Dünya’yı Kim Kurtaracak?
Merak mı ediyorsunuz, yoksa sahiden dünyanın kurtulmasını mı istiyorsunuz? Konuyu dert edinmiş iseniz, çare/siz, siniz. Malum dünyanın her yerine her şeyine ilim bilim adı altında dokunuyorlar. Neymiş efendim! Bireysel, Kültürel. Küresel Değişim. İkliminden toprağına havasından suyuna ve Soyuna kadar. Yeni bir bilgi mi bunlar? Hayır. İlk defa mı duyuyoruz? Hayır. Artık duymaktan bağışıklık kazandığımız ve hatta bıkıp usandığımız belki de içini boşalttığımız kavramlardan bazılarıdır. Madem öyle konunun öznesi benim, daha ne duruyorum? Birey/sel değişimde ilk hareket ben/le başlıyorsa. Ama! Değişmek isteyip istemediğimi kendime sorup, kendimle yüzleşip, kendi kültürümle hesaplaşmayı ilk plana alıp yola çıkmaya hazırlıklı mıyım? Çetin ve zorlu bir yol, yolculukta gerekli olacak çok şey olması lazım. Uzun ve dönüşü olmaması gereken bu yolculukta, neler yüklenmem gerektiğini nasıl cevaplayabilirim. Kendime bir sıfır noktası tespit etmem, orayı ilk lojistik durak saymamı ve zihinsel formasyonu (İman) orada şekillendirmemi salık vermek durumundayım, öyle ya, değişim, dönüşüm benden başlayacak. Elimde, zihnimde yeterli bilgi birikim hareket stratejisi olması gerekli ön şart olsa gerekir.
Eski bilgilerimden bir not beni pasifize ediyor. Kurtarıcı beklentisi! Mehdiyi Mesihi geçtik bir de Musa bekliyoruz! Bu sorunun cevabı olması gerekmez mi? Herhangi bir kurtarıcı gelmeyecek. Boşa bekleme, yok öyle bir kurtuluş reçetesi. “ SON, Bir kere geldi,( Resul) bize hediyesini verdi(Vahiy) , dersini işledi, emin olanlara emanet etti, kullanma kılavuzunu(Kitabı) teslim etti gitti. Önceleri sık sık gelmişti ama artık SON. Mühürlendi konu kapandı. Beklenti gibi temelsiz konularla kendimi oyalamamam lazım, bu dipsiz konu bir daha açılmamalı, beni de meşgul etmemeli. Birey olarak ilk adımda hem kendimi hem de dünyayı kurtarma azmi, fikri, düşüncesi sonucunda, O kurtarıcının ben/sen olduğunun bilinci işlemeli yürek zihinlerimize. Aynen. Evet. Dünyayı birilerinin elinde oyuncak olmaktan kurtaracaksa birisi “ O benim /sensin. Ben kurtaracağım/sen kurtaracaksın” Dünyayı. Zalimin elinden. “Sen değişirsen dünya değişir. İçte ne ise dışta-Yukarıda Aşağıda da öyle” laf olsun diye mi tekrarlıyoruz? Hayır, bir dayanağımız var. Nefisleri hedefe koyan sözün sahibinin değişmez yasası “ nefislerdeki kötülerin iyiler ile yer değişimi.
Bu değişim bireyden başlıyor. Ötesi berisi yok. İçeriğini de o yazıyor hayata. Vakit geç olmadan. Bir dur iraden elinde değil mi?. Dünyanın hızından kurtar kendini. Kendini duy. İç sesinin tonunu gör, önce kendini gör, sonra başını kaldır ve dünyaya, evrene kâinata bak. Gözler senin değil mi? Sen nasıl bakıyorsan öyle, değil mi? Gördüklerin seni yalanlıyor mu? Soruya cevap versene, Bu yaşananlar tanıdık geldi mi? Daha neler neler. Kültürel değişime geçmeye çalışırken, bir mezbeleliğin içinden geçeceğimizi söylemeden edemiyorum. Tarihin çöplüğünde, ne bulunmaz ki? İsteyenin, istediğini bulabileceği bir alan /saha/çöplük döken dökene. Bu sahada dolaşabilmek için de burun direklerimizin hazırlıklı olması gerekebilir. Dayanmak zor mu zor.
Kültür değişimi genelde, hikâye ve menkıbeler üzerinden işlenilerek, zihinlere nakşedilmiş, ne idiğü belli olmayan esneklikte masalımsı metafizik destekli konular. İnsanlık tarihinin derinliklerinden gelen bilgilerin cem edildiği kitabın elinde değilse, hikâyelerle masallarla cennet avuntusuna talim ederiz. İnsan ve kültürün değişimi birbirinin aynıdır. Biri olmadan değerinin olmayacağı bir gerçek ise, hedef insan denen bu mükemmel yaratığın kültürü olmalıdır. Kâinatta olan her şeyin sorumlusu; ben sen o değil, BİZ /hepimiz sorumluyuz. Her şey kitaptan başlamalı. İlk hareketten son harekete kadar. Evet. Dünyayı zalimden, onun elinde kurtaracak sensin. Buna var mısın? Varım dediğin anda toplumsallığa ilk adımı atmış oluyoruz. Adı belli bir yolda (Sırat ı müstakim) yolcu olmanın getirisinin ne olduğunu söylemeye ne hacet..