Genel

Rol Model Elçi

Mürüvvet Çalışkan/Ceridei İlmiyye

Çocuklar, anne-baba, öğretmen vd. birçok kişinin etkisinde kalabilmekte, bilinçli veya bilinçsiz onları örnek almakta ve onların tutum ve davranışlarını taklit etmektedirler. Dolayısıyla kişiliğin oluşmasında örnek alınan şahsiyetlerin taklit edilmesi önemli bir yer tutmaktadır.

İşte bu noktada Kur’ân, asıl örnek alınması gereken kişinin Resulullah olduğunun altını çizer. Resulullah’ın Kur’an’la inşa olması; hepimizin teker teker Kur’an’la inşa olabileceği anlamına gelmektedir. Bu sebepten dolayı çocuklarımızı yetiştirirken uygulamamız gereken ilk kural onların anlayacağı şekilde, onlara Kur’an’ı öğretmektir.  Kur’an’la inşa olan Resulullah’ın örnekliği kıyamete kadar bakidir.

Kur’an tüm problemleri çözen, hastalıklı kalplere şifadır. Akıllara istikamet verir.

Kur’ân’da geçen:

“Allah’a yani gönderdiği Kitab’a[1] gönüllü olarak boyun eğin ki iyilik bulasınız.(Al-i İmran/132),

Sizin için, Allah’tan ve ahiret gününden umudu olanlar ve Allah’ı çokça zikredenler (Allah’ın kitabını anlayarak çokça okuyanlar) için Allah’ın Elçisi’nde güzel örnek vardır.(Ahzap/21) ve

O zaman Allah, işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah’a ve Elçisine boyun eğerse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.(Ahzap/71)

Ayetlerden de anlaşılacağı gibi Resulullah, Müslümanlar için örnek bir şahsiyettir. İnanan Müminler için rol modeldir.

Rabbimiz yine Kur’an’ı Kerim’de: “Bilenlerle bilmeyenlerin eşit olmadıklarını bildirir”,[2] ayrıca “her bilenin üstünde bir bilenin varlığını bildiren[3] ayetlerden yola çıkarak Resulullah’ın, neden ashabını sürekli ilme yönlendirip, teşvik ettiğini anlarız.  Ayrıca  “Rabbim ilmimi arttır”[4] diye dua eden Resulullah, faydasız ilimden de Allah’a sığınmıştır.[5]

Resulullah’ın sürekli mü’min erkek ve kadınları ilme yönlendirip teşvik etmesi, onun örnek alınacak en önemli özelliklerindendir. “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.”[6] “İlim tahsil etmek maksadıyla bir yola giden kimseye Allah Teâlâ cennet yollarından açar. Melekler, ilim ve tahsil edene karşı memnuniyetleri ve tevazuları sebebiyle kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde olan her şey, hatta su içindeki balıklar, âlim için Allah’tan rahmet diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlüğü, on dördündeki ayın, görünen diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler Resullerin varisleridir. Resuller ne altın ne de gümüş bırakmışlardır, onlar miras olarak sadece ilmi bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir.”[7]

Seni elçi olarak göndermemiz çağdaşların için ve daha sonrakiler için bir ikramdır. (Enbiya/107)

Şefkat ve merhametiyle övülen âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah “Çocuklarınıza değer verin, güzel ahlâk öğretin ve onlar için Allah’tan bağışlanma dileyin.”[8] Üsame Bin Zeyd Bin Harise’den gelen rivayete göre de: “Rasulullah, beni alır dizine oturturdu, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu, sonra bizi sinesine basarak: “Allah’ım bunlara rahmet ve saadet ihsan buyur. Çünkü ben bunların hayır ve saadetlerini diliyorum.” buyurdu.”[9]

Elçimiz bu tür söz ve davranışlarından hem anne babanın evlada hayır dua etmesinin önemini vurguladığını hem de çocuklara dua ahlakını kazandırmak istediğini anlarız. “Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın.” [10]Ebeveynler, Resulullah’ı örnek alıp çocuklarına lakaplar takıp, asla beddua etmemelidirler. Sözlü veya fiziksel şiddet uygulamamalıdırlar.

Dayak asla çözüm değildir. Özellikle çocuk haksız yere dövüldüğünde, çocukta gelişmesi gereken adalet duygusu zedelenmektedir. Çocuk şiddet gördüğü için de kendi sorunlarını şiddetle çözmesi gerektiğini öğrenmektedir. Bu sebepten dolayı dayak ebeveynler tarafından kesinlikle disiplin metodu olarak kullanılmamalıdır.

Rasulullah şöyle söylediği rivayet edilmektedir: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!”[11]

İbn-i Abbas radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre de: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem yüzü dağlanmış bir eşeğin yanından geçerken şöyle buyurmuştur: “Allah bunu dağlayan kimseye lanet etsin.”[12] Bir hayvana uygulanan şiddete bile Resulullah lanet ediyorsa, çocukları dövmenin ve onları incitmenin ne kadar yanlış ve kötü bir davranış olduğunun altını çizmek gerekir.

“Ensar’dan birinin hurma bahçesini taşlayan Rafi’ b. Amr isimli çocuğu bahçe sahibi yakalayıp Resulullah’ın huzuruna çıkarmıştı. Resulullah çocuğu serbest bıraktırıp; “Yavrucuğum ağaçları niye taşlıyorsun” diye sorar. Rafi: “Açtım Ya Rasulullah, karnımı doyurmak için taşladım” cevabını verince, “-Bir daha ağaçları taşlama yavrum, altına düşenleri al, ye!” buyurmuş, sonra da Rafi’in başını okşayarak, “-Allahım bu yavrunun karnını doyur.” [13]Diye dua ettiği rivayet edilmektedir.

Yine torunları Hasan ile Hüseyin’i öpüp onlara dua ettiğini[14] bir defasında da Üsame b. Zeyd ile torunu Hasan’ı dizlerine oturtup onları bağrına basarak; “Ey Rabbim! Bunlara merhamet et, çünkü bunlara karşı ben de merhametliyim”[15]dediğini de bize kadar uluşan rivayetlerden öğrenmekteyiz.

Rabbimiz emanetlerin ehline verilmesi, konusunda müminleri uyarırken insanlar arasında hükmedildiği zaman adaletle hükmedilmesini emreder[16].  Adalet, bir toplum için vazgeçilmesi mümkün olmayan ve topluma hayat kazandıran bir ilkedir.

Bu konuda Rasulullah’ın örnekliği ve önderliği her zaman her toplum için ihtiyaç duyulacak bir husustur. Ayrıca Rabbimiz adaleti emrettiği gibi zulmün her çeşidinden de uzak durmamızı ayetiyle bildirmektedir.[17] Zalimlerin Allah tarafından sevilmediğini öğreten Resulullah’ın bu konudaki önderliği de bakidir. Ashaptan Cabir’in Resulullah hakkında “zulümden sakınınız, zira zulüm kıyamet gününün aşılmaz karanlıklarındandır” dediği nakledilmektedir.

Rol modellerin gerekliliği bu gün psikolojinin de üzerinde önemle durduğu bir meseledir. Medya araçlarıyla yazılı görsel piyasaya sunulan kahraman, kurtarıcı vazifesi gören rol modellerle yetişen çocuklar ile Kur’an ile inşa olan ve Resulullah’ı örnek alan çocuklar iki farklı neslin oluşmasına sebebiyet vereceklerdir. Ebeveynler orak görevimiz her şeyin normalleştirildiği çağımızda, çocuklara öncelikle salih amelle birlikte ilim tahsil ederek, güzel ahlakla ahlaklanarak kendimiz örnek olmalıyız hem de onları sürekli ilme teşvik etmek zorundayız. Tıpkı Resulullah gibi…

Erkek olsun, kadın olsun, kim inanıp güvenir ve iyi iş yaparsa ona güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de yaptıklarının en güzeline göre veririz.(Nahl/97)

______________________________________________

[1] Resul kelimesine “gönderilen” anlamı verilebilir. Çünkü bir bilgiyi iletmek için gönderilen kişiye resul dendiği gibi onunla gönderilen bilgiye de resul denir. (Müfredat) Bilgi daha önemli olduğundan Allah Teâlâ şöyle demiştir: “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” (Al-i İmran 3/144) Allah’ın son Nebîsi öldüğü için resul kelimesine, yerine göre elçi veya Allah’ın gönderdiği kitap anlamını vermek gerekir.

[2] Bknz. Zümer/9

[3] Bknz. Yusuf/76

[4] Bknz. Taha/114

[5] Tırmizi

[6] Camiü’s-Sağir

[7] Davut

[8] Bihar’ul-Envar

[9] Buhari

[10] Hadis-i Terbiyetî

[11] Buhari, Müslim, Ebu Davud, İmam Ahmed Bin Hanbel

[12] Müslim

[13] İbn. Mace

[14] Tırmızi

[15] Buhari

[16] Bknz. Nisa/58

[17] Bir kötülüğün cezası, onun dengi bir kötülüktür. Kim bağışlar da arayı düzeltirse karşılığını Allah verir. O, yanlış yapanları sevmez.(Şura/40)

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Yazı boyunca (güyâ) hem Resûl-Nebî’nin yâni Peygamber’in güzel örnekliğinden bahsediliyor, hem de yazının dipnotunda: “Resûl kelimesine ‘gönderilen’ anlamı verilebilir. Çünkü bir bilgiyi iletmek için gönderilen kişiye resûl dendiği gibi onunla gönderilen bilgiye de resûl denir. (Müfredat) Allah’ın son Nebîsi öldüğü için resûl kelimesine, yerine göre ‘elçi’ veyâ ‘Allah’ın gönderdiği kitap’ anlamını vermek gerekir” deniyor. Buna sözde delil olarak da sayısı 200’ün üzerinde olan cümle meâllerde olmayan bir çeviri şekline başvurup, Âl-i İmran 132. âyeti: “Allah’a yâni gönderdiği Kitab’a gönüllü olarak boyun eğin ki iyilik bulasınız” diye çeviriliyor. Âyette açıkça; “Allah ve elçisi-resûlü yâni Peygamber” denmesine rağmen, Peygamberi es geçip misyonunu iptâl etmek uğruna, âyette geçen “elçi”nin “Kur’ân” olduğunu söyleniyor. Oysa Allah; “elçi gönderdik” dediği her yerde “insan elçi”den bahsetmektedir. Kur’ân için ise; “Kur’ân, zikir, vahiy” gibi kelimeler kullanıyor. Meselâ aşağıdaki âyette “inzâl ve resûl” kelimeleri birlikte kullanılıyor:

    “Onlara: ‘Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin’ denildiğinde, o münâfıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün” (Nîsâ 61).

    Şimdi sizin çeviri şeklinize göre bu âyeti: “Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin” şeklinde değil de, “vahye ve Kur’ân’a gelin” şeklinde mi anlayacağız?.

    Peygamber düşmanlığının etimolojik altyapısı olan “Resûl-Nebî ayrımı sapkınlığı”nın hatırına yazı boyunca sanki Peygamber’in güzel örnekliğinden bahseder gibi yapıp, aslında; “o öldü gitti, bırakın artık onu da sâdece Kur’ân’ı elçi edinin” demeye getiriliyor. Oysa Kur’ân:

    “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde ‘güzel bir örnek’ vardır” (Ahzâb 21).

    “İbrâhim ve onunla birlikte olanlarda sizin için ‘güzel bir örnek’ vardır” (Mümtehine 4) diyerek kendisine vahiy inen peygamberlerin “insan elçi”liğinden bahseder.

    Sosyâl medyada insanlar artık “resûl” deyince Hz. Muhammed’i değil, Kur’ân’ı anlıyor ve hattâ “târihte Hz. Muhammed diye birinin bizzat yaşamadığını” bile dile getiriyorlar. Çünkü onun resûllüğünü kabûl edemiyorlar ve Mekke müşrikleri gibi “Allah bir insanı mı elçi gönderdi” düşüncesine kapılarak elçiliği de Kur’ân’a veriyorlar. “Resûl Kur’ân’dır” diyerek bunu dile getiriyorlar. Ahzâb 21. âyette dile getirilen ve emredilen “güzel örnekliği” zâten tınlamıyorlar bile.

    İslâm Dîni ve Kur’ân-ı Kerîm, hiç kimsenin babasının malı olmadığı gibi, kişinin istediği gibi oynayacağı bir oyuncak da değildir.

    1. Sayın Harun Görmüş, yazıda geçen 1. Dipnot Kitab’ında yani Elçimizi (sav.) ve tum Müslümanları bağlayan kitabın ilk anlamı Elçi oluşunu Süleymaniye Vakfı güzel bir şekilde anlatmaktadır. Zira Hz. Muhammed’i (sav.) inşa eden ve örneklik vasfına çıkaran Kur’an’da ki ayetlerdir. Yazının tamamı Hz. Muhammed’in (sav.) örnek alınması şeklindedir.
      Süleymaniye Vakfından alınan meal dipnotla beraber verilmiştir.
      “Allah’a yani gönderdiği Kitab’a[1] gönüllü olarak boyun eğin ki iyilik bulasınız.(Al-i İmran/132),

      Yazıyı dipnotla çarpıtmanızı kötü niyetinize bağlıyorum. Çünkü yazımda son derce objektif bir şekilde Resulün (sav) örnekliliğini ve neden Resulü örnek almamız gerektiğini yazmaya çalıştım.
      Kendi ön yargılı düşünceleriniz, benimle alakası olmayan zanlarınız sadece sizi bağlar vesselam.

Mürüvvet Çalışkan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı