Genelİz Bırakanlar

Malik El-Şahbaz (1925-1965)

Malcolm X-Malik El-Şahbaz, gerçekten dikkat çekici, ibret verici; hayatın amacı ve insanın fıtratı bağlamında üzerinde çok şey söylenebilecek bir ömrün aşamaları…

Malcolm Little, altı yaşındayken, ırkçı bir örgüt olan Ku Klux Klan tarafından evleri yakılır. Kısa bir süre sonrada babası vahşice katledilir, annesi de akıl hastanesine yatırılır. Zengin bir ailenin yanına yerleştirilen Malcolm, çok zeki bir öğrencidir. Ama okulundaki ırkçı, ayrımcı ve aşağılayıcı ortam dolayısıyla 13 yaşındayken okuldan kovulur. Bir süre sonrada ıslah evine düşer… Boston’da ablasının yanında kalırken serserilere takılan Malcolm; esrar, eroin, marihuana içer, alkol kullanır, kumar oynar. Bu çevre onu Harlem’deki bir suç örgütünün içine sürükler. Gayrimeşru işlerle uğraşırken hapse düşer. Hapishanede bol bol düşünür, okur. ”Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir” sözleri hapishane hayatının güzel bir değerlendirmesidir sanırım. Hapiste, Wallece D.Ford tarafından kurulan Elijah Muhammed (Elijah Peole) tarafından yönetilen ”Nation of İslam”ın (NOI) öğretilerinden etkilenir. NOI, ırkçı bir eğilime sahip, İslam ismini kullanan, ama İslam dininin iyi bilinmediği bir örgüttür. Örgüt içinde kısa sürede yükselen ve Malcolm X olarak tanınan biri olarak Harlem ana mabedinin imamı olarak görevlendirilir (1954). Malcolm X; karizması, enerjisi, adanmışlığı ve kişiliğiyle birçoklarını etkilemiştir. Aynı zaman diliminde etkili olan Martin Luther King’i zenci enstitüleri kurup siyahları beyaz topluma entegre etmeye çalıştığı için sert bir şekilde eleştirir…

Artık örgüt içinde kıskanılan, tehdit olarak görülen bir yer edinmişken, gerek cemaat içindeki yolsuzlukları ve gerekse de Elijah Muhammed’in cemaatten kadınlarla gayri ahlaki ilişkilerini fark ettiğinde sessiz kalmaz; tavır koyar. Cemaat tarafından çeşitli usullerle susturulmaya çalışılır. Malcolm X, 1964 yılında ötgütten ayrılır ve kendi cemaatini kurar. Aynı yıl hacca gitmeye karar verir. Ortadoğu ve Afrika da bazı temaslar yapmasına da vesile olan bu hayırlı karar, onun, İslam anlayışının netleşmesine neden olur. Sahih İslam gerçekliğine ulaşma yolunda çok önemli bir adım atar ve Müslüman kimliğini temsil eden Malik El-Şahbaz ismin alır. Artık bir İslam davetçisidir Malik El-Şahbaz… ABD ye döndüğünde kendisinin köklü bir değişime uğradığını söyleyen birine; ”Daha önce Elijah Muhammed adına konuşuyordum ve söylediklerimin tümü Elijah Muhammed’in bize öğrettikleriydi. Şu anda düşündüklerimi, gördüklerimi, analiz ettiklerimi ve okuduklarımdan çıkardığım sonuçları konuşuyorum” cevabını verir.

Ulaştığı İslâmi bilinç düzeyi hem ayrıldığı hareketi, hem de ABD derin yapısını rahatsız eder. O bunlara aldırmadan çok daha büyük heyecanla çalışmalarına devam ederken 1965 yılında uğradığı bir suikast ile şehit edilir. ”Sen ALLAH’la beraber olunca, O, daima varlığının işaretlerini sana hissettirir.” diyen Malik El-Şahbaz; iman nedir?, İslam nedir? bilmez iken fıtratının gereğine uyarak doğru arayışına çıkar ve sorgulayıcı yaklaşımıyla ibret verici bir ömrü geride bırakır. RABBİMİZİN farkında olunsun veya olunmasın tüm insanlara ikram ettiği doğrunun işaret taşlarını görmeye, anlamaya çalışıp gereğini yapan müstesna bir şahsiyet olarak zamanına tanıklık eder… Daha doğru bir ifadeyle hayata geliş amacının bilincinde olan ve fıtratı bozulmamış her kulun yapması gerekeni yapar; arar, kulak verir, öğrenir, sorgular ve elde ettiklerinin bir adım daha ötesine geçmek için gayret eder. Yani ömrünün son anına kadar hep doğruların peşinde koşar ve inancını hayatına yansıtır.

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir