GenelMektuplara Cevap

Melekler gaybı bilebilir mi?

SORU: Cin Suresi 26. Ayetinde “O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybı bildirmez.” Bakara 33.Ayetinde”…Göklerin ve yerin gaybını yalnız ben bilirim.” denmektedir. Zira Kuran’daki diğer surelerde de buna benzer ayetler olmasına rağmen Bakara Suresi 30. Ayetinde “…Arzda bozgunculuk yapacak ve kan dökecek olan kimseleri mi yaratacaksın?” demeleri meleklerin gaybı bilmesi olarak anlaşılmaz mı?

            CEVAP: Bu soru değişik biçimde birçok kez soruldu. Bu konunun bu şekilde anlaşılmasına sebep olan şey, bahsetmiş olduğunuz ayetin yanlış meallendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yanlışın üzerine bina edildiği fiil ise “ceale” fiilidir. Ceale fiili yaratmak anlamında alınarak mana verilmektedir. Halbu ki bu fiil “halaga” yaratmak anlamında değil “feale” “sa na a” yapmak, kılmak anlamlarında kullanılan fiillerin içinde en kapsamlı olanıdır. Başlamak, yaratmak, bir şeyden başka bir şey çıkarmak, bir nesneyi başka belirli bir hale çevirmek, isnat etmek gibi anlamlara gelmektedir. Her fiilde olduğu gibi bu değişik anlamlardan birini, cümledeki verilmek istenen mesajı doğru anlatacak olan manası yerine konularak anlamlandırılması gerekir. Özellikle meal yapan kardeşlerimiz fiillerin kök anlamlarına dikkat etmelerinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Aksi halde anlam verilmek istenenden başka bir zemine kayıp gitmektedir.

Resmin tamamını ekrana getirerek baktığımızda, olay hakkındaki söylenmek istenen şeyi daha net anlamak mümkün olacaktır. Bu olayda resmin tamamı şöyle görülmelidir. Kâinatta yaratılmış üç varlık var. Melek cin ve insan. Bunlar hali hazırda yaratılmış, durumları ortada gözükmektedir. Her birinin yaratılmış olduğu fıtri özellikleri de belli. İnsana verilen özellikler de belli, cin ve meleklere verilen özellikler de bellidir. Cin ile insana verilen özellik birbirine ( yemek, içmek cinsiyet, itaat, isyan etmek gibi) benzerlikler arz etmektedir. Melekler ise daha farklı ve daima itaate programlanmış varlıklardır.

Bu duruma vakıf olan melekler ilahi iradenin “sizi yeryüzünün halifeleri olarak kılacağım” demeyip, “Ben yeryüzünde bir halife kılacağım” şeklinde olunca melekler, burada devreye girerek, Ya Rabbi!  Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın dediler?      “ Yani biz bu durumda burada dururken, diğer iki varlık bu dediğimiz özelliklere sahip. Varlığında itaat ve isyan özellikleri bulunmaktadır. Bu özelliklerin sonucu da bellidir. Bu etkinin hangi tepkiyi doğuracağı görünüyor. Meleklerde bu görüneni söylüyorlar. Bu arada bu göreve “Halifeliğe” kendilerinin layık olabileceğini düşünüyorlar. Tabii olay burada bitmiyor, bir de Cinler boyutu var. Cinler de bu göreve kendilerini layık gördüğü için Hâşâ Allah Teâlâ’yı yanlış seçim yapmakla suçluyorlar. Seçilen Âdem olunca, İblis kendinin üstün olduğu gerekçesiyle secde emrini yerine getirmiyor. Gerekçesini de şu şekilde bildiriyor:

“Allah şöyle buyuruyor: “Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.” (Araf 7/12)

Evet, bu “cedelde” iblis boyutu hala aynı anlayışla devam ederken, melekler tarafı ise,  ilk karşılaşmada teslim bayrağını çekerek, Allah’a teslim olarak tevbe ettiklerini bildiriyorlar:

“Allah Âdem’e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.”

“Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler.”

“  (Bunun üzerine:) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca:  (Allah) buyurdu ki: «Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilirim.” (Bakara 2/31-33)

“Ve o zaman Allah, meleklere: «Âdem’e secde edin!» dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu.”(Bakara 2/34) buyuruyor.  Ayetler dikkatlice okununca, melekler bizzat bir şey bilmediklerini, sadece kendi zanlarını/ hissettiklerini söylemiş oldukları anlaşılacaktır.

Resme böyle bakınca, tamamını görmemiz gereken şekilde, doğru olarak görüp okuyabiliyoruz. Aksi halde Kur’anda çelişki olurdu ki, Allah Teâlâ buna gerekli cevabı vermiştir:

“Onlar hala Kur’an’ı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelseydi, muhakkak ki içinde birbirini tutmayan birçok çelişkiler bulurlardı.”(Nisa 4/82)

İşte sözün doğrusu da budur. Biz de diyoruz ki, doğru söze kulak verenlere selam olsun… Şubat 2014

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Kapalı