GenelMektuplara Cevap

“Kadir Gecesi bin ay­dan hayırlıdır” ayetini nasıl yorumluyorsunuz?

Cevap: Bir ayetin hükmü ne kadar özel olursa olsun, Kur’an’ın genel anlamı doğrultusundan ba­ğımsız değerlendirilmemelidir. Zira Kur’an’ın genel olarak ortaya koyduğu anlam esas alınmadan bir ayetin tek başına ifade ettiği anlamı doğru kavramanın mümkün olma­dığı bir gerçektir. Bu gerçekten ha­reketle sözkonusu ayeti nasıl anla­mamız gerektiğini açıklamaya çalı­şacağız.

“Kadir gecesinin bin aydan ha­yırlı” oluşunun ne anlama geldiğini izaha çalışmadan önce, böyle bir gecenin varlığının nasıllığı ve müm­kün olup olmadığı konusunda akla takılan ve cevapsız kalan şu sorula­ra değinmekte yarar var:

Bin aydan daha hayırlı olan bu gecenin vakti neden bildirilmemiş­tir? Şayet bu gecede yapılması ge­reken bir ibadet varsa bütün ibadet­lerin (namaz, oruç, hacc…) zaman­ları belirlenmiştir, bu gecenin de ne zaman olduğunun belirlenmiş ol­ması gerekmez miydi? Bu konuda Kur’an’da neden bir ipucu yok? Bu gece ile ilgili hadislere dayanan ri­vayetlerin hiçbiri bir diğerini tutma­maktadır, kimi rivayetler Ramaza­n’ın birinci günü derken kimi rivayet­ler de Ramazan’ın 17. gecesi, 27. gecesi, son on günün tekli gecele­rinden biri veya Ramazan ayının herhangi bir gününde olduğunu söylemekte­dir. Peygamberin birbirini tutmayan, biri diğerini yalanlayan bir şey söy­lemiş olması asla doğru olamaya­cağına göre hadiste de bu konuda net bir şeyin olmadığı anlaşılmakta­dır.

Öyle ya bu rivayetlerin hangisi­ne doğru diyeceğiz? Peygamberi­mizin aynı konuda birbirini tutma­yan sözler söylemiş olabileceğinin tutarlı hiçbir izahı olamaz. Kaldı ki bu rivayetler Kadir gecesinde bizden istenen şeyin ne olduğuna dair olmayıp, sadece bu gecenin ne zaman olduğuna dair rivayetlerdir. Ayrıca gecenin önemi ile ilgili riva­yetlere bakıldığında çelişki daha da artmaktadır. Konumuzla doğrudan ilgisi olmadığı için sadece bir tane­sine değinmekle yetineceğiz.

Yapı­lan rivayetlere bakılırsa bu gece bü­tün günahlar af olunmaktadır. Bu şu anlama gelmektedir: Bütün bir yıl boyunca birçok haram ve günah iş­lemiş olan, müslüman olmanın ge­reğini yerine getirmeyen ve Allah’ın emirlerini çiğneyen bir kimse, bu gecenin yüzü suyu hürmetine af olacaktır. Böylece bütün bir yıl bo­yunca Allah’ın emirlerine uyan, her türlü haram ve kötülükten uzak du­ran kimse ile aynı düzeye yüksel­miş olacaktır. Böylesi büyük bir haksızlığı Allah’a yakıştırmak nasıl doğru olabilir?

Diğer bir yönden de böyle bir gecede bütün günahlarını bağışlat­ma hakkı kendisine verildiğini düşü­nen kimse, nasıl olsa o gece geldi­ğinde bütün günahlarım af olacak diye Allah’a gereğince kulluk yap­madan uzaklaşmaktadır. Bunun so­nucu olarak da birçok kimse pasivize olduğundan İslam’ı yalnızca belli gün ve gecelerde yaşamakla yetinmektedir. Yani birçok kimse için İslam hayatın ve zamanın tümünü kapsayan ve hükmeden bir inanç olmaktan çıkmış, sadece belli gün ve gecelerde uyulan / yapılan bir din haline dönüştürülmüştür.

Bu durumu bir soru haline dönüştürürsek; İslam, bütün bir hayatı ve bütün bir zamanı kuşatan ve bağlılarından yalnızca belli gün ve gecelerde değil, her zaman Allah’a kulluğu sürdürmelerini, Allah’ın yo­lundan yürümelerini isteyen bir din değil midir? Din sadece belli gün ve gecelerin dini haline dönüştürülürse, bu onu hayattan soyutlamak olmaz mı? Ona sadece sayılı günler­de ve zamanlarda söz hakkı tanımak, aslında onu hayattan uzak­laştırmak isteyen anlayışın amacına hizmet etmek olmaz mı?

Diğer bir sorun da Kadir gece­sinden bir gün önce ölen birisi bü­tün günahlarını da beraberinde gö­türdüğü halde, bir gün sonra ölen ise günahlarından kurtulmuş bir şe­kilde gidecektir. Bu büyük bir hak­sızlık olmaz mı?

Ayrıca Kur’an, kim ne yaptıysa karşılığını görecektir; ne bir eksik ne bir fazla herkese amellerinin karşılığı tam olarak verilecektir, zer­re kadar da olsa herkes yaptıkların­dan hesaba çekilecektir dediği hal­de, nasıl oluyor da bazı gün ve ge­celer insanların işledikleri günahla­rın sıfırlanmasına veya bir günde bin aylık ibadetin sevabını elde et­mesine neden olabilir? Bu Kur’an’ın çok açık bir şekilde reddettiği bir durum değil midir? Bunca gerçeğe rağmen ne var ki Kur’an’ı bir bütün olarak kavramanın gerekliliğini akletmeyen kafalar, Kur’an’a rağmen birçok yanlışın dinimizde yer etme­sine neden olmuşlardır. İşte önemli gün ve gecelere dair yapılan riva­yetler de bu yanlış anlayışın netice­si olarak inancımızda yer etmiş, bid’at ve hurafelerden başka bir şey değildir.

Bu konuda daha çok şey söyle­nebilir. Ancak ne demek istediğimi­zi anlatabildiğimizi umarak, şimdi ayetin ne anlama geldiğini izah et­meye çalışalım.

“Doğrusu Biz Kur’an’ı Kadir ge­cesinde indirmişizdir. Kadir gecesi­nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayır­lıdır. Melekler ve Ruh o gece Rablerinin izniyle her iş için inerler. O gece, şafak sökünceye kadar gü­ven hüküm sürer.”(Kadir Suresi 97/1-5)

Kadir gecesi, Kur’an’ın inmeye başladığı gecedir. Ve bu gece bir tek gecedir, tekrarı da yoktur. Bin aydan hayırlı olması gecenin ken­dinden değil, o gece Kur’an’ın indirilmiş olmasındandır. Yani geceyi kıymetli kılan, bin aydan daha ha­yırlı yapan, Kur’an’ın o gece inmiş olmasıdır. Yoksa gecenin kendi başına bir önemi yoktur; Kur’an’ın ne kadar önemli bir Kitap olduğu­nun vurgulanmasıdır söz konusu olan.

O gecede, gerek meleklerin in­dirilmesi, gerek şafak sökünceye kadar esenliğin olması bizim için müteşabihe girmektedir, dolayısıyla ne anlama geldiği konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak kesin olan birşey varsa o da Kadir gecesinin her yıl tekrar edilen bir gece olmadığıdır. Zira Kur’an’ın indirilmesi tamamlanmıştır.

Asıl üzerinde durulması gere­ken husus ise bu gecenin mü’minlere herhangi bir yükümlülük yükle­mediğidir. Kadir gecesinden dolayı, yapılması gereken Allah’ın emrettiği bir hüküm yoktur. Peygamber efen­dimize mal edilen rivayetler ise yu­karıda da kısmen değindiğimiz gibi tamamen uydurmadır. Şayet bu ge­cede yapılması gereken bir şey olsaydı Rabbimiz muhakkak bunu bil­dirirdi.

Bu gecede insanlığa sunulan rahmet kitabından nasibimizi almak için bir yıl beklemeye gerek yoktur. Şu andan itibaren okuyup istifade etmeye, ahlâk edinmeye yönelmemiz onun kadrini bilmek olacaktır

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir