Genel

Suriyelilere karşı banal milliyetçiliğin mideden yükselen çığlıkları

Ergun Yıldırım/Yeni Şafak

2018 yılında GENAR öncülüğünde Suriyeli göçmenlerin Türk halkıyla etkileşimi araştırmasını yaptığımızda, bugünkü gelişmeleri de açıklayacak önemli bulgulara rastlamıştık. İlk sorumuz şuydu: Yaşadığınız bölgede göçmenlerin yaşaması sizin için bir sorun oluşturur mu? Bu soruya %70.6 oranında evet cevabını almıştık. Yine Suriyeli göçmenlerin kendi ülkelerine dönmelerini isteyenlerin oranı da %80.6’ydı. Ancak aynı toplumda, göçmenleri “üzmeme davranışı”nın %80.9 oranında olduğu görülmekteydi. Yine göçmene yardım etmede tereddüt etmeme %74.6, anlayışlı ve yardım sever olma %63.4, insan hakları bağlamında yardım ve sahip çıkma ise %62.2 idi. Bu oranlar bize Suriyeli göçmenler ile Türkiye’nin toplumsal etkileşiminin çoğul boyutlarını anlatıyor. Bir yandan göçmenleri sorun görme oranı oldukça yüksekti. Bunu da yine araştırmada tespit ettiğimiz üç nedenle belirginlik kazanıyordu: “Güvenilir olmama” ( %11.3). “Uyum gösterememe”(%8.7) ve ülke ekonomisini olumsuz etkileme (%8.5).

Araştırmada Suriyeli göçmenlerin zor durumda olma halleri ile empati kurarak onlarla olumlu ilişki kurma davranışları arasında ise oldukça “pozitif iyi niyetlilik” ile karşılaştık. Bu çerçevede “üzmeme” %74.6 ve “yardım etmede tereddüt etmeme” %63.4 idi. Hakikaten bunlar önemli oranlardır. Eğer sadece Suriyelileri sorun görme algısına yoğunlaşarak hareket edersek öte yandan onlara yardım etme ve paylaşma tutumlarını örtmüş oluruz. Bugün yapılanlar da çoğunlukla budur. Suriyeli göçmenlere ilişkin tek yönlü araştırmalar ve tek yönlü algılamalarla beraber kitlesel linç sürüleri oluşmakta.

İyi Parti ve CHP başta olmak üzere çeşitli kesimler, Suriyeli göçmenlerin dramlarını çarpıtarak bir muhalefet aracına dönüştürüyorlar. Bunun için de ciddi bir algı operasyonuna başvuruyorlar. Üç seçeneğe başvuruyorlar: Yaşanılan ekonomik sıkıntılar, istihdam sorunu ve yükselen milliyetçilik dalgası. Milletvekilleri, gazeteciler ve parti başkanları aynı nakaratı tekrarlayarak bu kampanyayı sürdürüyor. Mesela CHP milletvekili Umut Oran, ”3.5 milyon Suriyeli saatli bomba” diyor. Oysa İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı araştırma verilerine göre 2017 yılında Türkiye genelinde adli olayların toplamı 956.306. Bunun Suriyeli göçmenler tarafından işleneni ise 7.157. Sonuçta Suriyeli göçmenlerin suça karışma oranının %1.46 olduğu belirtiliyor.

İyi Partili Sinan Oğan’ın sık sık attığı tivitler, Suriye karşıtı algı operasyonları açısından oldukça dikkat çekici. İşte bunlardan birisi: “Lütfen birisi Türkiye’de üniversite okuyan bir Suriyeli Arap’ın, bir Iraklı Türkmen’den, veya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan Türkü’nden üstünlüğü nedir yazabilir mi? Niye Suriyeli bedava okuyor?” Suriyeli öğrenciler üniversitede bedava okumuyor. Ayda aldığı 1200TL ücretin %80’ini AB karşılıyor. Açıktan bir yalan var burada. İleri sürülen mukayese tarzı da oldukça ilkel. Çünkü ırkçılık yaparak hareket ediyor. Suriyeli Araplar, Türk’ün üstünlüğü ile karşılaştırılıyor. Sayılan bütün gruplar Türk. Bunların üstünlüğü vurgulanıyor ve Suriyeliler de Araplar biçiminde kodlanıyor. Oysa burada mesele Arap ya da Türk değil. Mesele savaştan kaçan, ailesi ve evini kaybeden, canını buraya atan Suriyeliler ile çalışmaya gelenler var.

İki örnekte de iki siyasetçi Suriyelileri suçlu, tehlikeli, ayırımcılıklarla donatılan ve Türklerden üstün tutulan kişiler olarak lanse ediyor. Yapılan zehirli propaganda ile üretilen algı operasyonu sonucunda “banal milliyetçilik”(Avrupalı araştırmacı Bilig’e ait bir kavram) yükseliyor. Banal ırkçılık, en fazla Suriyelileri vuruyor. Yaşanan ekonomik sorunlarla örtüşen Suriyeliler sorunu, halk nezdinde artık ciddi bir tehdit haline geliyor. Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım ile açık oturumda konuşurken açıkça “İstanbul sokakları tehdit altında diyerek” halkta yayılan bu banal ırkçılığı siyasal ranta dönüştürdü.

Türkiye’de yaşanan kutuplaşmadan şikayet edenler, Suriyeli göçmenler üzerinden bunu fütursuzca yapıyorlar. Siyasal rant için ve iktidarı sıkıştırmak için buna başvuruyorlar. Banal ırkçılıkla hareket ediyorlar. Popülizmin en gayri insani olanını yapıyorlar. Öte yandan iktidar ise ensar-muhacir dayanışmasının tarihi ruhuyla, savaştan can havliyle bu topraklara kendini atan insanların yarasını saran bir politika içinde. Bunun için kayıtlar, kategoriler, yerleştirmeler, kamplar, araştırmalar yapıyor. STK’lar yardım ve organizasyonu teşvik ediyor. Bu asil tutumları kalkıp “ekmeğimiz yok iken Suriyelilere ekmek veriliyor” diye bağırmak bir mide çığlığıdır. Buna ses veren banal ırkçılığa da, sürüleşen kalabalıklara da, pragmatist siyasete de Allah akıl ve izan versin!

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı