Ey İman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri kendinize haram etmeyin ve Allah’ın koyduğu sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” (Maide-87) hat ve hudut aynı şeylerdir bunlar bir alanın sınırlarını ve ölçülerini belirlemek veya tespit etmek için kullanılan ifadelerdir. Allah’ın hayat için koyduğu ölçülere karşı duyarlı ve hassas olmak onları aşındırmamak, ihlal etmemek inananların olmazsa olmaz özelliklerindendir. Bundan dolayıdır ki Allah koymuş olduğu hudutları ihlal edenleri de sevmez. Bundan sonra Allah’ın kimleri sevmeyip razı olmadığı Kuran ayetlerinin sure ve numaralarını vererek, Allah’ın kimleri sevip razı olduğu konusuna geçelim. Allah israf edenleri sevmez. En’am- 141) Allah büyüklük taslayanları sevmez( Nahl-23) Allah şımaranları sevmez. ( Kasas-76) Bu ve benzeri ayetlere kardeşlerimiz arzu edip ister iseler ellerindeki Kuran meallerine bakıp daha teferruatlı bilgi edine bilirler.
Peki, Allah’ın sevip razı olduğu kimseler kimlerdir? İster isiniz şimdi de onlardan bahsedelim: Aslında razı olmayıp sevmediği kimselerden bahsederken birazcık olsun sevip razı olduğu kimselerinde özelliklerinden bahsetmiş olduk: Allah iyilik edenleri sever: “Mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.” ( Bakara-195) Allah hangi davranışların iyilik olduğunu yine kitabı mü bininde net olarak açıklamıştır. ( Bakara-177) Hiç kimsenin Allah dışında iyilik ve kötülük belirleme hak ve salahiyeti yoktur. Allah bir şeye iyi dedi ise o şey iyidir kötü dedi ise de o şey kötüdür. Allah çok çok temizlenenleri, tövbe edenleri sever: “Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O bir ezadır rahatsızlıktır. Hay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.”( Bakara-222) Allah sabredenleri sever. Yani Allah’ın dini söz konusu ise İslam’ın düşmanları tarafından kendilerine reva görülen maddi ve manevi bütün işkence ve zorbalıklara vakarla karşı koyup direnirler. “Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber bir çok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.” Al-i İmran-146) Allah’ın razı olup sevdiği kullardan olmak için bizlerinde aynı direnç ve azmi göstermemiz gerekmez mi? Allah güzel davrananları sever: “ Allah’ta onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever. “ (Al-i İmran- 148) Allah tevekkül edenleri sever: “ Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusun da onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, O’na dayanıp güven. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.” ( Al- İmran-159) Allah adil davrananları ve adaletli olanları sever: (Maide-42- Hucurat-9) Son olarak Allah kendi yolunda malı ve canı ile mücadele eden bir birleri ile kenetlenen, saf bağlayarak birleşen müminleri sever ve onlardan razı olur: “ Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever( onlardan razı) olur.”( Saf-3) Ne kadarda acil ve hemen yapmamız gereken bir davranış saf bağlayıp birlikte hareket etmek öyle değil mi? İslam’ın karşısındaki küfür milleti İslam ve Müslümanlar söz konusu olunca aralarındaki ihtilaflara son verip tek millet, tek yumruk olur iken! Allah’ın emri son, elçisinin Allah ondan razı olsun uygulamalı bir sünneti iken bizler halen bir araya gelemiyoruz ve küfre karşı bir ümmet olamıyoruz? Durup düşünmeli değil miyiz? Allah’a emanet olunuz.



