
Sadece İnandım Demek Yetmez Ki !
Bu gün Müslüman aleminin içerisine düştüğü çıkmazların başında gelen olumsuz durumlardan birisi Allah’ın göndermiş olduğu dine karşı alternatif bir dini yaşıyor olmalarıdır. Allah dünya ve ahirette kurtuluşun, yol ve yordamını son göndermiş olduğu mesajı olan Kuran’ı kerim ve onun tebliğ, teb yin ve tatbik edicisi olan son elçisi salat ve selam üzerine olsun açıklamış ve yollarını göstermiştir. Bunun böyle olmasına rağmen kendilerini İslam ve Müslümanlığa nispet edip İslam ile ilgileri sadece isimlerinden ibaret olan bir takım kişiler Kendilerine göre kurtuluş reçetesi öneriyorlar farklı yol ve yöntemlerle İslam’a ait kavramları anlamlandırıyorlar. Toplumun dilinde ve düşüncesin de yanlış yer eden “La ilahe illallah” de ve kurtul. Evet, hakiki anlamda Allah’tan başka ilah yoktur ancak Allah vardır diyen kişi söylediği bu sözün arkasında durur ve tek ilah, tek rab, tek mabut olarak Allah’ı bilir ve onun dışındaki her türlü ilahlık iddiasında bulunan tağutları reddeder böyle yaşayıp böyle ölür ise elbet de kurtulanlardan olması ümit edilir. Fakat bu bahsettiğimiz insanlar Allahtan başka ilah yoktur sözünü söyledikten sonra, ne düşünürsen düşün, nasıl yaşar isen yaşa kim adına kulluk eder isen et, yardımı kimden ister isen iste hatta Allah’ın dışında şefaatçiler edin hiç önemli değil. Nasıl olsa adın Müslüman, memleketin İslam ülkesi deden büyük âlim vatanın da nasıl olsa ezan susmuyor, bayrak inmiyor bunlara göre İslam’ın en önemli şartlarından birisi ezan ve bayraktır. Bunu söyler iken sakın ezan ve bayrağa karşı olduğumuz sonucu çıkarılmasın. Bundan iyisi can sağlığı daha ne belanı mı istiyorsun. Siz İslam ve Müslümanlık deyince ne anlıyorsunuz? Doğrusu ben size şaşıyorum al sana Müslüman bir ülke yaşasana be kardeşim. Durup durur ikin fitne çıkarmanın ve milletin kafasını karıştırmanın ne gereği var? Diyenlerin bu gün Müslüman alemin de seslerinin ve ağırlıklarının fazlaca olduğuna sizler de şahit oluyorsunuzdur. Bunların İslam ve Müslümanlıktan anladıkları atalarından kendilerine intikal eden din anlayışlarıdır. Bunlar atalarının yanış yapabileceklerini veya şeytanın onları alevli ateşe çağırmış olabileceğini hiç akıllarına getirmezler. Böyle bir anlayışın Kuran ve Kuran’ı ahlak edinen bir elçinin anlayıp yaşadığı İslam ile uzaktan yakından ilgi ve alakası yoktur. Bir takım Müslümanlar bizlerin Kuran İslam’ı diye bir kavramı kullanmamızdan pek hoşnut kalmıyorlar bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Evet, üzerine basa basa ifade etmeliyim ki İslam denilince “Allah’ın iki kapak arasında ki göndermiş olduğu son vahiy ve son peygamber (A.S)in o kitaptan anlayıp hayatına pratize etmiş olduğu şeyler anlaşılmalıdır.” Evet bunun dışında bir İslam yoktur olamazda. Allah’ın bütün elçileri dinlerini kendilerini elçilik görevi ile sorumlu tutan makamdan kendilerine verilen kitaplardan öğrenmişlerdir. Onlar din ortaya koyanlar olmayıp kendilerine tebliğ etmekle görevlendirildikleri dine inanmak ve yaşamak üzere elçi seçilen kimselerdir. Bunun böyle olduğunu bakın yüce kitabımız Kuran nasıl açıklıyor. “Ey Muhammed! İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik. Sen kitap nedir, İman nedir önceleri bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dileyeni doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık.” (Şura-52) Evet bizler elçilerin dinlerini öğrendikleri o kitaplardan (son kitap Kuran’dan) dinimizi öğrenmek zorundayız. İster iseniz yazımıza başlık olan konuyu Kuran’dan açıp bakalım ne diyor? “İnsanlar, inandık! Demeleriyle bırakılacaklarını, imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar. Kesinlikle, Allah sözlerinde doğru olanları bilsin, yalancıları bilsin diye biz onlardan öncekileri de imtihan ettik”(Ankebut-2-3) Bu ayatin yorumu ile ilgili olarak: “İman sırf dil ile söylenen bir söz değildir. İman bir takım yükümlülükleri olan bir gerçektir. Kendine özgü ağırlıkları olan bir emanettir. Sabretmeyi gerektiren bir cihattır. Katlanılması zorunlu olan bir çabadır.Bu yüzden insanların “İnandık” demeleri yeterli değildir. Sınavdan geçirilmeden, bu sınav esnasında kararlılıklarını ortaya koymadan bu sınavdan cevherleri arınmış kalpleri berraklaşmış olarak çıkmadın sırf böyle bir iddi ada bulunmakla bırakılmazlar.Tıbkı ateşin altını eriterek, saf altın madeni ile karışımında bulunan diğer değersiz madenleri bir birinden ayırması gibi sınav anlamına alınan fitne kelimesinin sözlük anlamı altını eritilerek saflaştırılmasıdır. Bu açıdan kelimenin kendine özgü bir anlamı, bir çağrışımı ve bir işareti vardır. Aynı şekil de sınavlarda kalpleri şekillendirir. (Seyyid Kutup Fiz ilal’il Kuran cilt sekiz sayfa 138)Günümüz Müslümanının İman anlayışı ile Kuran’ın iman anlayışının ne karar birbirinden farklı olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Allah aşkına söylerimsiniz sadece sözle veya sözde kalan bir anlayış ile ister hak ister ise batıl olsun hiçbir dava başarıya ulaşmaz. Her dava kendisini kakuleden müntesiplerinden gayret, çaba, ter ve can ister davası için ter dökmeyen mücadele etmeyen kimseler gerçek anlamda o davanın adamı değildir. Hristiyan adetince zemherinin çat ayazında papazın Marmara denizine atmış olduğu haçı gözlerini kırpmadan buz gibi suya atlayıp çıkaran gençler ile efendim hava çok soğuk abdest alırsam üşürüm diyen gençleri mukayese etmenizi istiyorum. Hey hat nereden nereye! Atalar boşuna dememişler: “Laf ile peynir gemisi yürümez”Evet, sadece sözde kalan bir desteğin hiçbir önemi yoktur. En yakın akrabalarınızdan başlayarak Kuran’ın iman kelimesine yüklediği anlamdan bahsetmeye başladığınız zaman : “Sadece Allah anıldığı zaman kalpleri daralan Allah ile birlikte bir ikinci ilahtan söz edince de rahatlayan ”İnsan psikolojisi ile hal ve hareketleriyle siz ve sizin anlattıklarınızdan sıkıldıklarına şahit oluyorsunuz. Çünkü sizin anlattığınız iman inandıklarınızdan emin olmayı güvenmeyi, sözünde durmayı ve âlemlerin rabbi ile olan antlaşmanıza bağlı kalmanızı ayrıca sorumsuz başına buyruk heva ve hevesin ilah edinilmediği bir düşünceye sahip olmanızı ve bunları yaşam biçimi haline getirmenizi sizden istemektedir. Diğer bir ifade ile sizin imanınız pahalı ve kıymetli şeylerin ucuza pazarlandığı: “Cennetin mallarınız ve canlarınız karşılığında Allah tarafından satın alındığını ”haber veriyor. Oysa piyasada tedavülde olan iman sürekli Allah’ın affedeceğini hatta cehennemde her kesin günahı kadar cezasını çekip cennete gireceğinden! Bahsediyor sizler ise canlarımız ve mallarımıza talip oluyorsunuz ve işi yokuşa sürmektesiniz. Bakın şunları yapın zaten cennete gireceksiniz: Uykuya dalmadan önce yatağa abdest alıp giriniz, mübarek gün ve gecelerden birin de toptancılık yapıp cenneti kapatırsınız. Zaten cennete Müslümanlar girmeyecekte kimler girecek be kardeşim. Yok, öğle yağma. “Cennet ucuz değil, cehennem ise lüzumsuz değil” Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah ’ha emanet olunuz,



