GenelMektuplara Cevap

Ölü İçin Dua Edilir mi?

Öldükten sonra dua etmek de dahil insanın bütün amellerinin kesildiğini belirtmiş­siniz. Oysa ki Peygamber efendimizin ölü için dua ettiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca ölülerin arkasından sizler de “Al­lah mağfiret etsin”, “Allah rah­met etsin” gibi sözler söylemek­tesiniz. Bu da bir tür dua etmek değil midir? İnsan dünyada fay­dalı bir eser bırakırsa bu ölü­münden sonra da o kimse için sevap almasını sağlamaz mı?

Cevap: İnsan yaptıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından hesaba çekile­cektir. Zerre kadar da olsa, hayr ve şer olarak kim ne yapmışsa onun karşılığını görecektir. Hesap günü tartılar kurulacak ve tartısı ağır ge­lenler cennete, hafif gelenler ise cehenneme girecektir. Kur’an cen­netlik ve cehennemlik olanların kimler olduğunu açıkça belirtmekte­dir.

Allah kendisine şirk koşmanın dışında dilediğini bağışlayacağını bildirmektedir.

Elbette ki dilediğini bağışlamak ve cezalandırmak Allah’ın takdirinde olan bir şeydir. Allah neyi dilerse onu yapar. Ancak, Allah ne yapa­cağını bizlere bildirmiştir. Bizler Allah’ın vaadinden asla dönmeyeceğini biliyoruz. Allah, “ kim ne yapmışsa karşılığını görecektir” demektedir. Yani aynı günahı işle­yen birini affederek cennete, diğeri­ni de affetmeyerek cehenneme gönderebilir şeklinde bir anlayış Allah’ın adaleti ile bağdaşmaz ve Allah asla haksızlık edecek değil­dir. Bu ayette Allah bağışlama hakkının yalnızca kendisinde olduğunu ve ancak Kendisinin dilediğini bağışlayabileceğini söylemektedir.

İnsan öldükten sonra onun adı­na kim ne yaparsa yapsın, Ondan bir farzın yükümlülüğünü veya işlediği bir haramın sorumluluğunu kaldırmaz. İnsanın sorumluğu tamamen kendi yaptıklarıyla sınırlıdır. Günahla­rının bağışlanması ise tamamen Al­lah’a aittir. İnsan hayatta iken ne yapmışsa yalnız ve yalnız ondan sorulacaktır. Geride bıraktıklarının veya kendisi için başkasının yap­tığının hiçbir yararı yoktur; ne ser­vetinin ne evladının ne de başka bir şeyin.

“Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenme,  insan ancak kendi çalışmasının karşılığını elde edebilir. Ve çalışması da ileride görülecektir”(53/38-39).

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes  yarın için ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır“(59/18).

Ölmüş bir kimsenin hayatta iken yaptığı hizmetlerin ve faydalı eserlerin varlığı

öldükten sonra da devam ediyorsa, örneğin okul, mescit veya yol gibi hayırlı işler yapmışsa ve bu eserlerden yarar­lanma devam ediyorsa, bu eserlerden yararlanmaya devam edildiği sürece o kimsenin sevap kazan­ması gerekmez mi diyorsunuz?

Bizce böyle bir şeyden dolayı o kim­senin sevap kazanması zaten bu eseri yaptığı gün gerçekleşmiştir. Bir kimsenin öldükten sonra geride bıraktığı imkanla iyi şeylerin yapıl­mış olması, ona değil, o imkanlarla iyi şeyi kim yapmışsa sevabı ona aittir. Zira yapan isterse o imkanlarla kötü birşey de yapabilirdi. Şayet ölmüş kimse iyi şeyleri hayatta iken kendi­si yapmışsa o takdirde de Allah bu­nun karşılığını zaten peşin olarak vermiştir. Bu eserlerin ne kadar süre yaşayaca­ğını ve bundan eser sahibinin payı­na düşen sevabın ne kadar olduğu­nu Allah bilmektedir. Daha bu eseri yaptığı gün bu ecre kavuşmuştur. Yani Allah’ın, eser sahibinin o eser­lerden ne kadar sevap kazanacağı­nı belirlemek için asırlarca bekleme­ye ihtiyacı yoktur.

Ölünün ardından bağışlanması­nı dilemek kulluğumuzun bir gere­ğidir. Bağışlama kudretini elinde tu­tan Allah’a affetmesi için dua etmek bizim zayıflığımızın, acizliğimizin ve şanı yüce Allah’ın bağışlayıcı tek makam oluşunun idrakinde oluşumuzun en güzel bir ifadesidir. Ancak bu dualarımızın Allah nezdinde ki, kıymeti / geçerliliği hakkında bir şey iddia etmek doğru değildir. Yaptığı­mız duaların sonuca ne oranda etki edeceği konusunda bilgi sahibi de­ğiliz. Biz sadece istemekle yüküm­lüyüz; istediğimizi kabul edip etme­yecek olan Allah’tır.

Yalnız ölüler için değil, diriler için de dua etme­miz, Allah’tan bağışlanma ve yardım istememiz, Allah’ı tespih ve tenzih etmemiz ona kullu­ğun bilincinde olmamızın bir ge­reğidir. Allah’tan başka sığınılacak, yardım istenilecek bir otorite olma­dığının idrakinde olanlar olarak elbetteki O’na dualarımızla yönelme­miz şarttır.

Hz. İbrahim’in duası bunun için iyi bir örnektir. “Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, anamı, ba­bamı ve mü’minleri bağışla.”(14/41)

Daha Fazla

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir