
Şikâyet değil (!) Hiç yakışıyor mu? ( Düşün İslam’ın yakasından)
Kişilik enflasyonunun bu kadar bol olduğu bir zaman dilimi geçmişte yaşanmış olabilir mi? Belki de. Neden olmasın ki?
Hz. Adem’den beri geldiğimizde, bu ve benzer erozyonların olduğuna Kuran’ın şahadeti ile tanık oluyoruz.
Bu gün kendilerine Müslüman’ım diyenler de geçmişte Müslüman olduklarını söylemekte değiller miydi?.
Evet, öyle oldukları halde İslam ismi onları temsil etmez olmuş gibi isimlerini de değiştirerek (Yahudi ve Hıristiyan) demişlerdi.
Acaba bu gün de isimlerinin önüne veya sonuna ek yaparak bu değişikliği günümüze taşıyor oluşlarına mı şahitlik ediyoruz.
Öyle ya!
Deist, Kemalist, Demokrat, laik, tarihselci vs. gibi isimler, İslam, Müslim olmaya yetmiyor mu? Diye düşünmeden edemiyoruz. Sanki bunlar biraz masum da kalıyor.
Nasıl mı?
Arsız, hırsız, hak yiyici, yalancı kalpazan, gerici yobaz, çağın dışında kalmış, torpilci, abdestli stokçu kapitalist, egoist, pragmatist, sünepe, başkasının malında gözü olan, esareti hürriyet zannedecek kadar cahil, şirk ve küfrü tevhide tercih edecek zihni yapıda olan, kimlik zafiyetleri o kadar çeşitlenmiş ki, evirip çevirip okudukça yeni kişiliksizlikler ortaya çıkıyor.
Bütün bu olumsuz sıfatlara rağmen bir insan veya insan toplumu nasıl kendisini halen Müslüman sayabiliyor(!)?
Olabilmesi mümkün değilken.
Dilimiz varmıyor söylemeye ama gelin zararın neresinden dönerseniz kardır, misalinde olduğu gibi temsil kabiliyetiniz sıfırlanmışken, biz artık İslam, Müslim değiliz deyiverin de düşün İslam’ın yakasından.
Hiç olmazsa İslam’ın yüz karası olmaktan onun gerçek bağlılarını zor durumda bırakmaktan kurtulurken hem onları hem de kendinizi kurtarırsınız.
İslam/ Müslim olmadığınızın farkında lığına ulaştığınızda belki ciddi bir dönüş söz konusu olabilir. Az bir şey değil. Bu avantajı kullanmaktan imtina etmeyin.
( Düşün İslam’ın yakasından)
Gelişi güzel söylenecek bir söz değil İslam / Müslim olmak. Bir bilinçtir, O. Bu bilince bağlı olarak, nerede durup durmayacağımızı, neleri yapıp yapmayacağımızı, iman ve amel denklemimizi, tevhidin yanında ve Şirk ile küfrün karşısında olacağımızı bilmek ile bilincin bizden sonrasına bir ültimatom (kesin uyarı)olduğunu yürekten iman ile deklare etmektir.
Değilse, yapmıyor yapamıyor mazeretlerin ardına saklanıyorsa kişi ve toplum, düşmeli İslam’ın yakasından.
“Yüzümüzü kızartıyorsunuz.
İnsanların Allah’ın dinini ötelemesine sebep oluyorsunuz. İnsanın hayatın kâinatın yaratıcısının gönderdiği vahiylerin yetersizliğini düşündürüyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bunun bilincinde olmalısınız.
Ne zamanki; Vahiy’le hallice olursanız. O bilince ulaşırsınız.
Değil ise; ( Düşün İslam’ın yakasından)
Öyle şeyler düşündürüyorsunuz ki; Acaba bu fiilleri yaptıkları halde bunlar nasıl Müslüman olabiliyor/ olabilir? Dedirtiyorsunuz. Yapmayın etmeyin. Canının teninizde aklınız başınızda iken dönün. Yarın çok geç olabilir. Hesabı veremeyenlerden olmanın ne demek olduğunu azcık düşünün.
“Allah’ın dini kolay.
