
Seher Vaktinde Bağışlanma Dilenmek
İslam’ın mensupları İslam’ın ilk ve tek kaynağı olan Kuran’ı kerimden uzaklaşınca İslam’a ait ne kadar güzel hasletler var ise onu da bir bir hayatlarının dışına attılar. Müslümanlar Allah’ın kendileri için göndermiş olduğu yaşam biçimlerini terk ederek insan aklının ürünü olan ve son günlerin adeta kurtarıcı can simidi haline getirilen demokrasi ve diğer yaşam biçimlerini kabul ederek hayatlarının hatasını işlediler ve bu hatalarından her dönmek isteyişlerin dede ne gariptir ki radikal veya aşırı dinci diye tabir ettikleri akımlar ile korkutuluyorlar. Oysa şunu kesin olarak bilmeliyiz ki Allah kendi gönderdiği dine inanıp onu yaşayan ve teslim olanlara Müslüman ismini vermiştir. Bizler bizim adımıza başkaları tarafından uydurulan isimler ile değil Allah’ın verdiği isim ile yetinmeyi bilen Müslümanlarız.
Kuran kendisini kabul edenlere hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşun Ve helakin yollarını öğretmektedir. Ahiretteki kurtuluşumuz veya kaybetmemiz dünyadaki edindiğiniz iyi ve güzel hasletlere bağlıdır. Bizler Kuran’ın bizden istediklerini adeta umursamaz ve ciddiye almaz bir hale getirildik. Konusu insan davranışları olan bu kitabı indiriliş gayesinin dışına çıkartarak Kuran ’ile aramıza engeller koyduk. Onun gerek fert gerek ise toplum bazında geliştirip yaygınlaştırmasını istediği güzel hasletleri maalesef hayatımızın dışına attık.
Mesela Müslümanların güzel hasletlerinden birisi olan selamlaşma konusu: Bu konu ili ilgili bakın rabbimiz olan Allah ne buyuruyor: “ Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin. Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa-86) Evet, sabahları işinize gider iken kaç kişi birbirine selam veriyor veya karşılaşan insanlar selam vermelerinin gerekliliğine inanıyorlar mı? Yüzler asık karşısındaki insanı fark edemeyecek kadar dalgın bir oka darda hayattan bıkmış insanlar! Bizi bu hale herhalde mensubu olduğunu iddia ettiğimiz dinimiz getirmedi. MÜ ‘minin Mİ ‘mümine gülümsemesini ve selam vermesini bunu yapan için sadaka sayan din bu insanları bu hale getirmiş olamaz. Peki, ne oldu da bu hale geldik bunun cevabı da Allah’ın dini İslam’ı ve onun kaynağı Kuran’ı kerimimin tamamını imanın ve İslam’ın şartı olarak anlamadık veya anlatmadılar.
Evet, Kuran insanlarda güzel huy ve davranışların gelişmesi için gerekli olan emir ve yasakları bünyesinde barındırmaktadır. Tıpkı indirildiği Mekke toplumunun insanlarını eğitip terbiye ettiği gibi.
Mesela onlardan bir kısmını ciddi anlamda eğitime tabii tutarak: “Ey örtünüp bürünen Muhammed! Gecenin yarısında, ister isen biraz sonra, ister isen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kuran oku. Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vah yedeceğiz. Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak için daha tesirli. Çükü gündüz seni uzun uzun alıkoyacak işler vardır.” (Müzzemmil -1 ile 7. Ayeteler.) Bizler Allah’ın bu ayetlerini sadece okuyup geçecek miyiz? O zaman Kuran ahlakıyla nasıl ahlaklanacağız? Bizler adeta Allah’ı unuttuk Allah’ta bizleri kendi kendimize unutturdu. Sonrada bu halimizle Müslüman kalabileceğimizi sandık.
Bu konu ile ilgili bir örnek daha vererek konumuzu biraz daha açalım: Önce konu ile ilgili ayetimizi okuyalım: “Onlar ki, “ Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru” diyen sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarf eden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.” ( Al-i İmran-16-17)Bizler Allah’ın gönderdiği kitabın içerisinde yer almayan ve adına da geleneksel İslam denen ayrıca da atalar dan miras kalan dini yaşayarak Allah’ı razı edeceğine inanan zavallı insanlar oluverdik. Allah seher vakti özellikle sabah namazı vurgulayarak kalkın ve bağışlanma dileyin demesine rağmen: Efendim sabah namazına kalkamıyorum veya uykuda kalıyorum uyanınca gün doğduktan sonra kılsam bir mahzuru var mı diyecek kadar İslam’i duyarlıktan yoksun hale geldik. Batılı hayat tarzını benimseyip yaşayarak sonrada Müslüman kalabileceğimizi düşündük. Vahşi ve insanlıktan uzak batı insanından hayat dersleri aldık ve almaya da devam ediyoruz evlerimizdeki yaşam biçimine, kullandığımız eşyalara onlara verdiğimiz önemi ve sadece evlerimizin başköşelerine koymuş olduğumuz televizyon ve programlarına bakarak bile kendimizi ve aile yapımızı gözden geçirmemiz mümkündür. Batının ilmini ve fennini! Alalım derken onların beraberinde gönderdikleri ve İslam’a aykırı hayat tarzlarını da kabul ettik selam un aleyküm yerine günaydın, gece okuyuşu yerine geceleri yayınlanın televizyon programlarını, seher vaki bağışlanma yerine saat on birlere kadar yatıp uyumayı da hayat tarzı olarak aldığımızın diğer bir ifade ile İslam’a ait güzel hasletlerimizi de yok ettiğimizin farkına varamayacak kadarda uyutulduk.
Bizler İslam’ın bir yaşam biçimi ve hayat nizamı olduğunu kabul edip anladığımız gün kurtuluşumuz içinde ilk adımımızı atmış olacağız. Unutmayalım ki değişim ve dönüşüm ilk önce kişinin kendisinden başlamalıdır. Sünnetüllahha uygun olanda budur. Bununla ilgili olarak rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ardında ve önünde insanoğlunu takip edenler vardır; Allah’ın emriyle onu gözetirler. Bir millet kendi nefislerinde olanları değiştirmedikçe Allah o milletin halini değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Allah’tan başka yardımcıda bulunmaz.” (Rad-11) Dedim ya bizler İslam’a ait güzel davranışları ve kavrayışları terk ettik edeli Kuran’a da şaşı bakar olduk zira onun gayet açık ve anlaşılır olan muhkem ayetlerini bırakarak amaçları fitne çıkarmak için onun müteşabihine tabi olan anlayışlara itibar ederek güzel bir hasletimizi de kaybettik. Neleri kaybettiğimizin farkına varıp tekrar bulmak dilek ve ümidiyle. Allah’a emanet olunuz.



