Kaybettiğimiz Bir Değer:Takva Elbisesi
“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik). (Araf-7/26)
“Takva elbisesi”, takva ve elbise (libas) kelimelerinden oluşmuş bir tamlama. Rabbimiz bu tamlamada dilin en etkili ifade yollarından biri olan benzetme sanatını kullanmış, takvayı elbiseye benzeterek insan için daha anlaşılır hale getirmiştir. Biz de önce bu iki kavramı, kavramsal olarak ele alıp inceleyelim.
Takva sözlükte; ‘sakınmak, korunmak, saygıyla korkmak’ anlamlarına gelir. Istılahta ise; dinin emir ve yasaklarına uyma, haram ve günahlardan kaçınma hususunda titizlik gösterme anlamında bir kavramdır. Elbise ise insanın örtünmesi ve süslenmesi için kullandığı giysi demektir. Yani giysinin temel işlevi örtmektir. O halde takva elbisesi, mümin bir şahsiyetin iman ve amellerine zarar verebilecek her türlü kirlilikten uzak durup sakınması ve imanın imkanlarını zırh gibi kuşanıp korunmasıdır. Beden nasıl ki kendini dış faktörlerden elbise ile koruyorsa müminler de kendilerini itikat olarak dış ve iç faktörlere karşı takva elbisesini kuşanarak koruyabilirler. Takva daima duyarlık içinde olmaya gayret etmektir. Takva elbisesi müminleri daima dikkatli ve uyanık olmaya sevk eder. Kulluktaki amaç “Allah’ı razı etmektir.” İşte bunu sağlamanın yolu takva elbisesini kuşanmaktır. Takva elbisesi müminin beşeriyetini örter ve onun toplumda yepyeni bir kişilik kazanmasını sağlar. İnsan istek ve arzuları olan bir varlıktır. Zaafları vardır, görünmek ve bilinmek ister. İşte bu noktada bizi koruyacak şeydir takva elbisesi.
Takva elbisesini kuşanmak öncelikle niyetle başlar, sonra duygu, düşünce, söz ve eylemle devam eder. Niyet takvaya uygun değilse bu, diğer tüm unsurları olumsuz etkiler. Niyeti bozuk olanın duyguları, duyguları bozuk olanın düşünceleri de bozuk olur; bu da direkt söz ve davranışlara yansır. Diyebiliriz ki takva elbisesi, disipline edilmiş niyet, duygu ve düşüncelerin pratik hayatta mümince görünüm kazanmasıdır.
İslam insan için serbestlik alanlarının yanında bir de ona hayat sınavının cilvesi olarak sınırlar belirlemiştir. Müminler hayatlarını bu sınırlar dahilinde yaşadığında , bu hususta samimiyet ve hassasiyet gösterdiğinde takva elbisesi kuşanılmış demektir.
İnsan görünmek, görünür olmak isteyen bir varlıktır. Bu, onun fıtri temayüllerindendir. Eğer onun bu özelliği doğru yönlendirilmezse şeytan ve dostları bunu fırsat bilip kendi emelleri doğrultusunda şekillendireceklerdir. Günümüzde yaşadığımız hayata bir göz attığımızda insanların görünür olabilmek için neler yaptığını gözlemleyebiliriz. İnsanın bu özelliğini bilen Yaratıcı mümin kullarına bir yol ve yön tayin ediyor: Görüneceksen en hayırlı elbise olan ‘takva elbisesi’yle görüneceksin. Çünkü takva elbisesi Allah’ın razı olduğu anlayış ve yaşam biçiminin doğal tezahürüdür.
Takva elbisesinin kuşanılmadığı yerde gösteriş/riya elbisesi varlık gösterir. Gösterişin hakim olduğu yerde takvanın yeri yoktur. Gösterişte dikkate alınan Allah dışındaki bir başkasıdır. Görünür olmayı ve gösterişi önceleyen insan her şeyi ‘bir başkası için’ yapar. ‘El ne der.’ anlayışının hakim olduğu toplumlar ‘gösteriş elbisesi’yle varlık gösterirler. Bu durum o toplumu ve toplumun bireylerini kişiliksizleştirir. Allah adına, O’nun için kuşanılan takva elbisesi kişiyi ve toplumu bir zırh gibi iç ve diş saldırılara karşı korurken gösteriş elbisesi her türlü saldırıya açık hale getirir insanı.
Sınırsız arzu ve isteklere sahip bir varlık olan insan kendisi için belirlenmiş sınırlar içinde yaşarsa insan kalabilir. Davranışlarda sırsızlık insan için söz konusu olamaz. Hem bireysel yaşantımızda hem de toplumsal ilişkilerimizde riayet etmemiz gereken sınırlara uymak öncelikle bizi insanileştirir. İnsan unutabilen bir varlık, Kur’an ise hatırlatan bir Kitap! O, unutan bir varlık olan insana takvayı ve takva elbisesini hatırlatarak iman edenlerin zinde ve uyanık kalmasını sağlıyor. Çünkü insan zaman tünelinden geçerken her an savrulabilir, şeytan ve dostlarının hile ve desiselerine kanabilir.
Takva elbisesi korur. Korunmaksa sığınmakla olur. Saldırılara karşı yapılabilecek en akıllıca iş sığınak aramaktır. Böyle bir durumda gücünden emin olunana sığınmak ister insan. Kul ne kadar mücadele ederse etsin, gücü bir yere kadardır. Gücü sınırlı olanın sınırsız olana sığınması akıllıca bir davranıştır. Dolayısıyla sınırlarının farkında olarak bir mümin mutlak sığınılacak güç olarak Allah’ı bilir. Çünkü takvası bunu gerektirir. “Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”(Araf-7/200)
Kur’an varoluşu itibariyle müminler için bir takva elbisesidir. Hayatı öğreten vahiy insana yol göstererek kul-Allah ilişkisinin rotasını çizer ve kulun Allah’tan nasıl sakınması gerektiğini öğretir. Bu da onun müminler için elbise işlevi gördüğünü ortaya koyar.
Takva elbisesi, hem iç hem de dış dünyamızın Allah’ın belirlediği sınırlara uygun şekillendirilmesidir. İnsanı şeytan ve dostlarından koruyan her türlü koruyucu birer “takva elbisesi”dir. Mesela ibadetler! İbadetler takva elbisesinin en somut göstergeleridir.Allah’la her daim iletişim halinde olmayı ifade eden ibadetler müminlerin takva elbisesini kuşanmasını sağlar.
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.”(Bakara-2/177)
“Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Maide-5/8)
Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilendir. (Tevbe-9/44)
Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, Biz sana rızık veriyoruz. Sonuç da takvanındır. (Taha-20/132)
Takva elbisesini kuşanmak müminlerin karakteristik özelliğidir. İslam davası ancak böyle kişilikler üzerinden kitlelerde yankı bulur. Mealini verdiğimiz ayetlerden öğrendiğimize göre vahiy daha ilk günden itibaren takva elbisesini kuşanmış mümin şahsiyetler inşa ederken, zihinlere ve yüreklere takvayı/eylemleri yalnız Allah için, O’nun adına /sakınarak yapmayı telkin ediyor.
Kur’an okuma ibadeti, bilgi ve bilinci zinde tutan bir takva elbisesidir. Kur’andan beslenerek şekillenen bir hayat toplumda örneklik oluşturur. Bugün en büyük sorunun bu hususta yaşandığı rahatlıkla söylenebilir. Vahiyle şekillenmeyen hayatlar sorunlu kişiliklerin oluşumuna yol açıyor. Bu da İslam’a dair yanlış kanaatlerin oluşmasına sebep oluyor. İslam bugün toplumda özne olamıyorsa bunun en önemli sebebi takvadan uzak bireyci, şekilci, ilmi derinlikten yoksun bir dini örneklik olduğu rahatlıkla söylenebilir. Fıtri olarak biliyoruz ki, pratikte karşılığı olmayan yani örnekliği hayatta temsil edilemeyen inanç ve düşünceler bir etki bırakmaz, dikkatleri çekmez.
Samimiyet temelinde kılınan bir namaz, tutulan bir oruç, verilen bir zekat/sadaka/infak, gidilen bir hac, toplumsal ve ekonomik ilişkilerde adalet vs. müminler için birer kalkandır, takva elbisesidir. Ruhu yaşatılan ibadetler müminler için bireysel ve toplumsal yaşamda birer zırh görevi görür. Takva ile canlılık kazanmış ibadetler kişiyi de toplumu da canlandırır.
Takva elbisesini kuşanmış bir mümin kişiliğin somut yansımaları hem bireysel hayatta hem de toplumsal ilişkilerde kendini gösterir. Allah’ı razı etmeyi hayat felsefesi bilmiş ve takva elbisesini kuşanmış bir mümin hayatının her alanında bilgi, bilinç, güven, samimiyet, dürüstlük, gösterişten uzak bir hayat, ilkelilik, mücadele etme gibi hayati konularda örneklik ortaya koyar. Görünürlüğü ve gösterişi hayat tarzı haline getirmiş bugünün dünyasına söz söyleyebilecek kudrette olanlar sadece ve sadece sözde değil özde takva elbisesini kuşananlar olacaktır. Ayrıca kaybettiğimiz bir değer olarak takva elbisesini yeniden yaşanır kılmanın idrakine varmak ve bir değer olarak toplumsal hayatımızda takvayı görünür kılmak zorunluluğumuzu fark etmeliyiz.