Lakin bu kadar ucuz bir dini Allah göndermiş de değil. Sahi siz( bu toplum) kimin dininin dindarı ki; her şey mubah(!) Her şey helal(!) Dininize İmanınıza hiç bir düşünceniz ve amelleriniz zarar vermiyorken.!!
Kuran da olanlara hiç benzemiyorsunuz. O halde Ya Müslüman değilsiniz ya da önemsemiyorsunuz. Bu kadar ucuz bir dinin dindarı olmamak lazım.
Müslüman olmayışınıza diyecek bir sözümüz olmasa da, Allah’ın dinini kirletmenize diyecek çok şeyimiz olduğunu bilmelisiniz.
O halde bu çelişik hayat algısından tez zamanda değişime dönüşüme gitmeliyiz. Yok, yapmıyor, yapmak istemiyorsanız /istemiyorlarsa, onların Müslüman olmadıklarını açık bir lisanla duyurmak durumundayız, kimse kusura kalmasın.
Bütün bunlara rağmen halen direniyorsanız ; ( Düşün İslam’ın yakasından).
Bakın bu ameller var ya, tümü ile şeytanın sevdiklerinden oluşuyor. Baş düşmanınızı sevindirmekten vaz geçmeyecek misiniz?
Hem onu üzecek hem de; Allah’ı razı edecek düşünce ve davranışlara ulaşmak zorunda değil miyiz.
Bütün bunlara rağmen İslam vahyi bu topluma ve toplumsal değerleri önemseyip yaşayan savunanlara Mümin ve Müslim(Müslüman) demiyor. Ne diyor. Münafık. O halde durumunuzu düzeltmiyor ve direniyorsanız; ( Düşün İslam’ın yakasından).
Ne acı ki;
İslam hayatı şekillendirmediği için, hayatı şeytani düşünce ve düzenler dizayn ettiği günden beri bu toplum yavaş yavaş değişti. Değiştikleri kültürle hem hal oldukça memnuniyetleri de arttı, bu hal onlara benzemenin en bariz özelliği oldu. Kimdi onlar?
İslam dan gayrı her şey.
Savaşı kaybettik.. Artık düşmanın düşündüğü gibi düşünüyorken,onun yaşadığı gibi yaşıyor olmaktan şikayetimiz yok..
Başımızda eli abdestli,! Dili kuranlı bir Şirk işletmecisi de olunca, kendimizi Asrısaadette yaşıyor sanır hale geldik(!)
Yarın cihan hâkimiyeti de olursa, Kim tutar Laik müşrik düzeni? Hem de şirkin Müslüman olduğunu iddia edenlerce ihya edilmesi ile dünyaya örnek(!)
Bizim toplumumuz tercihini bilinç düzeyinde yapmış değil. Kör mukallitler ordusuyuz. İslam zannedilen şeyler tümüne yakını coğrafik, folklorik. Babadan oğla geçen saltanat gibi eleştirilmez, sorulmaz sorgulanmaz. Bu aldanışı, adanışa çevirmenin ilk adımı; ( Düşün İslam’ın yakasından) Sözünü sloganlaştırmaktan geçmektedir.
Ve nebevi şikâyet “Kavmim kuranı terk edilebilir bir kitap gördü. Umursamadı. Kıymetini bilmedi. O kitabın önünde kitap dağları yığdı ki; Vahye kimse gitmesin. Şeytan (lanetullah) Vazifesini bihakkın yerine getirirken, elimizden aldığı kitaptan sorulmayacakmışız gibi yaşamaya başladık.
İslam olmak (Müslim) olmak, Kimsenin keyfi ile oluşturulabilecek bir şey değildir. O teslim olunacak şeyleri de bizatihi bünyesinde bulundurur.
Tümü ile kuralları kitabın muhtevasında havidir, Kitaptan haberi olmayan insanımız, Allah’ın dini ile ilgili bir konuda ahkâm kesmesi var ya! Evlere şenlik. En iyisi;
( Düşün İslam’ın yakasından)
Olmaması gerektiği halde bu günün insanında bulunan olumsuzlukları saymaya kalkışsak bayağı söz uzayacak gibi. Onu da bir başka yazıda işlemek ümidi ile Vesselam.