Akraba Evlilikleri
Bilindiği gibi geniş bir etnik yelpazeye sahip olan ülkemizde, insanların birbiriyle karışması/kaynaşması ve olası ideolojik kutuplaşmaların önüne geçmek adına farklı ırk ve kültürlerden bireylerin evlilikleri son derece müstesna bir öneme sahiptir. Bu şekilde gerçekleştirilecek evliliklerin toplumu bölmek adına gerçekleştirilen türlü entrikaların da panzehiri olduğunu belirtmek gerekiyor. Fakat her ne kadar son dönemlerde farklı kültürlerden gençlerin evlenme oranı artsa da genel olarak ailelerin kızını/oğlunu farklı etnik kökene sahip birisiyle evlendirme taraftarı olmadığını görüyoruz. Ataerkil toplum yapımız sebebiyle evlilik çağında olan kızların kendi kültürü ve etnik kökeninden olmayan birisiyle hayatını birleştirmek istemesinin ekseriyetle ailelerce kabul edilmeyeceği ise hepimizin mâlûmu. Bunun örneklerini siyasi ve ekonomik sebeplerle ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyeli mültecilerden kız alan fakat kız vermeyen ailelerden görüyoruz.
Evlilikler dışında toplum içinde bir çok alanda karşılaştığımız bu etnisite taassubu ve bunun sebep olduğu sosyal kutuplaşma ve beraberinde gelen anarşi bizi ayrıştırırken topluma da kin ve nefret tohumları ekiyor ve böylelikle bir bütün olmamız, bütünü temsil etmemiz gerekirken, ‘Ben-Sen-Öteki’ şeklinde kategorize oluyoruz. Bizleri, “Biz” olup bütünü temsil etmek yerine bu şekilde birbirimize düşüren sebepler için birey olarak kendimizi, çevremizi, toplumumuzu ve dünyamızı değiştiren ve dönüştüren dinamiklere kayıtsız kalıyor oluşumuz gösterilebilir. Bu değişimlerin önüne geçmek için küresel entrikalara ve manipülasyonlara karşı teyakkuzda olup dışarıdan dilimize, zihnimize, değer yargılarımıza, kimlik ve kültürümüze yapılan müdahalelere engel olmamız gerektiğinin bilincine varmalıyız. Çünkü emperyalizm artık eskisinden daha sinsi bir kisveye bürünerek kültürel olarak etkisini gösteriyor. Alaşağı etmek istedikleri toplumları topla-tüfekle değil, kültürel erozyona uğratarak çepeçevre kuşatıyorlar. Sonrasında ise onların istediği gibi görüyor, duyuyor, düşünüyor, söylüyor ve eyliyorsunuz. Velhasıl siz, siz olmaktan çıkıyorsunuz.
Dine Göre Etnik Çeşitlilik
Toplumsal düzeni sağlamak adına gönderilmiş olan din, (İslam) insanların çoğalmaları için bir erkek ve bir kadından yaratıldığını, tanışıp kaynaşmaları adına milletlere/kabilelere ayrıldığını*(1) ifade ederken, bu farklılıkların insanları birbirinden uzaklaştıran, birini diğerinden üstün kılan nitelikler olmadığını; “Allah katında en üstün olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır.”*(2) ifadeleriyle deklare ediyor. Ne var ki bu apaçık ayetlere karşın bugün İslam dünyası toplumlarının birbirinden bu denli kopuk oluşunun nedenlerinin başında mezhep ve millet kavgaları geliyor. Ortadoğu’nun kanayan ve çare bulunamayan yarasıdır Şii-Sünni savaşı, ülkemizin bütünleşip daha büyük ve güçlü olmasının önünde en büyük engeldir Türk-Kürt kavgası, “Üstünlük takvâdadır.” Açık mesajına rağmen. İşte bu gibi bizleri kaynaştırmak için belirlenmiş etnisite, dil ve renk farklılıkları toplumun dirilişi adına büyük öneme sahip aile kurumunun oluşmasına da engel oluyor. Bu doğrultuda akraba evlilikleri de toplumun büyük kesiminde kabul görmeyen bir durum haline gelmiş gibi görünüyor.
*Bir Modernizm(!) Safsatası: ‘Akraba evliliğine karşıyım.’
Ülkemizin batısında yok denecek kadar az olan akraba evlilikleri, Doğu ve Güneydoğu’da ve Karadeniz’in belli illerinde oldukça fazladır. Öyle ki bu coğrafyalarda arada akrabalık bulunmayan evlilikler, kültür/dil/örf-adet/anâne farklılıklarının evlilik sürecinde taraflara büyük zorluklar getireceği düşüncesiyle hoş karşılanmıyor diyebilirim. Bu durumun önemli ölçüde haklı tarafları yok değil. Zîra akraba evliliği yapıp da boşanan bir kaç çift dışında başka kimseyi hatırlamıyorum. ( Akraba evliliği yapmış onlarca kişi biliyorum. Bunların bir çoğu amca/dayı/teyze/hala çocukları.) Ülkemizin batısında ise akraba evliliğinin hoş karşılanmaması, ‘kardeş gibi büyüdüler. Akraba evliliği biyolojik olarak da zararlı.’ V.s.. minvalindeki yaklaşımlarla hoş karşılanmıyor. Fakat aynı kültürden olan bireylerin evliliklerinde ise daha ziyade konjonktürel ve ekonomik sebepler ve ailenin ne’liğine yönelik eğitim eksikliği aile kavramının ciddiyetinin kavranamadığı gerçeğini ortaya koyarken evlilik sürecinde yaşanan muhtemel sorunlarda geniş aile içindeki diğer bireylerin de ayrılıkların önüne geçemediğini görüyoruz. Ve bu durum hiç bir ferdin ve anne-babanın, evladının yuvasının yıkılmasına râzı olmayacağı gerçeğine rağmen değişmiyor.
Biyolojik Olarak Akraba Evliliği
Burada farklı kültürlerden evliliklere ve bilhassa akraba evliliğine olan olumsuz bakış açısını değerlendirirken yakın akraba evliliklerinden doğan çocuklarda olabilecek muhtemel fiziksel engelliliği hesaba katmıyor değilim. Böylesi bir durumun da hesaba katılarak, boşanma oranlarının bu denli yüksek olduğu vasatta çok yakın olmamak kaydıyla akraba evliliklerinin çevresel baskıya maruz kalmadan yapılabilmesini savunuyorum. Bu düşüncemi savunurken mevcut toplumsal zeminde evlilik çağındaki gençlerin evlilik öncesi aile kavramı ve ailede bireylerin sorumluluklarına dâir nitelikli bir eğitimden geçmeleri gerektiğine ve küreselleşen dünyamızda internet ve medya ağının onları kendi özlerinden, manevi bütünlüklerinden nasıl derin bir şekilde ayırdığına özellikle işaret etmek istiyorum.
Mevcut dünya konjonktüründe genç nesillerin aile kavramının ciddiyetini kavrayabildiklerini söylemek pek mümkün görünmüyor. Daha evlenmeden çocuk sahibi olmanın sanatçı müsveddeleri eliyle özendirildiği bir ülkede yaşıyoruz. Öyle ki bunun hasılası olarak çöp konteynerlerinde Hakk’tan taze gelen bebekleri bir poşet içinde bulabiliyoruz. Devlet, büyük bir aile; aile ise küçük bir devlettir. Ailenin olmanın yuva kurmanın bir toplumun ve devletin taşıyıcı kolonları olduğu gerçeğini hesaba kattığımızda, günümüz ekonomik şartlarında binbir zorlukla yuva kurulmasına rağmen aile içindeki olağan bir problemden ötürü (ekonomik, kültürel, etnik, siyasî) gençlerin çok çabuk boşanma yoluna girdiğini görüyoruz. Küreselleşen dünyamızda manipülasyon yoluyla gençlerin ahlâkî duyarlılıklarının dumura uğratıldığı gerçeği ortadayken akraba evliliklerine karşı olmak neden! Yeni evli gençlerin yaptıkları işin ciddiyetini kavrayabilmeleri için aile büyüklerinin baskısını üzerlerinde hissetmeleri son derece elzem görünüyor. Zîra, nasıl ki bir evliliğin iyi gitmesi önce evli çifte sonra çocuklarına, ailelerine, topluma, ezcümle insanlığa fayda sağlıyorsa; evliliğin kötü gitmesi ve nihâyetinde ayrılıkla sonuçlanması da aynı şekilde bireylere ve topluma zarar verir. Ve böylesi evliliklerde en büyük zararı da çocuklar görür.
Aşağıdaki tabloda verilen bölgelere göre Türkiye’de 2023 yılı boşanma istatistikleri görüşlerimizin haklılığını ortaya koyuyor.
2023 Yılı Boşanma Oranı En Yüksek 10 İl
Sıra İl Kaba Boşanma Hızı (‰)
1 İzmir 3,05
2 Antalya 2,94
3 Karaman 2,8
4 Eskişehir 2,77
5 Muğla 2,76
6 Aydın 2,69
7 Denizli 2,6
8 Uşak 2,59
9 Tekirdağ 2,52
1o Gümüşhane 0,82
2023’te Türkiye’de kaba boşanma hızı en düşük olan iller ise şu şekilde;
Sıra İl Kaba Boşanma Hızı (‰)
1 Hakkari 0,36
2 Şırnak 0,44
3 Muş 0,55
4 Bitlis 0,57
5 Siirt 0,59
Akl-ı selim ile hareket edip etnik farklılıkları zenginlik olarak görelim. Akrabalık ve kültürel farklılıkları gerekçe göstererek yuva kurmak isteyenlere engel olmayalım. Değer yargılarımızı içinde doğup büyüdüğümüz toplumun kültür/örf-adet ve gelenekleri değil mutlak hakikat olan Kur’an belirlemeli. En nihayetinde akraba evlilikleri için dinimizde bir engel yoktur.
Bknz: Nîsa Suresi/23. Ayet
‘Benim dinim yok kardeşim, öyle şey mi olur?’ diyorsanız, Türk Medeni Kanununa göre de akraba evliliklerinin önünde anayasal bir engel yoktur.
Saygı, sevgi ve hürmetlerimle…
Kaynak:
1-) Hucurat Suresi/13. Ayet
2-)Hucurat Suresi/13. Ayet