Genel

Allah’ın orduları kimden yana?

Faruk Beşer/Yeni Şafak

Geçen yazımızda koronavirüs sebebiyle Allah’ın ordularından söz etmiştik, bunu biraz açalım.

Ordu ne yapar? Düşmana karşı savaşır, onu yenip tehlike olmaktan çıkarır. O halde tarihte müslümanlar hep Allah’ın ordularıyla mı zafer kazandılar?

Önce şunu söyleyelim; insanlar böyle görünmez güçlere daha çok zayıf oldukları zaman sığınma ihtiyacı duyarlar. Çocuk bile karşısındakiyle başa çıkamazsa, babam dersem görürsün gibi bir savunmaya geçer. Manevi kurtarıcılar beklemenin böyle bir yönü de vardır.

İkinci olarak, sıradan Müslümanlar takdise ve kutsamaya meyyaldirler. Büyütmek, ya da büyük görmek istediklerini kerametlerle, hatta ilahi güçlerle donanmış görmek ya da göstermek isterler, yani kutsarlar tekrim ederler. Kutsamanın takdisten ayrı olarak tanrılaştırma demek olduğunu daha önce anlatmıştık. Allah, peygamber ve gayb hakkında bilgisi eksik ya da yanlış olanlar bu kutsamayı çok rahat yapabilirler. Kafalarındaki büyük insan tasavvuru bunu onlara mecbur kılar.

Üçüncü olarak, bizim ordularımızın da savaşlarda böyle manevi güçlerden destek aldıklarına dair nice rivayetler dinlemişizdir. Daha dün Kıbrıs çıkarmasında bile askerimize destek olan manevi güçlerin hikâyelerini dinlemeyenimiz yoktur. Peki, bunların aslı yok mudur? Hem vardır hem yoktur. Vardır, çünkü Kuranıkerim Allah’ın bu görünmez ordularından çokça söz eder. Yoktur, çünkü bu anlatılanların kahir ekseriyeti zandan ibarettir. Ama var olan aslına istinaden, askere ve de millete moral vermek için, uydurma da olsa anlatılır. Buna belki ihtiyaç da vardır.

Dördüncü olarak, Resulüllah’ın bizzat hayatta ve ordusunun başında olduğu zamanlardan itibaren Allah’ın bu görünmez orduları hep Müslümanların görevlerini ve maddi ve manevi hazırlıklarını tam yaptıktan sonra ilave bir destek olarak gelmiştir. Bedir’de böyle olmuştur. Uhut’ta görevlerde aksama olunca başında Resulüllah’ın bulunduğu bir ordu bile, ona rağmen yara almıştır. Huneyn’de, belki maddi hazırlıklar tamamdı ama manen gurura kapılan Müslümanlar bir ara dağılma tehlikesi yaşadılar.

O halde şöyle diyebiliriz: Bizzat Resulüllah’ın, yani beşerin en faziletlisinin komuta ettiği orduya bile ancak maddeten ve manen üstüne düşeni yapmışsa destek geldiğine göre, ondan sonrakilerde bu gerçek çok daha açıktır. Çünkü bu konuda Allah’ın ölçüleri bellidir: ‘Siz Allah’a destek olun ki, O da size destek olsun’, ‘siz beni anın ki, ben de sizi anayım’, ‘siz ahdinize vefa gösterin ki, ben de ahdimi yerine getireyim’ buyurur.

O halde evet, Allah’ın orduları vardır ve gerektiğinde onları imdada gönderir. Bunu Allah Kuranıkerim’de defalarca söyler. Ama O kullarıyla bir sözleşme yapmıştır ve kulları sözleşmeye uyarlarsa O da onlara ilave destek verir. Hikâyeler ve masallar olsa da, tarihte bunun hakikatinin de sayısız örnekleri vardır. Kuranıkerim’de ‘göklerin ve yerin orduları Allah’ındır’ ifadesi birden çok yerde geçer‘Allah’ın orduları’ ifadesi ise en az sekiz yerde geçer. Böcekler, sinekler, arılar, melekler, kuşlar, mikroplar vb hep Allah’ın ordularıdır. Kullarının hak edişine göre O bunlardan birini, ya da bir kaçını görevlendirir. Bazen bir mikropla bile dünyaya meydan okuyanların aczini onlara gösterir. ‘Allah’ın ordularını ancak O bilir’ (Müddesir 31).

‘Vakıa, Allah size pek çok yerde zafer verdi. Huneyn gününde de. Hani o gün çokluğunuzla gurura kapılmıştınız ama bunun size bir faydası olmadı. Bunca genişliğine rağmen dünya size dar geldi ve dönüp kaçtınız. Ardından Allah, peygamberine ve müminlere güven ve ferahlık hali indirdi, görmediğiniz ordular gönderdi, inkâr edenlere de cezalarını verdi. İşte kâfirlerin cezası budur (Tövbe 25-26)

H. 8. Yılda müslümanlar Mekke’yi fethedince kuzey batıdaki Havazinlilerin saldırı hazırlığı yaptıklarını öğrenip onların üzerine yürüdüler. Mekke ile Tâif arasında Huneyn denen bölgede savaş başladı. Müslümanlar kendilerini sayıca üstün ve yenilmez görüyorlardı. Demek ki, bir ara zaferin Allah’tan olduğunu ve Ona tevekkül etmeleri gerektiğini unuttular, kendi sayılarına güvendiler. Ama savaş başlar başlamaz bozgun yaşadılar. Sonra Resulüllah’ın dağılıp gidenleri yüksek sesle çağırması üzerine tekrar toplandılar ve Allah’ın işte o ordularının yardımıyla savaştan yine galip ayrıldılar.

Kuranıkerim’in pek çok yerinde müminlerin üzerlerine düşeni yaptıktan sonra, Allah’a güvenmeleri şartıyla zor anlarında Allah’ın onları kendi ordularıyla desteklediğine dair açık ifadeler vardır. Biz de buna böyle inanırız. Yeter ki üzerimize düşeni yapmış olalım.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir