
‘Hakikat’ ile ‘doğru görüş’ arasındaki fark nedir?
Soru : Hakikat nedir? Doğru görüş nedir? ‘Hakikat’ ile ‘doğru görüş’ arasındaki fark nedir? Kur’an ‘hakikat’ midir yoksa ‘doğru görüş’ müdür? Düşünce veya görüşlerde kırmızı çizgiler var mıdır?
Cevap: Hakikat, bir şeyin aslı ve esası, gerçeği, kainat, tabiat ve uluhiyet hakkında bütün mecaz ve teşbihlerden beri ve zahir olan gerçek, “mecaz olmayan” esas karşılığı kullanılan kelime. Allah’ın varlığı ve birliği, insan, hayat ve kainatın yaratılmış olması, dünya ve ahiret hayatı ve bunlarla ilgili Kur’an’ın ortaya koyduğu bilgi ve hükümlerin hepsi hakikattir.
Doğru görüş. Biz bunu “doğru fikir” diye de isimlendirebiliriz ki, bir insanın görüşü herhangi bir konudaki fikri, düşüncesi demektir. Bunun yanlışı da doğrusu da fikir veya düşünce olmakla birlikte eşyanın tabiatına uygun olan fikir doğru fikirdir. Bunu Hak ve hakikate uygun olan görüş doğru görüştür diye de tanımlamak mümkündür. Hakikat bir şeyin aslı esası ise ki öyledir. Bu esasa uygunluk ta o şeyin doğru olduğunu gösterir.
“Hakikat ile doğru görüş arasındaki fark nedir? Hakikat asıl ve mutlak doğru iken doğru görüş ise hakikate uygunluğu, içinde bulunulan durum çerçevesinde şahıslarca belirlenen fürudur. Neticede insandan sadır olan bir şeydir. Bizim doğru olarak gördüğümüz şey, başkalarınca doğru görülmeyebilir. Görüşler tartışılabilir, değişebilir ama hakikat asla değişmez.
Kur‘an hakikat midir veya doğru görüş müdür? Kur‘an tümüyle ‘hakikat’tir. O herhangi bir toplumun veya şahsın görüşlerinden oluşan bir kitap değildir. Yaratıcıdan yaratılmışlara gönderilen bir kitaptır. Onun bilgi, hüküm ve yargıları tartışılmaz doğrulardır. İnsanların kabul ve retleri, isabet ve isabetsizlikleri bu gerçeği değiştirmez. Hakkın tabiatında batıl, doğrunun tabiatın da yanlış bulunmaz. Yanlışlar ona bakan ve istifadeye çalışan insandan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bugün doğru diye bilinen bir görüşün yanlışlığı bir zaman sonra anlaşılabilmektedir. İnsanın doğruları kendi sınırlılığı ile mualleldir. Hak ve hakikat ise, her zaman ve mekanda ayniliğini koruyan mutlak doğrulardır.
Düşüncelerde (görüşlerde) kırmızı çizgiler var mıdır? Düşünce bir okul veya ekol olma özelliğine sahip olmuş ise, elbette kendine has “çizgileri” olacaktır. Bu o düşünceyi diğerlerinden farklı kılan, farkını fark ettiren çizgilerinin varlığı ile farklı bir düşünce olmuştur. Bunlar düşüncenin ana ilkeleridir. Her ilke o düşünce için kırmızı çizgi demektir. Düşünce varlığını ilkelerinin korunmasıyla sürdürür. Bununla ‘fikri’ benimseyen kimselerin birlik ve beraberliğini temin eder. Onları ortak hedef ve inançta birleştirir. Bir fikir mensupları arasında bunu temin edemez ise asla başarılı olamaz, varlığını da koruyamaz. İnsanlık tarihi boyunca farklı ekollerin, İslam’daki farklı mezhep ve anlayışların durumu bunun en açık örneği olarak gözler önündedir