
Pazar Sohbetleri
İktibas Çizgisi Kayseri Temsilciliğince gerçekleştirilen “Pazar Sohbetleri” programının bu haftaki konuğu Avukat Murat Çolak idi.
“Müslüman-Modern Hukuk İlişkisi” konu başlığıyla yaptığı sunumda “Hukuk”, “Hak”, “Adalet” kavramlarına değinen konuşmacı, “Hukuk” denilen sosyal düzen kurallarının aslında sosyal hayatın doğal mecrasında, içinde aktığı toplumun ve zamanın ihtiyaçlarına göre kendiliğinden oluştuğunu, bu yönüyle hukukun interaktif ve canlı bir tarafının bulunduğunu, bu sebeple zamana ve toplumlara göre değişebildiğini ifade ederek, “Kanun” ve “Hukuk” ayrıma dikkat çekmek suretiyle, kanuna uygun olan bir uygulamanın/eylemin/işlemin hukuka veya hakkın özüne uygun olmayabileceğinden bahsetti.
Konuşmacı, hukukun kişiler arasındaki toplumsal ilişkileri düzenlemek amacıyla devlet tarafından kullanılan yetkiye dayanarak ihdas edilen, uyulması zorunlu kurallar bütünü olduğunu belirttikten sonra, “Modern Hukuk” ile İslam dini özelinde “Şer’i Hukuk” ayrımına dikkat çekerek, bu iki sistem arasındaki temel farklılıklardan söz etti.
Esasen “Modern Hukuk” olarak bildiğimiz hukukun Roma hukukuna dayandığını ifade eden konuşmacı, Roma hukukunun dahi bu seküler yaklaşımına rağmen çoğu zaman toplumsal kodlara ve insan fıtratına uygun normlar ihdas ettiğinden bahsederek bugünkü hukuk normlarının temelinde ahlak kuralları, adet, örf kuralları kadar din kurallarının da etkisi olduğunu, sırf bu sebeplerle hangi hukuk sistemi olursa olsun akla, vicdana ve fıtrat uygun olmayan bir hukuk anlayışının toplumda uzun vadede asla kabul görmediğini/görmeyeceğini sözlerine ekledi.
Konuşmasının devamında “Modern Hukuk” alanında sıkça gündeme getirilen “İdeal (Doğal) Hukuk Doktrini” yaklaşımının esasen “Fıtrat Hukuku” diye niteleyebileceğimiz bir arayış içerisinde olduğunu anlatan konuşmacı, ontolojik olarak insanın varlığıyla kaim bir hukuk anlayışına olan ihtiyacı dile getirdi.
“Modern Hukuk” kavramı altında günün gereklerine göre yeni hukuk sistemleri ve alanları doğduğunu, bunlardan en belirginlerinin “Avrupa Birliği Hukuk Sistemi”, “Uluslararası Hukuk”, “Bilişim Hukuku”, Fikri ve Sinai Mülkiyet Hukuku” olduğunu detaylarıyla izah etti.
Modern hukuk anlayışının dışladığı “Din” kavramının hayatın hiçbir alanına kayıtsız kalmadığını örnekleriyle anlatan konuşmacı, İslam dini özelinde bu ihtiyacın “Fıkıh” yoluyla giderildiğinden bahsetti.
Bir hukukçu olarak kendisinin “Fıtrat Hukuku” diye tanımladığı hususun aslında “Din” ve “İman” kavramlarıyla doğrudan alakası olmadığının altını çizen konuşmacı, bu alandaki ihtiyacın Yaratıcı’nın insanın fıtratına doğuştan nakşettiği adalet duygusunun bir tezahürü olduğunu bilmemiz gerektiğine değinerek, hukukun asıl alanının “hak” ve “adalet” kavramları olduğunu ifade etti. Örnekleriyle birlikte “Adalet” kavramı üzerinde durarak, “Adalet” kavramının eşyayı ait olduğu yere koymak olarak anlaşılması gerektiğinden, hilkatin de vahyin de mesnedinin “Adalet” kavramı olduğundan bahsettikten sonra, “Adalet” kavramının iman ve inançla alakalı bir mesele olmadığına ilişkin tezini, Peygamberimizin “İman nedir kitap nedir bilmediği” bir dönem de “Muhteşem bir ahlak üzerine olduğu” hakikatleri ve “Emin” sıfatıyla, yaşadığı toplumda kabul gördüğü rivayetlerine dayandırarak izah etmeye çalıştı.
Ülkelerin, kaleler ve silahlardan ziyade adaletle korunması gerektiğine dikkat çeken konuşmacı hayatın olağan akışından derlediği mesleki tecrübesine dayalı somut olaylarla Müslüman’ın modern ve mer’i hukuk karşısındaki durumunun ve tutumunun nasıl olması gerektiğine dair bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaşarak sunumunu bitirdi.