
Siyer ve megazi kitaplarla Kur’an anlaşılabilir mi?
SORU: Resullah’tan sonra az iken zamanla artan siyer ve megazi kitaplarından faydalanarak Kuran anlaşılabilir mi? Ya da Ayetlerde tam açıklanmayan olayları bu kitaplara müracaat ederek anlamaya çalışmak doğru mudur? Misal “İfk hadisesi” ya da Mürselat 31. Ayetinin izahatı.
CEVAP: Kur’an’ın dışındaki insana ait olan kitapların güvenilirliği insanın güvenilirliği kadardır. Kur’an bir olayı anlatırken asla ayrıntıya girmez. Müslüman’a lazım olan kadarını anlatıp geçer. Kendi tanımıyla “açık ve anlaşılır, kolaylaştırılmış, kavmin diliyle indirilmiş ki anlasınlar diye, öğüt olsun diye kolaylaştırdık öğüt alan yok mudur” gibi ifadelerle anlaşılır olduğu tescillenmiştir. Müslüman Kur’an’ı anlamak için Kur’an’a dönmesi gerekmektedir. Bu nedenle Kur’an’ı Kur’anla anlamaya çalışmak en doğru yöntemdir. İki şeye dikkat etmek gerekmektedir. Birincisi Kur’an’ı olaylara göre değil olayları Kur’an’a göre anlamak. İkincisi ise Kur’an da anlatılanlar ile yetinmek. Yüzünü diğer insanların bu konuda ne dediğine çevirip ayeti buna göre anlamlandırmaya katlığınız zaman, işin içinden çıkılmaz hale geldiğini görürsünüz. Eğer bunlar bize gerekseydi Allah anlatmaktan aciz değildir, destan gibi anlatırdı.
İfk olayı ile ilgili ayetlerde gerekli açıklama yapılarak olayın bir iftira olduğu bildirilmektedir. Bu arada Müslümanlara da bir ders vererek:
“Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da: «Bu, apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?
Onların (iftiracıların) da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler.
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi.
Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Hâlbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.
Onu duyduğunuzda: «Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır» demeli değil miydiniz?
Eğer inanmış insanlarsanız, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakındırıp uyarır.
Ve Allah ayetleri size böyle açıklıyor. Allah, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur 24/12-18)
Görüldüğü gibi son sözü Allah Teâlâ söylüyor: “Allah size ayetleri açıklıyor” bu ders bize yetmeli diyoruz.
Mürselat 31. Ayetinde bahsedilen de ayetin öncesi ve sonrasıyla okunduğu zaman cehennemdeki insanlara azap edilecek ateşin çeşitli hallerinden ve görüntüsünden bahsedilmektedir. Olayın kendisi gayb dünyasına ait olduğu için onun te’vilini / gerçek mahiyetinin nasıllığını açıklayacak kimse yoktur. Manzaranın anlatılan kadarıyla bakıldığında korkunç olduğu anlaşılıyor. Simsiyah bir gölgelik gibi, ama onda gölgede olan serinlik yok. Saray, deve veya hurma kütükleri gibi Kıvılcımları olan bir ateş türü olduğu ifade ediliyor. Bu korkunç manzara insana cehennemdeki azabın şekillerinden biri hakkında bir fikir vermek için anlatıldığını düşünerek gerekli dersi almamız gerekir şeklinde anlıyoruz. Rabbimiz cümlemizi o ateşin azabından korusun!..

