GenelMektuplara Cevap

Nisa 78. Ayetin sonu ile 79. Ayetin ilk kısmını nasıl anlamalıyız?

SORU: Rabbimizin indirdiği Kuran’da çelişkili ayet olmadığına göre  Nisa 78. ayetin son kısmı ile 79. Ayetin ilk kısmını nasıl anlamalıyız?

          CEVAP: Kur’an’ın mesajının doğru anlaşılması için öncelikle her ayeti bulunduğu bağlamda değerlendirmemiz gerekir. Sonra da onu Kuranın bütünlüğü içinde  anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmalıyız. Söylenenle neyin kastedildiğine ulaşmanın yolu Kur’an’ın anlam bütünlüğüne riayetle mümkündür. Mevzu bahis olan ayetleri birlikte okuyarak üzerinde düşünmeye çalışalım:

“Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah’tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah’tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!”

“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.” (4/78-79) buyurulan bu ifadelerde herhangi bir tezat söz konusu değildir. Sorunuzda sizin de teslim ettiğiniz gibi Allah’ın kitabında asla bir çelişki yoktur.

“Onlar hâlâ Kur’ân’ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o Allah’tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı mutlaka onda birçok çelişkiler bulurlardı.” (4/82)

Birinci ayette ifade edilen “Hepsi Allah’tandır” hükmü, İslam’ın genel anlayışını yansıtmaktadır. Bu dünya görüşün de  her şey Allah’tandır. Allah istemedikçe  bir yaprak yerini terk etmez. Kime neyin isabet edeceğini takdir eden O’dur. Bu nedenle kendilerine peygamber gönderilen toplumun Elçiyi kabul etmedikleri için Allah’ın başlarına getirdiği felaketlerin sorumlusu veya sebebi Peygamber değildir. Esas sebep kendi isyan ve tuğyanlarıdır. Allah onlara bunu akledip ıslah olmaları için vermiştir.

“Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını – yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.” (7/94) ayeti bunu ifade etmektedir.

İkinci ayette dile getirilen  olay aslında birinci ayetin ifade ettiği mesajda da bulunmaktadır. İnkar edenlerin başlarına gelen felaketler, onların isyanları sebebiyle (7/94) verilmiştir. Burada  olayların sebep- sonuç ilişkisine vurgu yapılarak “başına gelen kötülük nefsindendir”  buyuruluyor. Allah’ın eşyaya vermiş olduğu özellikler ve onları tabi kıldığı kanunlar her zaman hükmünü icra eder. (Ancak Allah’ın mucize olarak dilediği zaman bu yasaları durdurması müstesna )  Ateşin yakması, bıçağın kesmesi, insanın dilediğini tercih etmesi ve yapması gibi. Bunun sonucu olarak insan kendini ateşe atarsa yanar.  Sebep sonuç ilişkisinde sebeplere tevessül eden sonuca ulaşır. Yanmayı isteyen insanın kendisi olması nedeniyle başına gelen bu olaydan  sorumludur. Yine bu olayda da  ateşe yakma, insana yanma özelliğini veren  Allah Tealadır. Yani genel değerlendirmede bu da Allah’tandır.

İrademiz olmadan da başımıza bir takım musibetler gelebilir. Bunların başımıza gelmiş olması bizatihi kötülük olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Onun hayra veya şerre dönüşmesi bizim ona vereceğimiz tepkinin sonucunda ortaya çıkacaktır. Sabırla karşılanan bir musibet bizim için hayır olurken; şükrü eda edilmeyen bir nimette bizim felaketimiz olabilmektedir. Bunun amacı insanı imtihan etmektir.

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden  azaltmakla  deneriz. Sabredenleri müjdele!” (2/155)

“Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin için hayırdır. İhtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin için şerdir. Neyin hayır neyin şer olduğunu Allah bilir siz bilemezsiniz.” (2/216)

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir