Genel

Şeytani Aklın Parametreleri

Cahit Karaalp-mirathaber

Şeytanı konuşmaktan ziyade artık şeytani aklı konuşmalıyız bence… Şeytani akıl şeytandan daha büyük bir olgudur… Yüzyılların şeytani tecrübesinin oluşturduğu bu aklın parametrelerinin ne olduğunu konuşmak zannımca şeytani birçok tuzağı bertaraf edecektir… Zira iyiliğin ve iyilerin insan tecrübesi olduğu kadar kötülerin ve kötülüğün de insan tecrübesi söz konusudur… İşte bu tecrübeye şeytani akıl deriz… Bence artık bir şeytandan daha çok kollektif şeytani gücü konuşmalıyız… Bugün insanlık, güçlerini birleştiren şeytani güçlerin karşısında zayıf durumda…

İnsanı kötülük masasına yatırıp analiz eden ve hilelerini bu tahliller üzerine tesis eden bu aklın parametrelerini doğru okumak şeytani hileleri zayıf kılacaktır… Şeytani güçlerin parametrelerini belirleyebilmek için şeytanı, batılı doğru tanımak, doğru tanımlamak gerekir… Şeytani akıl, insanın geleceğini karartmayı hedefleyen, insanın hezimeti üzerine kurulan, kötülükten beslenen, zaafları kullanan, fıtri melekelerin tersine seyreden, yanlış kodlarla bilgi üreten akıldır…

Şeytani Aklın Parametlereleri/Değişkenleri nelerdir:

1-İlahi iradeyi tanımamak, ilahi iradeye başkaldırmak, heva ve heveslerin gölgesinde yaşamak. Şeytani güçler arzularına uymayan, heveslerini gerçekleştirmeyen, doğrularını tasdik etmeyen ilahi buyruğu tanımaz ve bu buyrukları yanlışlamak için çalışırlar. İblisin elinden egemenliği alındığında, cinler değil de Âdem yeryüzüne egemen seçildiğinde bunu kabullenmedi, emre isyan etti ve tabiri caizse ilahi iradenin yanlış tecelli ettiğini göstermek için insanın aleyhinde oldu. Aslında şeytani güçler ilahi iradenin karşısına heva ve heveslerini dikerler, amaçları kendi egemenliklerini kaybetmemek… Aslında yeryüzünde tüm sorunların temel kaynağı bu şeytani parametre değil mi?

2-İnsanı zaaflarından vurmak. Şeytani güçler önce avlayacakları kişilerin zaaflarını tespit ederler. Zira insanın en zayıf noktası zaaflarıdır. Onun için şeytani güçler egemen olmak, egemen kalmak için dünya liderlerinin, öncülerin, önde gelenlerin, zenginlerin, kariyer sahiplerinin, makam sahiplerinin, kullanacakları her kesimin zaaflarını belirlerler. İnsanı zayıf yerinden vurmak en önemli şeytani parametredir. Tüm istikbari güçler ülkelerin, milletlerin zaaflarını tespit edebilmek için tüm imkanlarını istihabaratın emrine verirler… Şeytan da Adem’i zaaflarından vurmamış mıydı, melek olmak ve sonsuz yaşamak arzusunu kullanıp yasak ağaçtan yedirmedi mi? Şeytani güçlere karşı zayıf düşmek istemeyen zaaflarının farkına varsın. Kur’an’ın tabiri ile şeytanın zaaflarından vuramadığı tek kimse kişilik kalesini sapasağlam kılmış, zaaflarını kapatmış Muhsin insandır…

3-Dini ve milli duyguları istismar etmek. Şeytani güçlerin en belirgin vasıfları insanları dini ve milli duygularından vurmaktır. Şeytan Adem’i dini duyguları ile vurdu, Allah’ın adını kullandı, Firavun halkı Musa aleyhinde kışkırtırken sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor dedi. Şeytanın Allah’la aldatması dini duyguları kullanacağı anlamına gelir. Şeytani güçler bir toplumda hangi hassasiyet ön planda ise onu kullanırlar. Dindar bir toplumu dinle, milliyetçi bir toplumu milli duygularla vururlar. Halbuki onların amacı kendi egemenliklerini tesis etmek, din elden gidiyor, vatan elden gidiyor edebiyatı sadece bir kamuflaj…

4-Doğru yerde durmak. Şeytani güçler önce konumlarını belirler, iyi bir yerde durur, kendilerini sağlama alırlar. Zira yanlış yerde duranın başarılı olamayacağı aşikar. Onun için Kur’an şeytanın üzerinde bulunduğu yerin sırat-ı müstakim olduğunu söyler. Şeytanın doğru yol üzerinde olması, doğruda olduğu anlamına gelmez, doğruyu kullandığını gösterir…Aslında bu Kur’an’i ifade şeytani güçleri uzakta aramayın, yanlış mevzilerde saklandıklarını sanmayın… Onlar doğruda, doğru yerlerde pusudalar. Onun için şeytanları hep dışarda değil içerde arayın… Bu şeytanlar kimi zaman dindar, dinci, ümmetçi, kimi zaman da milliyetçi, ulusalcı, vatanperver görünür… Nasıl tanıyacağız bu sinsileri derseniz doğruyu iyi tanıyarak derim… Doğruyu doğru bir şekilde tanımayan asla doğrulamaz… Dini ve milli duyguları kullananlar insanların yanlış din ve milli algısından beslenmektedirler…

5-Samimi Yaklaşmak. Şeytan Adem’i saptırdığında ona çok samimi yaklaşmıştı. Ben sana karşı çok samimiyim demişti… Yusuf’un kardeşleri de samimiyet gösterisi yapmışlardı sonra kardeşlerini kuyuya atmışlardı. Kiminle samimiyet kurduğunuza bakın… Samimiyetin getirisi kimi zaman körlüktür, samimi olduğunuzdan ihanet beklemezsiniz… Ama bu Kur’an’i yaklaşım insana “samimiyetten vurulma”, “en samimi olduğun kişiye dahi gözlerin kapalı olma” mesajı verir. Neden mi? İnsan yanlış yapabilir, bir gün zaaflarına yenik düşebilir, yanılabilir. Kayıtsız şartsız teslimiyet sadece Allah’a yapılır… Bu yazıdan samimi olduğunuzdan şüphe edin anlamı çıkarmayın sakın. Her samimiyet iddiasıyla gelene aldanmayın mesajını algılayın…

6-Güçle aldatmak. Şeytani güçler güç gösterisi yapar, güç vadeder, kişiye yalancı bir özgüven aşılar. Şeytan saptırmak istediği herkese arkandayım, yanındayım, çekinme, yap, güçlüsün vs. yalancı gazla onu sahaya sürer sonra da yanlışın ortasında onu bırakır… Şeytani güçlerin en önemli parametrelerinden biri “güç gösterisidir, güç zehirlemesidir…” Hâlbuki haktan ayrılan her güç zayıflıktır, güce güç veren haktır… Şeytan Allah’tan aldığı gücü kullandığını söyler. Senden aldığım güçle kullarını saptıracağım der. Şeytani güçlerin en belirgin özelliği güç kontrolünü sağlamaktır, onun için güce yatırım yaparlar…

7-Batılı, yanlışı, günahı cazip göstermek. Şeytani güçler zehiri bal kabında sunarlar, yanlışı doğrunun içine sıkıştırırlar, hakkı batıla bularlar. Hedefleri farklı, gösterdikleri hedefler ise daha farklıdır. Günahı süsler, yanlışa kılıf uydururlar. Cazibelerle cezbederler… İnsanların hevalarına hitap ederler… İnsanı hevasına köle yaparlar… Aslında arzularına köle olan bir insanın kendilerine de köle olacağını çok iyi bilirler… Zira insanı köleleştirme yolunun onu hakka ve hakikate karşı körleştirmeden geçtiğini çok iyi tespit etmişlerdir.

 8-Sinsi yaklaşımda bulunmak. Şeytani güçler göründükleri gibi değillerdir. Sinsi bir duruşları vardır. Her an pusudadırlar. Senin her tarafına pusu atmışlar, seni pusularla sarmalamışlar ama farkında değilsin… Çünkü sen sinsi değilsin… Kur’an’ın son suresi olan Nas suresi bizleri sinsilere, sinsi duruş içinde olan şeytani güçlere karşı uyarır…

9-Organize hareket etmek. Şeytani güçler organize hareket ederler. Birlikten kuvvetin doğduğunu çok iyi bilirler. Güçleri birleştirmenin önemini, organize olmanın avantajını değerlendirirler… Onun için sizi bölerler, kendileri birleşirler… Sizi parçalara ayırırlar kendileri parçalarını birleştirirler… Hep öyle olmadı mı? Onun için şeytanın yaya ve atlıları ile akın ettiğini söyler Kur’an. Tek başına değil tüm güçleri ile üzerinize gelir, organize hareket eder, sizi fert fert avlar mesajını verir ayetler…

10-Her yolu denemek, tüm şansları zorlamak, önden, arkadan, sağdan, soldan yaklaşmak. Şeytani güçler sizi her yönden kuşatır, sizi geçmişinizden esir almazsa gelecek arzularınızı kullanarak sizleri avuçları arasına alırlar. Sizi iyi niyetinizle elde etmezlerse kötü niyetlerinizi, kötü niyetlilerinizi kullanırlar. Siz elde etmek, saptırmak, amaçları yolunda kullanmak için her gedikten akın ederler. Onun için kendinizi sağlama alın, kale gibi kendinizi koruyun…

Bu parametreler aslında Kur’an’da belirtilen “şeytanın adımlarının” ifadesidir, tefsiridir… Unutmayın! Kur’an, bizlerden şeytanın adımlarına uymamamızı ister.

Daha Fazla

İktibas Çizgisi

İktibas Çizgisi Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı