Kavram

Liderlik Nedir ve Lideri Lider Yapan Özellik Nedir?

Şahsi liderliğin çok çeşitli tanımları yapılmıştır. Liderliğin bağlı olduğu düşünceye, ait olduğu alana ve dünya görüşüne göre çeşitli şekilde tanımlanmaktadır. Bizim tercih ettiğimiz tanım ise şöyledir:

Topluma yarar sağlayan değişimi yönetmek için, sorumluluğu, sezgi, zekâ ve bilgiye dayalı karar ve uygulamalarla taşıyan kişiye lider denir.

Onu lider yapan özellikler ise şöyle sıralanabilir:

Lider, elindeki gücü kullanabilme kapasitesine bağlı olarak, çevresini etkileyen kişidir. Gerektiğinde aldığı zor kararların ve sonuçlarının ardında durmasını bilir.

Lider, insanın başkalarından aldığı bilgilerle bilgili olabildiğini, ancak sadece kendi aklı ile akıllı olabildiğini bilir. Bu nedenle çevresine danışır ancak son kararı hep kendisi verir, şüphesiz tüm sorumluluğu alarak…

Temel yaklaşım olarak, çevresinde bulunan bireyleri hitabet gücü, sahip olduğu bilgi ve vizyonu ile etkileyip, sürükleyen bir yapıya sahiptir. İnsanları dinler ve anlamak için özel çaba sarf eder. Çevresindeki herkesin en iyi yanlarını geliştirmelerine olanak sağlayacak olumlu değişim ve sürekli öğrenme ortamları sağlar.

Sahip olduğu güçlü sosyal değerler sayesinde çevresinde yarattığı “karizma” sahip olduğu örnek kişilik ve tutarlı davranışları, diğer insanlar için etkin bir rol modeli olmasına yol açar. Lider, tolerans sahibidir ancak, hoşgörülü değildir. Tolerans eşitlik ve adalet dağıtımı konusunda, sapmaz bir doğruluk üretir. Saygı ile oluşturulur ve daima herkes için eşit olan ‘sınırları’ vardır. Hoşgörü ise sınırları belli olmayan, kişiye bağlı olarak gelişen ve sevgi temelli bir ilişki biçimidir. ‘Eşitlik’ yoktur.

Kişisel liderlikten başka bir de ‘Fikri Liderlik’ vardır.

Fikri liderlik, fikrin, kişi ve toplumlara varılması gerekli yerleri göstermesidir. Yol gösteren esas unsur insan değil fikirdir. İnsanlar fikre bağlılıkları oranında değer ifade ederler. Kişi ve kurumların saygınlık ve başarısı, onun şaşmaz doğrularına bağlılıkları ile doğru orantılıdır. Bu nedenle Müslümanlar İslam’ı lider edinmeye, bütünüyle kendilerini ona tabi kılmaya yönelmelidirler. Bir kimse ne kadar iyi Müslüman görülürse görülsün Müslümanlar, kişilerin önderliğini İslam’ın önüne geçirmemelidirler. Zira başarı, ancak İslam’ı anlama, yaşama ve hayata geçirme konusunda gösterilecek gayretlerle mümkün olacaktır. Kişi ve kurumlara olan bağlılık, bunların İslam’a olan bağlılıkları kadar olmalıdır. Zira “Halik’a isyanda mahlûka itaatin olmayacağı” malumdur.

Hikmet nedir ve pratiği nasıldır?

Hikmet kelimesi, “ha-ke-me” fiilinden türeyen bir mastardır. H-k-m maddesi, fiil, mastar ve isim olarak Kur’an’da 210 defa, hikmet şekliyle ise 20 yerde geçmektedir. Hikmet; hüküm, hâkimiyet, hükümet, mahkeme, muhakeme, ihkam, hakem gibi kelimelerle aynı köktendir.

Lügatte herhangi bir şeyi ıslah için menetmek, sakındırmak, alıkoymak, zapt etmek, tutmak, emretmek gibi manaları içermektedir. Araplar tarafından bu fiilin mastarı olan hüküm, atın gemine ve atı gemlemeye verilen addır. Bu manasıyla bir güç, tahakküm, karar verme, egemenlik ifade eder. Aynı şekilde bu fiil, insanı yanlıştan, kötüden menetmek manasına da kullanılmıştır. Yargıç veya hükmedene bu özelliğinden dolayı hakem denmiştir. Hakem, hükmeder, lehte veya aleyhte yargılayıp sonuçlandırır.

Bu kelimeler insan için kullanıldığında, kişinin dini ve dünyası için her türlü zararlı düşünce, alışkanlık ve davranışlardan sakınması manasındadır. H-k-m ’den türeyen “hakeme tün” kelimesi yüzün ön kısmı, alnı, başı anlamında, mecazi olarak da şan, şeref ve makam anlamında kullanılmaktadır. Birçok hadiste bu şekliyle kullanılmıştır.

Hakim, âlim ve hikmet sahibi, işleri sağlam yapan doğru görüşe sahip akıllı kimse olup kendisini nefsanî arzulardan alıkoyan filozof kimse diye tanımlanmaktadır.

Ayrıca yargıç, hüküm koyan manalarına da gelir. Eşyayı layık olduğu yere koyan, tecrübelerin olgunlaştırdığı, sanatının inceliklerine ve estetiğine dikkat ederek iş yapan kimseye de hakim denir.

İslam öncesi kaynaklarda, hakim, geçmiş tecrübelerinden genel doğruyu veya davranış düsturunu çıkarma kabiliyeti olan ve dolayısıyla bunlardan yararlanabilen, herhangi bir durumda bir çıkış yolu bulabilen kimseye deniyordu.

Ayrıca bilginin kendisi değil, fakat onu uygulama ve söyleme kabiliyeti insanı hakim yapardı. Yine önemli unsurlardan birisi, konuşmanın uygun olmadığı durumlarda vakur bir sessizlik hikmet olarak tanımlanmıştır.

Özetle hikmet, her şeyi kendisine yakışan biçimde yerine koymaktır ki, bu da işte isabetlilik ve uygunluğu gerektirdiği gibi, her türlü akılsızlıktan, nefsi davranışlardan sakınarak, makul isabetli ve doğru görüşe sahip olmak ve adaleti gerçekleştirmektir. Zira adaletin en makul tanımı da “Bir şeyi ait olduğu yere koymaktır”. Emaneti ehline teslim etmek, hükümde adaleti gerçekleştirmek, görüş düşünce ve kararlarda isabet kaydetmek, eşyanın tabiatına uygun davranmak insandaki hikmetin tezahürleridir.

Liderlik ve hikmetli davranmak arasındaki ilişki nedir?

Yukarıda tanım ve tezahürlerini vermeye çalıştığımız “Hikmetli davranmak” herkesten çok bir toplumun liderliğini yüklenmiş olan kimseye daha çok yakışır.

Adalet güzeldir. Kim yaparsa yapsın bu güzellik asla zayi olmaz. Fakat bir hâkimin adil olmasının daha güzel sonuçlar doğuracağı muhakkaktır. Liderin hikmet ehli olması da daha güzel sonuçları meydana getirecek bir güzelliktir. Kararlarında ki isabetlilik, işleri en uygun şekliyle çözüme götürmesi, fikrin tabiatına uygun davranması, toplumla ilişkilerini aklı selim ile halletmesi onun liderliğini pekiştirir ve karizma sahibi bir lider konumuna yükseltir.

Bu şu anlama gelmemeli, liderin aldığı kararlar herkesi memnun edecek, kimsenin aleyhine olmayacak, lider hiç hata yapmayacak, hiç muhalifi olmayacak, herkes onun kararlarının doğruluğunu bir bakışta anlayacak ve teslim olacak!

Hiçbir zaman ve zeminde kimse için böyle bir şey beklenemez. Allah’ın elçileri için bile toplum böyle bir davranış sergilememiştir. Her düşüncenin muhalifi olduğu gibi, her liderin isteyeni ve istemeyeni de bulunacaktır. İsabet ettiği olduğu gibi yanılgıları da olacaktır. Zaferleri olduğu gibi yenilgileri de olacaktır. Sonuçta hak üzerinde olduğundan ve samimiyetinden emin isek onunla birlikte felaketlerin üzerine yürümeye devam etmeliyiz ki, hakkın galibiyeti gerçekleşmiş olsun.

Lidere itaat nedir? Biat nedir? Bu ikisi arasındaki fark nedir? Ayrıca lideri ilahlaştırmak ile biat arasındaki fark nedir?

İtaat; alınan karara uymak, söz dinlemek, boyun eğmek, amirin meşru olan emirlerini dinleyip ona göre hareket etmektir.

Biat; bir kimseye bağlılığını, itimadını bildirmek, birisinin hakemliğini veya hükümranlığını kabul etmek, el tutarak bağlılığını alenen açıklamak, bağlılığını tazelemek, rey vermektir.

Bu ikisi arasında fazla bir fark olmamakla birlikte itaat gönüllü veya gönülsüz kerhen de olabilirken biatta gönüllülük ve biat edilene inanma ve güven boyutu daha ağır basmaktadır.

Lideri ilahlaştırmak ile biat, yan yana zikredilmeyecek kadar ayrı şeylerdir. Liderini ilahlaştıran veya Allah’tan başkasına bu sıfatı veren kimsenin İslam la alakası kalmaz müşrik olur. Allah Nisa suresi 59. ayetinde “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulü’ne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir”{4/59} buyuruyor.

Bizden olmayanlar ile biatleşme olmaz. Gönüllü olarak itaat etmek de olmaz Ancak anlaşma olur. Eman verme veya eman alma olur. Zoraki boyun eğme olur. Bu nedenle biatleşme ile lideri ilahlaştırma aralarında bir ilişki kurmak mümkün değildir.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı